Saat 9 gibi gideceğimiz yere vardık. Arabalardan inip 3 kişilik gruplara dağıldık. İlk hedefimizin sığınmak için bir yer bulmaktı. Ben , Yusuf ve yaseminlerin ekipten Gökhan bir grup olduk. Diğerleri de kendi çapında ayrıldılar. Biz Kuzey doğu tarafına doğru yöneldik. Ayrılıyorduk çünkü kalabalık olursak çabuk fark edilirdik. Vakit kaybetmeden ilerlemeye başladık. Güneş çoktan batmıştı, hava iyice kararıyordu. Gün doğmadan bir mağara bulsak iyi olacaktı.
Yarım saat kadar yürüdük. Sonra dağın üst kısımlarında bir yer bulduk. Yavaş yavaş içeriye girip kontrol ettik. Hiç kimse yoktu etraf gayet güvenliydi. Diğer ekiplerle haberleşmek için telsizi çıkardım.
- Ekip 1. Bizi duyuyor musunuz. Durumunuz nedir? bilgilendirme yapın.
Çok zaman geçmeden ardanın sesi duyuldu.
- Duyuyoruz baş komiserim. Gizlenebileceğimiz bir yer bulduk. Durumumuz şuan iyi.
- Tamam bir gelişme olursa bilgilendirin. Diğer ekiplerden haber var mı ?
- Yasemin komiser iletişime geçti bizimle. Ebrarlar ile birlikte uygun bir yer bulmuşlar.
- Anlaşıldı. yerinizi belli etmeyin. sabah vakit ilerleyince dışarı çıkacağız. Dikkatli olun!
Telsizi kapattık. Geceyi sadece ayın ışığı aydınlatıyordu. Geriye kalan her yer karanlıktı. Sabahı beklemekten başka çaremiz yoktu. Tamamen hazırdık. Korkmuyorduk. Hatta sabırsızlıkla bekliyorduk. Çoğumuz birbirimizin adından başka bir şey bilmiyordu. Belki de birbirimizi hiç görmeyecektik. Ama içimizde sonsuz bir güven taşıyorduk. Uzun bir sessizlikten sonra Yusuf konuşmaya başladı.
- Gökhan. Ailen hala yaşıyor mu ? Hayatında kimler var?
Gökhan önce bir durdu. Gök yüzündeki aya baktı. Sonra devam etti.
- Var kardeşim. Annem babam sağ Allah'a şükür. Birde eşim ve çocuklarım var. Biri 7 yaşında biride Allah izin verirse 4 ay sonra doğacak. Sizin?
- Benim...Benim annem vefat etti ben küçükken. Bir tek babam var. Ona da kız kardeşim bakıyor. Başkada kimse yok.
Bana döndüler. O soruyu bana soracaklardı. Ne diyecektim?
- Ailem yok.
Ağzımdan dökülen ilk cümle bu oldu. Sustular. Sanki o soruyu sorduklarına pişman olmuş gibiydiler. Evet ailem yoktu. çocukluğumda yetiştirme yurdunda büyüdüm. Herkes için büyük bir acı olurdu bu. Ailem beni terk etmişti. Çok kötü diye düşünürdü herkes. Evet kötüydü. Ama acı çekmiyordum. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğrendim, güçlü kaldım. İlerde bir ailem olurdu belki ama şuan kimsem yoktu.
Sonra kimse konuşmadı hepimiz sustuk. Geriye kalan zamanda uyumaya çalıştık.
...
Güneşin ilk ışıklarıyla uyandık. Kendimizi toparlayıp yürümeye devam ettik. yaklaşık 30 dakika sonra ardalarda onları görebileceğimiz hizadalardı. Ekipler birbirini görüyordu ama uzak durmaya çalışıyorduk. Güneşin o sıcağında, kumun hafif rüzgar ile hareketiyle beraber yürümeye devam ettik. Belirlediğimiz hedefe bayağı yaklaşmıştık. Bu bölgelerde biraz daha dikkatli olmalıydık. Bir yandan etrafı kontrol ediyor bir yandan ilerliyorduk. Az kalmıştı. Büyük baskını yapmaya, silahlara el koymaya, o alçakları yakalamaya. Git gide hızlandık ve gizlendik.
Bir anda bir ses duyuldu. Ateş edilmesini emreden bir ses. Sonra silah sesleri. Hepimiz yere eğildik. Birbirimize yakındık ama koruyamazdık Ateş ediyorlardı yeterince de fazlaydılar. karşılık verdik. Hiç korkmadan büyük bir cesaretle kullandık silahları. Vuruyorduk, öldürüyorduk, yaralıyorduk. Göğsümüzün üstünde duran hilalin cesaretiyle yapıyorduk. Çoğunu öldürdük. Çoğu alçak gitti ama bitmemişti devam ediyordu. Mermi kovanı dolan arazi, hala ateş edilen silahlar, sesler. Ve bağırmalar. ilerlememiz gerekiyordu. Yusuf ve Gökhan önden gitti. Arkalarından yavaşça ilerliyordum. Bir anda Gökhan bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olay yeri polisleri
Mystery / ThrillerBen buse savaş. Hayatı tamamen aksiyondan ibaret bir başkomiserim. Tüm çabalarımızı bunca insan icin kullanırken, bir yandan acılarında farkına varıyoruz. Hissettiklerimiz ve yaşadıklarımız ne kadar iç içe olsada bunu çevremizden saklamamız gerekir...