Bölüm 7: "İkizler"

1.4K 44 15
                                    

Yeni kapak için alra_errcn'e teşekkür ediyorum. Harika bir tasarım bence. Her neyse, iyi okumalar diliyorum.

Multi: İkizlerimiz var :). İyi okumalar :)

Hasta gittikten sonra cesaretimi toplamaya karar verdim. Yanımdaki parmaklıklarda konuşan hala aynı şeyleri söylüyordu. Aynı yere gittim. Güvenliğe, az önce beni kovalayan hastanın geldiği yere, girmeye karar verdim. Orada yoktu. 3 bilgisayar, 2 dolap ve bir kırmızı düğme vardı. Bilgisayarların şifreli olduğunu biliyorum. Ama yine de kontrol ettim. Tahmin ettiğim gibi, hepsi şifreliydi. Kırmızı düğmenin olduğu yerde dışarı bakan bir pencere vardı. Üzerinde kan ile ''FOLLOW THE BLOOD''(kanı takip et) yazıyordu ve bir de ok işareti çizilmişti. Pencere asansörü gösteriyordu. Kırmızı düğmeye basmadan önce etrafı kolaçan ettim. Güvenlik görevlisini döven hasta yerinde yoktu ve yoldaki kilitli kapı kırılmıştı. Kırık kapıdan içeri girdim.

Bir pil ve 2 dolap dışında beni pek ilgilendiren bir şey yoktu. Güvenliğe dönüp düğmeye bastım. Asansörün olduğu yere gittim çünkü bu düğmenin asansör kapılarını açtığını düşünüyorum. Asansöre bindim. Dezenfekte. Asansörden çıktıktan sonra hafif yanan bir ışık vardı.

3 pilim vardı ve ışık buldukça açıkçası pil harcamayacağım için seviniyorum. Karşımda yine güvenlik odası vardı ama denediğimde açılmadı. Kilitliydi. Yoluma devam ettim. ''İkizler'', onlara bu ismi layık gördüm, oradaydı. Yine çıplaklardı. Aramızda yine parmaklıklar olduğu için, rahatça konuşmalarını kamerama kaydedebiliyordum. Konuşmaları şu şekildeydi:

-''Ona bir şans vermiştik.''

-''Biz de öyle.''

-''Bizim daha adil davrandığımızı belirtmek isterim.''

-''Sabırın mükemmel bir örneği.''

-''Arzularımızın bastırılması iç karakteristiğimiz.''

-''Fakat şimdi.''

-''Şimdi.''

-''Şimdi keyfini çıkarıyoruz.''

-''Evet.''

-''Onun dili ve karaciğeri.''

-''Senindir.''

-''Benim.''

Bu adam dil ve karaciğerimde ne buluyor? Bunları bir daha düşünmek istemiyorum. Bu ikiliden açıkçası sıkıldım. Yanımda açık bir -sanırım eskiden pencereydi- çıkıntı vardı. Kamerayı kapatıp sıkıca tutundum ve yan yan kaymaya başladım. Aşağıdaki hastalar duruyordu. Düşersem ciddi bir fiziksel sorun veya ölümle karşı karşıya kalabilirdim. Burada daha ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Aşağıdan konuşmaya devam ediyordu hastalar:

-''Kanımda dolaşıyorlar ve çıkmak istiyorlar. Hissedebiliyorum.'' Bu dediklerini ezberlemiştim artık.

Biraz daha ilerledikten sonra daha fazla ilerleyemeyeceğimi anladım ve üstümdeki bir başka çıkıntıdan yukarı çıktım. Sağımı solumu denetledim. İkizler gitmiş. Tam onların durduğu yerde bir başka çıkıntı var fakat bu içe doğru. Yani düşme olasılığım yok. Yandaki cam kesiklerine dikkat ederek çıkıntıdan içeri girdim. Bilgisayarın başında ölmüş bir güvenlik görevlisi, 5 bilgisayar, bir pil ve kilitli bir kapı vardı. Bu odadan bir şey çıkmayacağını anladım ve çıkıntıdan dikkatlice az önceki yere geldim.

Kanı takip etmem gerekiyorsa, koridordan sola dönmem lazım. İlerledim ve bozulmuş bir asansör gördüm. İki kapısı da açıktı ancak henüz buradan gitmek istemiyordum. Öndeki koridordan sola döndüm. Kan güvenlik odasını işaret ediyordu fakat kapı yine kilitliydi. Sağdan gitmek istediğimde bir ölü güvenlik görevlisi ve yine parmaklıklar vardı. Asansörden gitmem gerektiğini anladım. Karşıya geçtim. Garip, asansörde aktif ikonu vardı ancak bozuktu. Karşısı zifiri karanlıktı. Gece görüş modumu açtım ve ilerledim.

Karşımda kapısı açık parmaklıklar vardı. Buradan geçtim. Aşağıda konuşulanlar dikkatimi çekti. Gördüklerime şok oldum. Chris Walker bir hastanın kafasını kopardı ve yürüdü.

-''Onu dizginlemek zorundayız.''

Arkasından bir başka hasta koşarak kaçtı ama Chris onu kovalamadı. Şanslı olduğunu düşünüyorum.

Yoluma devam etmek zorundayım. Yanımda yine parmaklıklar vardı. Burası duş kabinleri. Aşağıda konuşulanlar yine dikkatimi çekti. Hasta şunları tekrarlayıp duruyordu:

-''Aralık 1940, kimse bilmez, kodu kırdık. Dikkat, Çin. Aralık 1941. Nisanın 28'i, 1945, Mayısın 1'i, 1945. Fakat iş işten geçmişti.'' Dediklerinden hiçbir şey anlamadım.

Ölü güvenlik görevlisinin üstünde bir kart vardı. Hemen yanıma aldım. Mutlaka bir işe yarıyordur. İlk olarak karşımdaki parmaklıkların ardındaki asansörü açmak için gerekli bir kart olduğunu düşündüm ama parmaklıklar kilitli olduğu için yol bulmam lazımdı. Aşağıda başka bir hasta konuşuyordu:

-''Çıkar yola bakalım... kalanlarımızın bokları ağzından çıksın.''

-''1939. Ocağın 2'si, 1939. Yılın adamı, Eylül, 1939. 3 Eylül 1939. Nisan 1940. Haziranın 22'si, 1940.'' Bu tarihler neyi ifade ediyor?

Yolda giderken Peder Martin'in dediklerini düşündüm, ve yazdıklarını. Kanı takip et. Evet! Bu kart kesinlikle güvenlik odasını açmak için kullanılacak! Umutlu bir şekilde koşa koşa güvenlik odasına gittim. Kartı kapının yanındaki okuyucuya okuttuktan sonra kapıyı açtım.

Zifiri karanlıkta ilerlediğim için hemen gece görüş modunu açtım. İlerlemeye devam ettim. Karşımda gece görüş modum sayesinde duran birini gördüm ama kim olduğuna emin değilim. Elinde bıçak olduğunu görünce hemen pencere çıkıntısından sarktım. Sağa doğru kaymaya başladım ve istemeden de olsa konuştuklarını duydum. Seslerinden bunların İkizler olduğunu anladım. Gece görüş modunda ileride sadece bir adam görünüyordu. Bu demek oluyor ki İkizler'den biri ya öbürünün arkasındaydı ya da benim arkamdaydı. Sanırım taktik yaptıklarını düşünürsek ve 2.tercih benim aleyhime onların lehine olduğu için, gerisini düşünmek istemiyorum.

OutlastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin