MISTRAL BLANC
Kırmızı, krem ve kahverengi tonlarını ağırlıklı kullanıldığı yuvarlak hol gerçekten hoş gözüküyordu. Antika olduğu belli olan çevirmeli bir telefon, eskimiş kahverengi orta sehpa, desenli halılar... Onun yasındaki çocuklara sıkıcı gelen bu objeler ona o kadar ilginç geliyordu ki herşeyi incelemek istiyordu. Özellikle oturduğu kırmızı kadife ile kaplanmış koltuk çok yumuşak ve güzeldi. İlk defa uçak ile seyahat etmiş biri olarak hiç uyuyamammıştı. Gözlerini ovuşturup annesi işini bitirene kadar golün duvarlarında ki çerçevelri incelemeye başladı. Aralarından birkaçının gerçek olabilme ihtimali vardı. Tablolar çok fazlaydı. Dikkatlice eğri duran çerçeveleri düzeltti. Farkında olmadan uzun, dar bir koridora girmişti. Sol tarafında dizilmiş minik masalar ve içerideki koltuğun kumaşı ile kumaşı aynı olan sandalyeler vardı. Küçük, sıcak, samimi ve huzurlu bir evi andırıyordu. Gözleri doldu. Duygusal olmaktan nefret ediyordu. Sulugözün tekiydi ama evinden uzaklara gelen herkes ağlardı. Kaç dakika orada öylece durduğunu bilmiyordu. Omzuna değen bir elle yerinden sıçradı. Karşısında yüzünde sıcak bir gülümsemeyle ona bakan yaşlı bir adam görmeyi beklemiyordu. Hızla ıslak gözlerini sildi.
" Sen Mistral olmalısın. Anneni fazla meraklandırdın küçük hanım. Her yerde seni arıyor. "
Annesini meraklandırdığı için yaşlı adama cevap veremeden hızlı adımlarla yanından uzaklaştı. Adamın gözlerindeki özlemi görmemesinin nedeni bu olmalıydı.
Annesini bulduğunda minik bir öpücük ve özür ile kalbini almış sonra da odalarına çıkmışlardı. Uykusuzluktan ve yorgunluktan heryeri ağrıyordu Mistral'ın. İlk önce sıcak suyla bir duş aldı. Üzerindeki bütün ağırlık suyla beraber akıp gitmiş gibiydi. Huzurlu bir uyku çekeceğini düşünerek lavanta kokusuyla uykuya daldı.
~~~~
Yüksekten düştüğüne emindi ama korkudan gözlerini açamıyordu. Demirin demire sürtünme sesi ve çığlıkların arasından kendi ismini duyunca istemsizce gözleri açıldı.
" Mistral! "
Su ise gözlerini açmasını bekliyormuş gibi onu yuttu. İdrak etmesi birkaç saniyesini aldı. Yukarı çıkmak için ne kadar fazla çaba gösterse de beceremedi. Gücünün yettiği yere kadar dayanmaya çalıştı. Bilincini kaybetmemeye... Gözleri yavaş yavaş kararırken son duyduğu şey onun söylediği şarkıydı.
~~~~
Sabah uyandığında yataktan kalkmadan gördüğü rüyayı düşündü. Düşündükçe tüyleri diken diken oluyordu. Hızlıca üzerini değiştirdi ve aşağı kahvaltıya inmek için kapıyı açtı. Karşısında rüyasında ki şarkıyı mırıldanan bir kızı görmeyi beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsanmış: Ekenios'un Laneti
Fantasy"Sen benim kızım olarak doğdun ancak artık benim kızım değilsin. Güçsüzlerin benim yanımda yeri yok. Sen bir komutan ,bir lider ,bir savaşçı olabilirsin ama..." "Ben bir savaşçı değilim , savaşım!.." Tüm telif hakları saklıdır.