SIREN || DoKai

4

Hava sert ve rüzgarlıydı. En az insanın içini titretecek kadar soğuktu hatta. Fırtına çıkacağı çok belliydi. Yelkenler teker teker açılmaya başlarken, Kyungsoo gözlerini sonsuz maviliğe dikti ve derin bir nefes bıraktı.

Tüm eşyaları yerleştirip, gemiyi her türlü fırtınaya karşı hazırladıktan sonra, gönüllü olarak kendisiyle birlikte gelmek isteyen korsanlarıyla beraber yola çıkmışlardı. Tüm önlemleri almış olsalar da, Kyungsoo bir şekilde tereddüt duymaktan kurtulamıyordu. Askerlerini göz göre göre ölüme götürüyordu, onlar her ne kadar bu ihtimali göz önünde bulundursalar da, Kyungsoo bu sorumluluğun omuzlarına çok ağır yükler bindirdiğini biliyordu. Lakin yapmak zorundaydılar. Onların kaderinde ölümden korkmak gibi bir kaide olamazdı. Kaderlerine karşı gelemezlerdi. Ya yaşayacak, ya da öleceklerdi.

Yine de Kyungsoo, bir kaptan olarak, kendisine güvenen ve canlarını hiçe sayarak kendisiyle birlikte bu ölüm savaşına gelen askerlerini öylece ölüme terk etmeyecekti. En azından alabildiği tüm önlemleri alacak ve onları kurtarma ihtimali olan her planı deneyecekti.

Gece sinirden uyuyamadığında, düşünmek için bol bol vakti olmuştu. Aklına binlerce plan gelmiş, hepsini tek tek zihninde canlandırmış ve en olası yöntemi kendisine seçmişti. Kendini çok büyük bir tehlikeye atacak olsa da, Han'a karşı, askerlerine karşı, kendisine güvenen halkı için bunu yapmalıydı.

Ciğerlerini yakan rüzgar eşliğinde arkasına döndü ve askerlerine baktı. Her biri deli gibi çalışıyordu. Baekhyun dümeni kontrol ediyor, Chanyeol ise askerlerin kulaklarını tıkamak için erittiği bal mumunun soğumasını bekliyordu. Kyungsoo bal mumunu döktüklerinde bir daha birbirlerini duyamayacaklarını biliyordu. Bu yüzden son anda iyice eyleme dökmeyi planladığı düşüncesini onlara anlatması gerekiyordu.

"Herkes orta güvertede toplansın!"

Kaptanın güçlü sesi gemide yankılandığında, gemide bulunanlar elindeki işleri bırakıp güverteye gelmeye başlamışlardı. Askerlerin çoğu geçen sefer Anthemusa'ya giden askerlerdi. Bu yüzden Kyungsoo özellikle onların gelmesini istemişti. İçlerinden gelmek istemeyenleri anlayışla karşılasa da, işine asıl yarayacak olanlar onlardı. Çünkü sirenleri onlar tanıyor ve en azından neye benzediklerini biliyorlardı. Onları gördüklerinde, sirenleri hiç görmemiş olanlar kadar afallamayacak ve zaman kaybetmeyeceklerdi. O yaratıkların zayıf noktalarını da, en iyi onlar biliyordu. Bu yüzden ufak da olsa bir avantajları vardı.

Kaptanın çağrısından sonra herkes orta güvertede toplandığında, Kyungsoo üzerine dikilen bakışlar eşliğinde konuşmaya başladı.

"Bu savaşta bana katıldığınız için hepinize minnettarım. Bugün bana katılarak, bir savaşçı olarak ölümü bile göze alabileceğinizi gösterdiniz! Lakin,"

Kyungsoo'nun bakışları, kendisini hayranlıkla izleyen korsanların üzerinde tek tek dolaştı.

"Ben sizin kaptanınızım! Ve bir kaptan, mürettebatını öylece ölüme sürükleyemez! Bu yüzden, eğer şansım yaver giderse, neredeyse hepinizin sağ çıkacağı bir plan yaptım."

Chanyeol kaşlarını çatmış bir şekilde Kyungsoo'nun söyleyeceklerini bekliyorken, diğer korsanların da içine ufaktan endişe tohumları yerleşmeye başlamıştı.

"Şimdi beni iyi dinleyin çünkü Anthemusa'ya yaklaşıyoruz. Birazdan bazılarınız kulaklarınızı soğumuş bal mumuyla tıkayacaksınız. O yüzden planı anlatıyorum. İtiraz edeni denize atarım!"

Mürettebat şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlarken, Kyungsoo sesini yükselterek planı anlatmaya başladı.

"Han'ın zehirlendiği o saldırıda, o gün gemide benimle birlikte olan kişiler kulaklarına bal mumu tıkamayacaklar. Dış güverteyi siz koruyacaksınız bu yüzden birbirinizi duyamazsanız başarılı bir şekilde savaşamazsınız. Diğerleri ise kulaklarını tıkayıp omurga kısmında bir sıra halinde dizilecekler ve her biri belirli aralıklarla çanları çalacak. Böylece dış güvertede olanlar sirenlerin etkisine kapıldığında çan sesleri onları uyandıracak.