-3-

95 5 0
                                    

Zeynebe uzun uzun baktıktan sonra kapıya yavaş adımlarla koştum. Kafamı kapı deliğine yaklaştırdıgımda masum bir çift göz gördüm. Daha yakından gözlerinin ela olduğunu farketmem uzun sürmemişti. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Kapı açıldıgında yere bakan gözleri şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Bir an kendine geldi ve hafif kekeleyerek "ıııı merhaba. Bu saatte nereden çıktı bu çocuk diyeceksiniz, biliyorum. Şuan kafanızda oluşan birsürü soru işaretleri var ve korkuyorsunuz. Ama korkmayın" cümlesini tamamlamadan sadece onaylar gibi kafamı sallıyordum. Kafamı arkaya çevirdigimde zeynep cama yapışmıs birseyler izliyordu. O an çalan siren sesini duymamla bir şeyleri anlamıştım. Yağız'a baktığımda gözünden akan yaşı siliyordu. "Adınızı bile bilmiyorum. Ama hayatım boyunca koruyacağım minik elleri götürüyorlar. Sadece yardım istiyorum. Bir insan bir katile nasıl yardım-" demeye kalmadan montumu kapıp kapıyı hızla çarptım.
Taksi ilerlerken ağzından kelimeler döküldü. "Dün gece gördüğün manzara korkunctu. Ama baba bile demek içimden gelmeyen o adam bana gücü yetmiyor Buseyi dövüyordu. Ben biraz daha rahat yaşamak için okurken çalışıyor ve onu dövmesin diye hergün kazandığımın her kuruşunu o adama veriyordum. Dün işten geç cıktım ve geldiğimde.. neyse devamını biliyorsun. Ve eğer Buseyi elimden alırlarsa korkar. Karanlıktan çok korkar." Bir ağabeyin haykırışları kalbimi delip geçmişti. Konuyla ilgili hiçbir şey söyleyemedim. Buseyi götürdükleri emniyet müdürlügüne vardığımızda, abisinin yanına koşuşu ağlamama yetmişti. Taksiye parasını verirken bana mahçup bakışlar attı. Sorun olmadığını anlatan bir hareket yaptım ve yavaş adımlarla yanlarına yaklaştım anlayamadığım birçok şey vardı. Neden Buse burdaydı? Anlamıslar mıydı neden öldügunu yada adam ölmüsmüydü? Hiçbir şey bilmiyordum ama karşımda duran adama güveniyordum. Abisinin kollarından zorla götürülen minik eller şimdi bomboş kalmıştı. Yağız'ın yanına gidip onu yerden kaldırdım. Montumdan başka birsey getirmediğim için yanımda su da yoktu. Kafasını ellerinin arasına almış kırık bir koltukta oturuyordu. Yanına oturdum. Merakima yenik düsüp " nereye götürüyorlar" dedim. Sonradan pişman olmustum ama ama yardım edeceksem bilmem gerekiyordu. "Ölmemiş. Hastahanedeymiş zaten gece küp gibi sarhoştu. Bir şey hatırlamıyormuş. Şikayetci olmamış. Ama artık onunla yaßamayacağız. Belli bir işim olmadığı icin Buseyle tek yasayamamistik. Ama eğer şimdi suçlu gorulmezsem o evden derhal taşınacağız" sözlerini bitirdiginde tekrar devam edecekken buse girdigi odadan koşarak cıktı. Yagizi sorgu icin cagırdıklarinda Buse babasının yanına gitmek zorundaydı ve buna izin veremezdim. "Buse benie gelecek" dedigimde Yağız saskın ve bir o kadar da mutlu gözlerle bana baktı. Gozlerimi kırptım ve dudaklarımla"me rak et me, gu ven de" dedim. Sorgusu bitmedigi icin benimle gelebilirdi. Daha sabah benden korkarak kacan minik simdi kosarak bacağıma sarılmıştı. Hemen eğilip "aç mısın?" Diye tatlı bir bakış atmıştım. Hafif tebessümle kafasını sallayarak boynuma atladı.
Eve vardıgımızda anahtarı yere fırlattım ve "Zeynep kücük bir misafirimiz var" dememle Zeynebin o koca mavi gozlerini gormem bir olmustu. Masa olduğu yerde duruyordu hemen sandalyelere yerlesip bişeer yemeye calıstık. Busenin kafası fazlasıa dağılmıstı. Kucuk bir cocuk icin cok ağır şeylerdi. Hala tam anlayamadıgım seyler vardı. O an sorgulamadım. Sirinliklerle buseye yemegini yedirirken kapı caldı ve Buse sanki hissetmiş gibi kosarak kapıya gitti kapı açıldıktan sonra 'abi' sesiyle bizde hemen kapıya koştuk. Buse abisinin kucağına kurulmuşti bile. Sımsıkı sarılıyordu. Gitmelerine izin veremezdim. Izin vermedim. O aptal adamla tekrar gorusmelerine izin veremezdim. Hem nereye gideceklerdi? "Hicbiyere gitmiyorsunuz" dedigimde Yağızın tekrar mahcup bakışlarını yakaladım. "itiraz istemiyorum minik misafirler iceriye" Zeynep sirinlikle Buseyi iceri gotururken Yağızda iceri giriyordu. O an teşekkür etti yoluna devam edecegini düşünmüstüm ki bir an durdu ve yeniden "teşekkür ederim..." dedi. Yüzüme baktı. Tatlı bir gülümsemesi vardı. Hala ismimi söyleyemediğimi hatırlayıp gülümsedim. "Hira" dedim ve kafasını sallayarak arkasına döndü. Hala gülümsüyordu. Fısıldadığını duydum. .
"Hira"

PENCEREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin