(14)

3.8K 199 30
                                    

"Deniz, Deniz hadi uyan bunu görmen lazım."

Duru'nun başımda söylenip durmasıyla güzel rüyalarımı terk edip gerçek hayata geçiş yaptım. Sabah sabah uyandırmasının çok geçerli bir sebebi umuyorum ki vardır. Yoksa içimden çıkacak deniz canavarını ben bile durduramam.

"Noluyor sabah sabah ya. Kargalar uyanmadan biz neden uyanıyoruz. Saat kaç? Annem nerede?!"

Ben saçmalamıyorum kardeşim uykum var. İnsan uykusu varken uyandırılır mı hiç.?

"Ya hadi kalk çabuk. Abimlerin neden günlerdir odalarının kapısını kilitleyerek uyuduklarını öğreneceğiz."

Duru'nun aceleci sözleriyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Gerçekten sonunda bunu öğrenecek miydik? Abimler, Arslansoylar buraya geldiğinden beri odayı kilitli tutuyordu. Bunun nedenini binlerce kez sormamıza rağmen hiç biri tek kelime etmemişti. Şimdi bunu öğreneceksek değil uykumu çikolatalarımı bile feda ederdim.!

"Nasıl, ne zaman, noldu, niçin, kim Duru çabuk anlat."

Duru bu sefer bıkkınca bir nefes verip elimden çekerek beni kaldırmaya çalıştı. Bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.

"Tam üç gündür sabah erken saate alarm kurup uyanıyorum sonra hiç uyumuyorum akıllım. Sen burada horul horul uyurken uyumamak çok zor oldu ama abimlerin bir açığını yakalamak için değdi."

Yüzünde ki çarpık gülümsemesi bu durumdan baya bir zevk aldığını gösteriyordu. Seni çakal seni. Duruyla her geçen gün gittikçe daha yakın oluyorduk. Toprak abimin benimle konuştuğu o günden sonra biraz daha olayları akışına bırakabilmiştim. En azından annemler yada abimler Duru'ya yakın davranacağı zaman hemen o ortamdan gidiyorum ki içimde hissettiğim olumsuz duyguları bir daha hissetmeyeyim. Çünkü ne Duru ne de ailem bu olumsuz hislerin hiçbirini haketmiyor. Annemler de benim olduğum ortamda Duruyla pek ilgilenmiyordu bu benim için mi yoksa o an öyle denk geldiği için mi bilmiyorum.

"Bana niye demiyorsun birlikte nöbet tutardık. Ben öküz gibi uyuyorum."

Huysuzca mırıldanmamla Duru gözlerini devirdi. Ne var ya çağırsa kalkardım bence. Yani herhalde kalkardım.

"Her sabah seni kaldırana kadar neler çekiyorum biliyor musun sen.! Geçen gün yüzüne bir sürahi su döktüm "Yarabbi şükür" diyip geri uyudun.! Sence seni bu şartlarda uyandırmak mümkün mü Deniz."

Öfkeden kıpkırmızı olan yanaklarıyla dudaklarımdan küçük bir kıkırtı kaçtı. Dayanamayıp yanaklarını iki yana sallayarak sıktım. Bu kıza gerçekten çok alışmıştım. Her gün birlikte uyumak ve gün içinde yapışık ikizler gibi gezmek de alışmam da büyük bir etken tabii.

"Ya o su muydu.? Bende uyanıp yatağı ıslak görünce altıma yaptım sandım. O kadar çok utandım ki tam yarım saat boyunca yatağı çamaşır suyuyla sildim."

Duru'nun güçlü kahkahasıyla az önce ki öfkesinden eser kalmadı. Ne var canım ne gülüyorsun? Bir kere ben o sabah ne kadar utanmıştım senin haberin var mı.!

"Ay oda o yüzden nefes alınmayacak derece de çamaşır suyu kokuyordu. Birde annem çok titiz kadın kitaplarımı bile çamaşır suyuyla silmiş demiştin Deniz."

Duru'nun eğlenen sözleriyle çocuk gibi omuzlarımı çektim. Ne yapayım canım o an aklıma başka yalan gelmedi. Hergün altıma yaptım sanarak uyanmıyordum.!

"Neyse hadi kalk kalk. Rüzgar abimi kaçıracağız şimdi. Her gün tam yedi buçuk da tuvalete kalkıyor. Odaya geri dönüp kilitlemeden yetişelim bakalım ne yapıyorlar?"

BAZI ŞEYLER DEĞİŞTİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin