Kader hayatımı bir gecede kökten değiştirmişti. Her şeyin benim için bittiğini düşündüğüm kendimi çıkmaz bir sokakta sıkışıp kalmış hissettiğimde o bulmuştu beni. Ömer.
Bir an bile tereddüt etmedi. Karanlığımda boğulabileceğini düşünmeden beni kurtarmayı seçmişti. Şimdi de onun yaptığı bu fedakarlığa karşılık onu karanlığımdan uzak tutacaktım. O her ne kadar benimle birlikte yanmayı göze alsa da onun bunu yapmasına izin vermeyecektim. Hem de sonu neye mal olursa olsun.
Ben Ömer'in yok oluşunu değil ben Ömer'in yeniden doğuşunu izleyecektim.
Gözlerim onun birkaç dakika önce oturduğu yere kilitlenmişken bunları düşünüyordum. Tabii bir de onunla olan kısa diyaloğumuzu...
Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan kapıyı çarpıp gitmişti. Peki ama neden? Onu bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilirdim? Sorun sadece bu da değildi. Onu korumaya çalıştığımı göremiyor muydu? Onu farkında bile olmadığı tehlikeye karşı koruduğumu göremiyor muydu? Benim ne kadar korktuğumu göremiyor muydu?
Tabii ki de göremiyordu. Bunun farkındaydım ama en azından bana bir an için dahi olsa güvenmesini bekliyordum. Bu kulağa her ne kadar imkansız gelse de...
Derin bir iç çekip bacaklarımı karnıma kadar çektim. Küçücük olduğumu hissettiğim o anda biri kapıyı çaldı. Başımı yavaşça kapıya doğru çevirdim. Tam o sırada kapının kenarından içeriye doğru bakan Hare ile göz göze geldim.
"Girebilir miyim?" diye sordu güven veren bir gülümsemeyle birlikte. Burada yaşamamama rağmen bunu sorması çok ince bir davranıştı. En az onunki kadar sıcak olduğunu düşündüğüm gülümsememle karşılık verip içeriye girmesi için başımla sorusunu olumlu anlamda cevapladım. O da gülümseyerek içeri girdi. Ardından kapıyı yavaşça kapattı.
Hare tıpkı bir kuğu gibi süzülürcesine yanıma geldi. Birkaç dakika önce Ömer'in kalktığı yere yavaşça oturup parlak mavi gözlerini bana doğru çevirdi. "Şimdi daha iyi misin?" diye sordu. Bana karşı oldukça temkinli yaklaşmaya çalışıyordu. Bunun nedeninin beni ürkütmemek ve de en önemlisi yaşadıklarımı öğrenmek olduğunu anlamam uzun sürmedi.
"İyiyim. En azından öyle olduğumu hissediyorum," diye mırıldandığım sırada Hare'nin dudakları ince bir çizgi halini aldı.
"Peki bana neler olduğunu anlatmayacak mısın? Neler düşündüğünü, neler hissettiğini..."
Onun bu ilgisine karşılık vermeyi çok isterdim ama ne hissettiğimi anlatamayacak kadar bitkindim. Bu yüzden gözlerimi tıpkı bir gökyüzünü andıran gözlerine çevirdim.
"Anlatabileceğimi sanmıyorum."
Bunu söylediğimde başını anlayışla salladı. Bende ortamın gergin havasını dağıtmak için aklımda gezinen soru işaretlerinden en kafa karıştırıcı olanını seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Çocukları Serisi
FantasyPusulanın dört yönünün tam merkezinde onlar vardı. Geceleri sokaklarda gezinen kendileri gibileri bulup onlara güçlerini kullanmayı öğretmek üzere gruplarına götürenler onlardı. Kamer hayatının çıkmaza girdiğini bildiği bir anda kaderinin kollarında...