yirmi beş 〄

764 67 194
                                    

"e, yoongi ve jennie ayrıldığında göre jennie'yle sevgili oldunuz mu?" masadan uzaklaşır uzaklaşmaz sordu.

"söylediğin kadar kolay değil." inanamayarak söyledim.

evet, onun sorunu değildi ama yaşadığımız şeyi hiçbir şeymiş gibi dile getirmesi hoşuma gitmemişti.

"senden hoşlanmama rağmen bu gerçeği görmezden gelip jennie ile mutlu olmanı dilemek de düşündüğün kadar kolay değil." söylediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

yaşananların onun için de kolay olmadığını anlamayacak kadar aptal olduğuma inanamıyorum ama öyleydim.

"üzgünüm, bu şekilde düşünmemiştim." söylediğimde sevimlice gülümsedi.

"sorun değil, sen mutlu olduğun sürece hiçbir şey sorun değil." cevap vermediğimde devam etti, "hadi kantine gidelim." onu onayladım ve beraber yürümeye başladık.

"ne istersin?" masalardan birine oturduğumuzda sordu.

"kahve." söylediğimde beni onayladı ve ayağa kalkıp kahve almaya gitti.

"tatlım." sesini duyar duymaz gözlerimi devirdim.

tam olarak ne zaman beni rahat bırakacaktı?

yanıma oturulduğunu hissedince başımı oraya çevirdim.

"ne var?" sordum.

"sejun'u sevmediğini söylüyorsun ama hep onunlasın." sahte bir gülümsemeyle söyledi.

"tanrım! artık sejun'dan değil, benden hoşlandığını düşünmeye başlayacağım. sürekli peşimdesin."

"olasılıklar arasında olmadığını söylesem yalan olur." alayla söyleyip elini yanağıma doğru uzattı. başımı yana yatırarak elinden kurtuldum ve elini elimle tutup masanın üstüne koydum.

"ruh hastası olduğunu düşünmeye başladım."

"bu da olasılıklar arasında." elini masada sabit tuttuğum elimin üstüne koydu.

"tanrım! gerçekten ne istiyorsun?" bıkkınlıkla söyleyip elimi çektim.

"sooyoung?" sejun elindeki kahveyi önüme bırakırken söyledi.

"ah! sejun, hoşgeldin." sevimlice söyleyip gülümsedi.

"siz arkadaş mıydınız?" sejun şaşkınlıkla söylediğinde kahvemi içmeden önce sooyoung'un cevabını bekledim.

"sayılır." bakışlarını bana çevirip söylediğinde gülümseyip kahvemden içtim.

"pek öyle görünmüyor ama her neyse." söyledikten sonra sooyoung'un yanına oturdu.

"beraber bir şey yapmayı düşünür müsünüz?" sejun söylediğinde cevap vermeme kalmadan benim yerime başkası cevapladı.

"sanmıyorum." jennie yanıma oturduğunda şaşkınlıkla ona baktım.

"burada ne işin var?" şaşkınlığımı gizleyemeden sormam onu neşelendirmişe benziyordu.

"masali hava hâlâ garipti, ben de seni yalnız bırakmayayım dedim." sevimlice söylediğinde gülümsedim.

"yalnız değildi." sejun söylediğinde jennie bakışlarını ona çevirdi.

"söylediğim gibi yalnız bırakmak istemedim." bakışlarını sejun'dan çekip bana döndürdüğünde cümlesini bitirdi.

sejun gözlerini devirip kahvesinden içtiğinde yüzümdeki gülümseme daha da yayıldı.

"burada neler oluyor?" yanımdaki sooyoung jennie ve beni parmağıyla işaret ederken konuştu.

love of my life | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin