Kaptanın kalesinin taştan yapılmış duvarları, yazın inanılmaz derecede boğucu olan sıcağını önler ve hapsederken, dışarıya göre çok daha serin olan kalenin içerisi dinlenmek için mükemmel bir alandı.Baekhyun gözlerini hafif bir ürperti hissiyle araladığında, gözlerini kaşındıran ve göz bebekleri önünde uçuşan garip bir pırıltı hissetti. Nerede olduğunu bile anlamayacak kadar ayılmadığı için elinin tersiyle gözlerini kaşıdı ve yattığı yerden doğruldu.
Elinde gördüğü altın sarısı parıltılar kaşlarının çatılmasına neden olurken, bir an dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalıştı lakin başına giren ağrı zihnini koca bir boşluğa düşürüyordu. Sarhoş olduğunda yaşadıklarını unutan tiplerden değildi bu yüzden geceye dair çok bir şey hatırlamaması olağan dışıydı.
Lakin sonra yan tarafa dönünce üstü çıplak bir halde derin bir şekilde uyuyor gibi görünen demir ustasını görünce gözleri kocaman açıldı.
Güneş ışıkları yaramaz bir şekilde çıplak tenine düşüyor ve ustanın heybetli vücudunu ilahisel bir parlaklıkla ışıldatıyordu. Daha sonra aceleyle kendi üzerine baktı. Neyse ki dün geceki kıyafetleri hala üzerinde duruyordu.
Garip bir rahatlama yüreğini sararken ve Chanyeol'ün oldukça büyük olan odasını incelerken dün gece neler yaşadığını hatırlamaya çalıştı. Tayfayla birlikte rom içiyor ve kendilerinden geçmişçesine dans ediyorlardı. Buraya kadar her şeyi net hatırlıyordu lakin daha sonra biraz daha düşündüğünde dans ederken üzerinden bir saniye ayrılmayan ve ateş saçan bakışlarla, hemen sonra belini saran güçlü kolları ve burnuna dolan erkeksi kokuyu hatırladı. Neler konuştuklarını hatırlayabiliyordu ve söylediklerini birer birer hatırlamaya başladığı için utançla yüzü kızardı. Baekhyun daha önce hiçkimseye böylesine taviz vermemişti ve garip hissetmesi çok doğaldı.Lakin daha sonra hatırladığı başka bir şey, yüzünün tamamen domatese dönmesini sağladı.
Chanyeol onu öpmüştü.
Hem de aklını fena halde başından alacak bir şekilde. Daha önce hiç böylesine ateşli bir deneyim yaşamamıştı. Chanyeol onu öyle bir öpmüştü ki, ustanın dudaklarının sıcaklığını ve yumuşaklığını hala şişmiş dudakları üzerinde hissedebiliyordu. Sanki ateşten bir parçayı öpüyormuş gibiydi.
Aklına dolan görüntülerle dudakları garip bir karıncılanmaya eşlik ederken, sertçe yutkundu ve çoktan uyanmış bir halde kendisini yaramaz bakışlarla izleyen bedeni fark etti. Yeni uyanan birine göre oldukça enerjik ve... yakışıklı görünüyordu. Saçları darmadağın olmuş, badem gözleri ışıl ışıl parıldıyorken bir an sadece onu izledi.
"Uyanmışsın."
Baekhyun ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Ne hissetmesi gerektiğini de bilmiyordu açıkçası. Ama bir şeyler değişmişti ve bu çok barizdi.
"B-ben neler oldu hatırlamıyorum."
Açıkçası söylemek istediği şey bu değildi. Hatta kesinlikle bu değildi lakin demir ustası ona böyle bir bakıyordu ki, ağzından çıkanları kontrol edememiş ve tereddüde düşmesine sebep olmuştu. Onun bu tereddütlü mırıltısı tanrı çocuğunun kaşlarını çatmasına neden olurken, etrafa garip bakışlar atan çocuğa usulca yaklaştı ve aniden sırtının yatakla buluşmasını sağlayarak insanüstü bir hızla üzerine çıktı.
Baekhyun gözlerinin en derinlerine kadar bakan adamın derin bakışlarına şaşkınlıkla bakıyorken, üzerinde hissettiği bedenin sertliği ve kokusu istemsizce yutkunmasına neden olmuştu. Tenlerinin sıcaklığı birbirleri üzerinde hissediliyorken, Baekhyun yumruklarını sıktı ve onun ateş gibi yanan tenine dokunmamak için çabaladı. Atmosfer çok yoğun, çok yakıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIREN || DoKai
FanfictionKim Jongin Poseidon'un çocukları arasında en çirkin olandı. Bu yüzden kardeşleri tarafından sürekli dışlanır ve işkenceye uğrardı. Ancak bir gün kardeşleri güçlü bir korsan mürettabatına vahşice saldırdığında, dönemin en güçlü korsan gemisinin sahib...