†4†

37 6 1
                                    

*Hikayenin kapağını değiştirdim bu daha çok hoşuma gitti. Umarım siz de beğenirsiniz. İyi okumalar.*

Na Jaemin'in Ağzından

JS: Sence insanlar bir gün bizi bulup üzerimizde inceleme yaparlar mı hyung?

RJ: Başladı yine bu? Sürekli insanlardan bahsetmesen mi artık sonuçta onlar yüzünden böleyiz.

JM: Dedelerimiz de insandı Renjun.

RJ: Biliyorum ama gerçekten Jisung sürekli insanlardan bahsediyor gerçekten sıkıldım.

Jisung duyduğuna üzülmüş gibiydi. Normalde Renjun da Jisung'un üzerine gitmezdi acaba aralarında bir şey oldu da benim mi haberim yok.

JM: Neyse bu tartışmayı uzatmayın da işçilere çöpleri toplamaya devam edin.

Evet, işteydik. Çalışan Siren topluluğuna hem yemek yapmak hem masalarını hazırlamak onlara servis etmek hepsi bizim görevimizdi.

Öğle arası bitiyordu ve yemek artıklarını topluyorduk. Sirenler her ne kadar insanlardan nefret etse de onların yaptığı gibi yemek yiyiyor ve yaşıyordu. Çünkü onlara bu düzeni sevmedikleri insanlar öğretmişti. Ben de bazen insanların nasıl yaşadığını merak ediyordum. Tabii bunu Jisung'a söylesem 3 gün aralıksız benimle insanlar hakkındaki hikayeleri konuşmak ister anlatır ben cevap vermesem de konuşmaya devam edebilirdi. Bir kez daha aklımdan neyse ki onu çok iyi tanıyorum diye geçirdikten sonra işe geri döndüm.

Az sonra bütün Sirenler ayrılmıştı ve Mark ve Hyuck yaklaşıyordu. Garip bir şekilde Hyuck çok gergin ve kaçmak istiyor gibi duruyordu.

Mark'a kafa hareketiyle ne oldu der gibi sorduğumda o da bana Renjun'u göstermişti.

Renjun Hyuck'a aşırı sinirli bir şekilde bakıyordu  Sanırım Renjun'un Jisung'a kızması Jisung yüzünden değil Hyuck yüzündenmiş.

MK: Selam çocuklar

RJ: Selam Mark

JM: Selam yemek nasıldı?

MK: Yine mükemmelsin Jaemin cidden senden iyisi yok yemek işinde. Eve yani gemiye kadar sizle yürümeye geldik.

RJ: Yürüme değil ki siz yüzeceksiniz biz yürüyeceğiz.

HC: Ya beni yanlış anladın ben orda öle demek istememiştim.

RJ: Bırak Hyuck, beni kendinden aşağı gördüğünü belli etmeden önce düşünecektin onu.

MK: Tamam eve gidelim öyle konuşalım bunu hadi.

Yolda giderken kimseden tık çıkmıyordu . Olayı asla anlamadan ve hiç ses çıkarmadan sadece yürüyordum. Jisung yanıma yaklaştı.

JS: Hyung İnsanların fenerini gördüm.

JM: Ne?

JS: İşte bak orada. Ah.. yani oradaydı. Bir balık sürüsü geçti. Sanırım onlara doğru tuttular.

JM: Saçmalama Jisung kimse sise yaklaşmıyor bile. Fener balığı görmüşsündür. Onun ışığını karıştırma insanların feneriyle.

JS: Hayır hyung cidden b-

MK: Geldiiik. Artık oturup konuşmaya ne dersiniz.

RJ: Yine saçmalayacak bilmiyorum sanki.

HC: Lütfen böyle yapma cidden kalbini kırmak istememiştim.

RJ: Ne istedin o zaman Haechan. Bana kalkıp "Yüzememek zor tabi" diyen sen değil miydin? Basbayağı küçümsedin işte bizi. Haksız mıyım Jaemin.

Oklar bir anda bana dönmüştü ben de tabii ki savuşturdum.

JM: Bunu kendi aranızda çözmelisiniz.

HC: Bak Renjun asla öyle bir şey demek istemedim. O günü bir daha hatırla bak. Ne yaptığımızı hatırlıyor musun? Hani Sizin topladığınız yemek artıklarının çöpünü atıyorduk. Çöpçü balıklarının toplandığı yere. Sonra sen bir kaç kez yürümek zorunda olduğundan aşırı yorgun görünüyordun. Ben de yüzememenin zor olduğunu söyledim çünkü senin zorlanmanı istemiyorum. Seni yorgun görmek istemiyorum. Elimde olsa sürekli dinlenmen için ortam bile hazırlayabilirim ama elimde değil.

Haechan soluksuz konuşmuştu ve Renjun sadece dinliyordu. Ama baştaki sinirli bakışlar sonlara doğru pişmanlık kırıntılarına dönmüş gibiydi.

RJ: Yani "Yürümek sana zor geliyorsa ben hallederim." demen beni küçümsemek için değildi di mi?

HC: HAYIR TABİİ Kİ SADECE SENİN İÇİN ENDİŞELENMİŞTİM. Zaten bir sürü şey yapıyorsunuz çalışanlar için...

MK: Cidden öyle sizin yaptıklarınıza çok minnettarız aslında ama bu arada sadece sen değil Renjun, Hyuck da sana çok kırıldı ama hala kendi hatasını telafi etmeye çalışıyor.

RJ: Ben ne yaptım ki..

HC: Ben senin için diğer sirenler gibi miyim Renjun? Benim seninle bu anlamda konuşmayacağımı biliyorsun. Nasıl laflarımı seni küçümsüyormuşum gibi algılayabilirsin ki?

RJ: Özür dileri-

HC: Özür dile diye söylemiyorum bunları ama ben de özür dilerim bazen düşünmeden pat diye konuşabiliyorum ama emin ol kimsenin hakkında özellikle de senin hakkında asla artniyetli düşünerek konuşmam Renjun.

Haechan'ın ciddi halini ayda yılda bir görürdünüz ve işte o zamanlardan birindeydik. Renjun'da genekde özür dilemez veya pişman olmazdı ama bu sefer hem pişmandı hem de özür diliyordu. Haechan konuşmasını bitirince Renjunun gözlerinin dolduğunu gördük. Kalkıp Haechan'a sarıldı.

RJ: Seninle kavga etmeyi sevmiyorum Hyuck. Ne kadar üzüldüm haberin var mı?

Haechan bu sarılmaya ilk başta şaşırmış. Sonra da o da sarılmıştı.

MK: Neyse artık biz gidelim. Bu arada Jisung nerede?

RJ: Galiba benim onla bi konuşup özür dilemem gerek.

JM: Görüşürüz ben de odaya geçiyorum artık.

Odama geçip elime radyoyu aldım. O günden beri aklımda bir sürü soru dolanıyordu. Kim ne yapmaya çalışıyordu. Bunlar nasıl olmuştu. Radyoyu korkumdan daha yeni yeni elime almıştım. Pilleri vardı ve uzun zamandır duruyordu. Zaten Jisung'un dedesi yakınlarda ölmüştü ve genelde bakımını o yapardı.

Radyoyu biraz kurcalamak için pil kısmını açtığımda gördüğüm şey bir fotoğraftı ve Jisung'un dedesinin yanında başka biri daha duruyordu. Arkasını döndürdüğümde 'Sesime gel.' yazısıyla karşılaştım. Harika. Şu anda aklım daha da karışmıştı.

Bu fotoğrafta Jisung'un dedesi oldukça gençti. Muhtemelen bizim doğumumuzdan önce olan bir fotoğraftı bu.

Hala korkmama rağmen radyoyu açma isteği duyuyordum ve açtım.

İlk önce bir parazit sesi geldi. Sonrasında o geceki kişinin sesini tekrar duydum ama bu sefer ses çıkarmadan sadece dinledim. Aynı şarkıyı tekrar söylemeye başladı ve melodisini benim bulduğum şekilde söylüyordu. Yani beni gerçekten duymuştu...

"Come swim to me in a forward motion.
[İleriye doğru yüzerek bana gel]

Lie with me in the arms of the ocean
[Benimle okyanusun kollarına uzan]"

Sonrasında şarkının daha önce duymadığım bir kısmı geldi.

"Sing to me, my baby of the sea
[Bana şarkı söyle benim denizdeki bebeğim]

Show me the way with your melody
[Melodinle bana yolu göster.]"

Peki cidden melodisini benim bulduğum bir şarkının devamında 'Melodinle bana yolu göster.' demesi ne kadar tesadüftü. Yani eğer onu çağırsam gelecek miydi. Yani böyle bir şey gerçek miydi. BİR DAKİKA FOTOĞRAF.

JM: JISUNG HEMEN BURAYA GEL.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Okyanusun Kolları - NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin