Evin içinde yankılanan adımın bağırılması beni uykumdan çekip çıkarırken, saati bilmesem bile bu saatte kimin adımı bu kadar yüksek sesle bağıracağını merak etmemi sağlıyordu."Hadi kalk, bugün çok güzel bir gün." Sesin artık daha yakınımdan gelmesiyle birlikte, oflayarak üzerimdeki yorganı başımın üstüne kadar örtmeme sebep olmuştu. Tabii uykuya devam etme planlarım, beni ancak bu şekilde uyandırabilecek tek kişi olan Harry'nin üzerimdeki yorganı çekip almasıyla son bulmuştu.
"Harry, izin ver biraz daha uyuyayım." Harry'nin ağzından çıkan gülüş sinirlerimi daha çok bozarken, yüzümü yastığa gömerek bir çığlık bıraktım. Tabii sevgili Harry beni rahatsız etmek için her yolu deneyeceğinden, yastığımı başımın altından sert bir şekilde çekerek yastıkla popoma vurmayı tercih etmişti. Harry gerçekten iyi bir arkadaştı, ancak şu an elimde olsa onu boğmak için bir saniye daha harcamazdım.
"Ama Louis, hava çok güzel ve sen uyuyacak mısın?" Uzun süren sessizliğin ardından uykuya daldığımı düşünmüş olacak ki, bedenimi bir patates çuvalı gibi yataktan kaldırarak omuzunun üstüne almıştı. Ağzımdan bir çığlık koparken Harry bunu gram umursamamış, bacaklarımı daha sıkı kavrayarak evin içinde koşmaya başlamıştı. Tabii bu ani hareketi sayesinde burnumu poposuna vurmayı başarmıştım.
"Beni yere indir." Omuzunda debelenmem zerre işe yaramazken, aklıma gelen sinsice plan sayesinde hâlâ poposuyla bakıldığını tahmin ederek ağzımı olabildiğince açarak Harry'nin bir sonraki zıplayışında yumuşak derisine dişlerimi geçirmiştim. Çığlık atma sırası ona geçerken bu sefer gülen tarafın ben olması ise karmanın etkisiydi.
"Seni sinsi domuz. Vampir dişlerini popomdan Çek." Harry'nin isyankar sesine tekrar güçlü bir gülüş sergiledikten sonra, bedenime çarpan soğuk havayı hissetmemle gülüşüm yüzümden silinirken, biraz önce sırtından inmek için çırpındığım Harry'ye biraz daha sokuldum. Evin içinin neden bu kadar soğuk olduğunu bilmeden vücudumu ısıtmaya çalışırken, Harry de bu çabamı görmüş olacak ki, beni koltuğa oturtarak kendi kokusunun bayılmama yetecek kadar yoğun olduğu ceketini giydirmişti.
Harry'nin pahalı parfümü ve kendi kokusunun olduğu ceketin içinde kaybolurken, eğer cennet gerçek olsaydı orada kaybolmuş olacağımı biliyordum.
"Bunun yerine bana sarılabilirdin." Sahte bir alınganlıkla söylediğim sözler sonrasında, Harry yanımdaki yerini almış, bedenimi bir oyuncak edasıyla kendisine çekerek sıkıca sarılmıştı.
"Sana yine de sarılabilirim." Kollarını vücuduma daha çöm sararken, büyük elini kolumu sıvazlamak için kullanmıştı. Kollarının arasında hissettiğim güveni anlatmaya kelimelerim asla yetmiyordu. Harry yanımdayken bile inanılmaz derecede huzurla doluyor, hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum. Sanki Harry de bunun farkındaymış gibi sürekli yanımda oluyor, benim sormama gerek kalmadan beni sıkıca kucaklıyordu.
Dikişlerim alındığından beri Harry'nin daha korumacı ve daha yakın olduğunu söylemek ise yetersiz kalırdı. Beni tekrar paniğe sürükleyecek her şeyden kaçınıyor, bana bir bebekmişim gibi ilgisini veriyordu.
Harry kesinlikle çok iyi bir arkadaştı. Ancak onu arkadaştan öte olarak görmeye başlamam ise beni çok korkutuyordu. Niall da Harry gibi tüm ilgisini bana vermesine rağmen onu sadece çok yakın bir arkadaşım olarak görürken, Harry için aynı duyguları hissedemiyor olmam kalbimde koca bir boşluğa yer açıyordu. Çünkü Harry beni sadece bir arkadaş olarak görüyorken, benim onu sevmem mümkün olmamalıydı.
Zaten bir arkadaş olarak bile onun omuzlarında koca bir yükken, bir de erkek arkadaşı olduğumda benim için harcayacağı eforu düşünmek bile istemiyordum. Gerçi Harry gibi birinin zaten benim gibi yetersiz birisiyle sevgili olmak isteyeceğini de sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Light Of Darkness || Larry Stylinson
FanfictionLouis'nin karanlık dünyasında ihtiyacı olan tek şey bir ışıktı. Ancak hayat ona bir ışıktan daha fazlasını verdi.