2.2

3.3K 386 396
                                    

tw : aşırı dozda fluff

tw2 : az biraz cinsel içerik

Chifuyu

Kolunu beceriksizce omzuma dolamış, ikide bir yakasını çekiştiren Keisuke fazla sevimliydi. Ona tapmama sebep olacak kadar sevimli. Çakma kötü çocuk tavırlarını iyiden iyiye bıraktığı için mutluydum.

Gerçi, bana nazik davranan herkese sikecek gibi bakmayı hâlâ sürdürüyordu. Tanrım, fazla kıskançtı.

Orta okulda, yılbaşını kutlamaya geldiğimiz sahilde oturuyorduk. Arabayı birlikte patlatma konusunda ısrarcı davranmasaydım günümüzü boktan bir araba mezarlığında geçirecektik. Araba mezarlığı, çıkma teklif almak için fazlasıyla ürkütücüydü. Üstelik, kötü anılarla doluydu...

"Şey," dedi hâlâ denizi izlerken. "Ağrın yok, değil mi?"

Onu rahatlatmak için başımı omzuna yasladım. "Hayır. Gayet iyiyim, biliyorsun."

Başımın tepesini öptü. "Seni çok seviyorum lan."

Onu daha fazla süründürmek istemiyordum. Bana kötü davrandığı günlerin acısını yeterince çıkarmıştım. Kazutora ve Takemichi cidden de zalimdi ama tüm bu işkencelerden yorulmuştum. Üstelik, ikimiz de mutlu olmayı hak ediyorduk.

Kıkırdayıp beline sarıldım. "Ben de seni çok seviyorum, Keisuke."

Daha da sıkı sarıldı. "Sensiz yapamam, Chifuyu. Bir daha asla beni korkutma."

Haftalardır aynısını söylese de ona kızamıyordum. Nasıl kızabilirdim ki? Onun yerine ikinci defa yaralandığım için kendini suçluyor, panikliyordu. Onu üzmek iğrençti.

Sarılmayı kesip kızarmış yanaklarını öptüm. "Sen de beni korkutma."

Omzuna saldığı kadifemsi siyah saçı, parlak kehribar gözleri, sivri dişleri ve biçimli dudaklarıyla öylesine güzeldi ki içimi çektim. Keisuke, olabilecek en mükemmel erkekti ve sadece bana aitti.

Ona yan gözle bakanın gelmişini geçmişini geleceğini sikerdim.

Keisuke'nin yanakları daha da kızarınca dolgun dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Keisuke, erkek arkadaşım olsana."

Kisuke, kırmızının yeni tonlarına bürünürken ellerini tuttum. Onun, çıkma teklifi etme konusunda ciddi bir utangaçlık sorunu vardı. Sürekli sapık imalarda bulunup onun olduğumu haykırırken gayet rahattı ama işe bir isim koyma becerisinden yoksundu.

"Şey," dedi ince parmaklarını benimkilere dolarken. "Bunu benim sormam gerekiyordu."

Boynunu öptüm. "Sormadım ki. Erkek arkadaşımsın. Bitti."

Dudaklarıma minicik bir öpücük sundu. "Bunu sevdim. Cidden sevdim. Haşin hallerine bayılıyorum lan."

"Ben de sevimli hallerine bayılıyorum."

Herkesin korktuğu, vahşi, kavgacı ve de arıza Keisuke Baji benim için evrendeki en tatlı erkekti. Hislerini içinde tutmayı bıraktığı için gerçekten mutluydum. Tabii, beni sevdiğini en başında söyleseydi boş yere acı çekmezdik ama olan olmuştu.

Sahilde biraz daha oyalanıp markete uğradık. Annemler her zamanki gibi evde olmadığı için bende takılacaktık. Bıçaklanmamı bile siklememişlerdi zaten.

Birkaç kutu kızarmış erişte, cips ve bira alır almaz onunla aynı binada olan daireye dönmüştük. Sabahtan beri hiçbir şey yemediğim için mutfağa geçip suyu ısınmaya bıraktım.

"Fazla aç değilim," dedi belime sarılırken. "Bölüşelim."

Boynuma değen dudakların tadını çıkarırken gülümsedim. "Tanıştığımız günkü gibi mi?"

Bir öpücük daha verdi. "O gün sahiden tek paket kalmıştı. Evimden aç ayrılmana izin veremezdim. İlk izlenim önemlidir."

Sırtımı tezgaha verip boynuna sarıldım. Dikişlerimi patlattığımız günden beri öpüşmek ve ufak dokunuşlardan ötesine gitmemiştik. O günü kafamda oynatınca kan akışımın yönü değişiyordu. O gün fazla cüretkar davranmıştım amına koyayım.

Dudaklarını benimkilere sürttü. "Pazartesi günü okulda pusu kurup o piçi bulacağım. Hiç kimse sana yavşayamaz. Sana sadece ben yavşayabilirim."

Duş jelinin keskin kokusunu soludum. "Gözüm senden başkasını görüyor sanki."

Sırıtıp kollarımı okşadı. "Benden daha mükemmel bir canlı olmadığı için normal, sevgilim."

Yanaklarım kızarınca yeniden tezgaha dönüp erişteyi hallettim. Keisuke de tepkime gülmekle yetindi. Gülüşünün tınısına dek aşıktım.

Keisuke televizyonu ses olsun diye açarken erişteyi bir süre sessizce tıkındık. Daha rahat yemek için siyah saçını toplamış ve güzel boynunu açıkta bırakmıştı. Boynundaki haç kolyesi bile ona yakışıyordu.

"Kazutora piçine uyuzum," dedi biralara geçince. "Hâlâ çevrende! Seni neden salmıyor ki?"

Kazutora'nın yardımları olmasaydı Keisuke kolay kolay yola gelmezdi.

Rahat bir tavırla omuz silktim. "Takemichi ve Akkun'la iyi anlaşıyor. Bana bir zararı yok zaten. Kazu-kun çok nazik."

Çenesi kasıldı. "Kazu-kun mu?"

Biraz daha bira içtim. "İsmi çok uzun. O yüzden yani."

Kaşınıyordum. Yemin olsun ki kaşınıyordum.

Biramı kapıp kenara koydu. Göz bebekleri irileşmiş, bakışları kararmıştı. Yutkunmama kalmadan kendimi onun altında bulmuştum.

"Chifuyu," dedi boynuma eğilmeden önce. "Benim olduğunu unutuyor gibisin."

Dili boynumda gezinirken omurgam ürpermişti. Alt dudağımı ısırıp birkaç defa yutkundum. "Sen de benimsin, öyle değil mi?"

Dudaklarını boynuma bastırdı. "Bana Tora'nın nasıl yazıldığını gösterdiğin andan beri seninim."

Güçlü omuzlarını kavradım. "Öyleyse bana güven."

Homurdandı. "Sana güveniyorum zaten. Yavşak orospu çocukları canımı sıkıyor."

Kıkırdayıp saçını öptüm.

Boynumu okşadı. "Niye bu kadar güzelsin ki? Neden yani?"

Bu defa itiraz edemedim. Fazla yoğundu bakışları. Keisuke güzel olduğumu düşünüyorsa güzeldim. Bu kadar.

Alt dudağını yalayıp ıslak öpücüklerle kutsadı boynumu ve bir noktadan sonra inlemelerimi tutamaz hâle geldim. Omuzlarını sıkmayı kesemiyordum. Sikeyim, beni cidden çıldırtıyordu.

Boynumu biraz daha emdi ve sivri dişlerinin derime gömülmesiyle kıvrandım. Mosmor ediyordu boynumu. Sızlayan derimi emdikten sonra göğsüme uzandı. "Küçük bir hediye."

Soluklarım düzene girince onu devirip üstüne çıktım ve boynunu çürttüm. Keisuke, artık çok daha güzel görünüyordu.

bu da böyle bi bölüm oldu
sevgili hallerini yazmak çok hoşuma gitti çok

ve...
atılgan fuyu > utangaç fuyu

























çakma kötü çocuk || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin