on sekiz 〄

606 63 126
                                    

"nasıldım?" sejun havluyla terini kurularken sordu.

"doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar iyi olmanı beklemiyordum, gerçekten iyi oynuyormuşsun." söylediğimde su içerek yanımıza gelen hanse araya girdi.

"daha fazla iltifat etme yoksa bununla tüm sene övünebilir." söylediği şey gülmeme neden oldu.

"yah! ne zaman öyle bir şey yapmışım?" sejun sinirle sordu.

"her zaman?" byungchan da aramıza katılırken söyledi.

"bu eziklerle neden takıldığımı bile bilmiyorum." gözlerini devirip yanıma oturdu.

"sen de ezik olduğun için?" subin de geldi.

"beyler kırıcısınız." sejun kalbini tutarak acı çekiyormuş gibi söylediğinde diğerleri gülmüştü.

"neredeyse ders saati gelmiş, hadi duş alalım." hanse söylediğinde diğerleri onayladı ve benimle vedalaşıp içeriye geçtiler. gözlerim hâlâ yanımda olan sejun'a döndüğünde dudaklarını öne doğru uzatmış minik bir bebekle karşılaştım.

"ama gitmek istemiyorum. seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum." üzgünce söylediğinde gülümsedim.

"yarın ölüyoruz da benim mi haberim yok? merak etme, birlikte daha çok zaman geçireceğiz." söylediğim şey moralini düzeltmiş gibiydi.

ayağa kalkmadan bana sarıldı. yüzümü buruşturup kendimi geri çekip onu itmeye çalışsam da başarılı olamamıştım.

"leş gibisin, çekil üstümden!" iğrenerek söylediğimde kahkaha attı.

"tamam, şimdi tüm enerjim yerine geldi." söyleyip çekildi.

"sonra görüşürüz." söyledikten sonra o da içeriye girdi.

tam bir aptaldı ama bir şekilde beni güldürmeyi başarıyordu.

sınıfa gelip sırama baktığımda jennie'nin aniden bakışlarını çekmesiyle karşılaştım.

beni görünce neden bakışlarını çekmişti ki? dünkü olay aklıma gelince yine aynı şeyi yaşayıp yaşamayacağımız konusunda korkmadan edemedim.

sırama geçmeden önce tae ve jimin'in sırasına baktım, oradaydılar. onlara doğru adımladım ve masaya oturdum.

"benimle hiç ilgilenmiyorsunuz." sahte bir üzgünlükle söyledim.

"seninle ilgilenecek birini buldun. neden bir de bizim ilgimizi istiyorsun ki?" jimin söylediğinde anlamamış bir şekilde ona bakmaya başladım.

"sejun'dan bahsediyor." tae söylediğinde kaşlarım aşağıya indi.

gerçekten bu şekilde mi düşünüyorlardı?

"şu anda saçmaladığının farkında mısın, jimin? kendinizle sejun'u aynı kefeye nasıl koyabilirsin?"

bunu düşünmesi bile kalbimin kırılmasına yetmişti.

"bilmiyorum, lalisa. bizden daha çok sejun ile takılmaya başladın. ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum."

"gerçekten mi jimin?" bir süre bakışlarımı üstünde gezdirdim, cevap vermeyince taehyung'a döndüm. "peki, sen de mi öyle düşünüyorsun tae?" tae bakışlarını çekip cevap vermedi. sinirle gülmeye başladım.

"ciddi olamazsınız. biliyorum son zamanlarda çok fazla zaman geçiremedik ama kaç yıllık arkadaşlarımsınız. nasıl bu şekilde düşünebilirsiniz? gerçekten inanamıyorum." ayağa kalktım ve sırama yürüdüm.

love of my life | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin