Benim için yorum ve görüşleriniz çok önemli. İster paragraflara, ister en sonda yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Tabi ki yıldızları da unutmayalım.🌟
Şimdiden teşekkür ediyor, keyifli okumalar diliyorum 🥰
GECENİN AY IŞIĞI
SEDA
Tuğçe, Beril ve ben kol kola stüdyonun çıkışına doğru gidiyorduk, Yusuf ve Görkem ise arkamızdan bizi takip ediyordu. Bir kaç saat önce bir bunalım yaşamıştım ama provalar ve arkadaşlarım beni daha iyi yapmıştı. Tabi düşüncelerim hâlâ tazeliğini koruyup arada aklıma geliyordu. Kubilay hocanın odasına giden merdivenlerin önünden geçerken bile zorlanıyorken oturup kahve içerek sohbet etmek zor olmuştu. Eskiden olsa bu benim için sıradan bir durum olurdu. Abimle olduğu gibi onu içimi açar, sıkıntılarımı anlatırdım. O ise beni beni dinlemekten hiç bıkmazdı. Şimdi ise ben tedirgin ve ürkektim. Ona dediğim her kelimeyi özenle seçiyordum.
Tuğçe, "Tütsü yakarken yanlışlıkla çarşafı da yaktığımda babaannemin tepkisini görmeniz lazımdı." deyip gülmeye başlayınca düşüncelerimi bir kenara bırakıp arkadaşlarıma yoğunlaştım.
Beril ellerini beline koyarak, " Bu duman sevdan evimi kül edecek, serseri kız!" diye Tuğçe'nin babaannesinin taklidini yapması hepimizi gülme krizine soktu.
"Şermin teyzemi kızdırma serseri kız." dedim Tuğçe'nin omzuna omuzumla vururken.
Görkem, "Bu tütsüler nasıl bir şey, modern kafa bulma şeyleri mi?" dedi önümüzde geri geri yürürken.
"Görkem, lütfen bana şaka yaptığını söyle." dedim gözlerimi devirirken.
Görkem, "Gayet ciddiyim. Hayatımda kaç kere tütsü gördüm, sıfır."
Tuğçe, "Senin geri kafan modern şeylere basmaz sarı civciv." dedi.
Görkem parmağını Tuğçe'ye doğru sallayarak, "Bir daha bana sarı civciv deme." dedi. Ciddi olmaya çalışıyordu ama kendini sıkması yüzünü daha komik bir hale sokuyordu.
Tuğçe, "Tamam, sarı civciv." Deyince Görkem üstüne atıldı ama Tuğçe'yle Beril kollarını ayırınca boşlukta tökezledi. O durumda Tuğçe de fırsattan istifade edip Görkem'in sırtına atladı.
"Yazık! Civciv saldırıya giderken saldırıya uğradı." Deyip daha çok gülmeye başladım.
Görkem, "Seda, özellikle sen iki gündür çok kaşınıyorsun." diyordu ama gülüyordu da.
Evet kaşındığım doğru ama ben Görkemle uğraşmayı çok seviyordum. Daha doğrusu sevdiklerimle her türlü uğraşırdım. Bir de geçen kavga olayı vardı. Onları oraya götüren ben olduğum için bana karşı içinde bir intikam ateşi yanmaktaydı. Bir kere daha böyle olduğunda tam çekim zamanı kafamdan aşağı bir kova su dökmüştü. Bu bütün ekibe bir saat zaman kaybettirmişti. Bora hoca ve Kubilay'ın öfkesini anlatmak bile istemem. Benim sinirim ise onların ki bir hiç kalırdı çünkü Şubat ayının karlı soğuk bir gününde baştan aşağı ıslanmak hiç iç açıcı değildi. Sanırım onun tek ciddiye aldığım şakası buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Dans (Düzenleniyor)
General FictionKader ağlarında dizili beş ilmek, beş aile Her ilmeğin altına dokunan ipler, on bir genç çocuk Her biri kaderlerinin ucunda sallanıp duruyor, oradan oraya savruluyor Oradan oraya savrularak yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Sahi gerçekten yaşıyorlar mı...