Y.A / 5

136 14 0
                                    

Ona yavru köpek bakışlarımı atıp dudaklarımı büzdüm. Bakışları dudaklarıma kayınca sertçe yutkundu. Hemen dudaklarımı düzeltip "B-ben üzerimi giyiniyim o zaman." Diyerek hemen içeri girdim. Kapıya yaslanıp deerin bir nefes alarak odama çıktım. Hemen dolabımın önüne geçip kıyafetlerimle bakışmaya başladık. Gözüme geçen yıl öylesine aldığım elbise çarptı. Onu elime alıp ona uygun altına siyah bir topuklu ayakkabı ve kemer aldım. Maşayı file takıp ısınmasını beklerken üzerimi giyindim. Maşa ısındığında saçıma dolgun dalgalar verdim. Saçımla işim bittiğinde sıra makyaja gelmişti. Fondeteni yavaşça elime sıkıp yüzüme yaydırdım. Siyah bir göz makyajı yapıp, kırmızı mat rujumu sürüp dudaklarıma yaydırdım. Elbiseme uygun küçük siyah bir çanta aldım içine ihtiyacım olan şeyleri koydum ve telefonuma siyah üzerinde The Beatles yazan kabımı taktım ve aşağıya indim. Kutay ve Deniz koltukta oturmuş hem maç özeti izliyorlar, hemde konuşuyorlardı ama topuklu ayakkabımın sesiyle bana döndüler. Beni görmeleriyle Deniz elindeki telefonu düşürmüştü, Kutay'da bir "Oha" nidası çıkardı. Ben gülerken Deniz yanıma gelip kolunu uzattı. Bende koluna girip kapıya doğru yürüdük. Kutay arkamızdan "Kuzenim sana emanet !" diye böğürmesine gözlerimi devirdim. Kapıdan dışarı çıkıp siyah bir Porche'nin yanına gitti. Bana kapıyı açıp "Buyrun Matmazel." Diyip gülümsedi. Bende açtığı kapıdan içeri girerken "Saol'un Beyefendi." Diyerek koltuğa oturdum. O da kapıyı kapatıp hemen arabanın etrafından dolaşıp sürücü koltuğuna oturdu. Kaşlarını çatıp bana baktı. Bende tek kaşımı kaldırıp ona "Ne var" anlamında bir bakış attım. Hala çatık kaşlarıyla bana doğru eğilip emniyet kemerimi taktı. Bana yaklaşınca kalbimin sesi dışarıdan duyulucak diye çok korktum. Pakize hmen "Çok korktum anne çok." Diyince gerizekalı diye mırıldandım. Deniz kendi üzerine alınmış olmalı ki bana bakıp "Bana mı dedin?" demesiyle gözlerimi pörtletim hemen kafamı iki yanıma salladım "Hayır, hayır sana değil. Pakizeye dedim."dememle , tek kaşını kaldırıp "Pakize?"diye sordu. Ellerimle yüzümü kapatıp, utana sıkıla "İç sesim." Dememle bana ilahı gibi gelen kahkahası arabada yankılandı. Daha da hızlanan kalbime içimden sövdüm. Kahkahası durmuştu ama hala kıkırdıyordu. Bende ona sıkkın bir şekilde bakıp "Gidiyor muyuz?" diye sordum. Kıkırtısınıda durdurunca kafasıyla onayladı. Kontağı çevirip arabayı çalıştıştırdı. Deniz arabayı yollarını ezbere bildiğim bir yere sürüyordu Altın Bar. Şimdi sorarsanız biz kuzenlerimizle her yaz toplanıp ormanlık alandaki olan ortak yazlık evimize gidiyoruz. Her akşamda yapacak bir şey bulamadığımızdan Altın'a gidiyorduk. Artık gitmemiz sıklaşıp hergün gitmeye başlayınca orda ki herkez bizi tanımaya başladı. Zaten orası çok yakın bir arkadaşımın olduğu için oranın ikinci patronu gibiydim. Düşüncelerimden Deniz'in sesiyle kendime geldim "Öykü geldik inmeyi planlıyor musun?" diye sorudu. Kafamı evet anlamında sallayıp arabadan aşağı indim. Deniz'in yanıma gelmesini bekledim. Gelince kapıdan içeri girdik. Saat daha erken olduğu için içerde slow bir şarkı çalıyordu. Barın içinde Berk'i görüp sırıttım. Deniz' i oraya doğru çekiştirdim. Berk başını kaldırmadan "Ne alırdınız?" diye sordu. Bende sırıtıp "Seni alabilriz." Dememle anında başını kaldırdı.Şaşkın bakışlarla bana bakıp "Öykü? Sen bu yaz gelmeyecekmiydin?" diye şaşkınlık dolu sesiyle sordu. Bende gülümseyip "Demek ki bu yaz da geliyor muşum." Dedim. Pakize ordan atlayıp "Çocuğa niye yalan söylüyon sidikli Öykü" dediğinde onu içimde parçalara bölüp, parçaladım. Deniz'e döndüğümde gözleri öfkeyle parlamış ve kaşları çatılmıştı. Berk ne içtiğimizi sorup içkilerimizi getirmeye gittiğinde (Bu ne biçim cümle aq hdkfhsdkfhsk) Deniz beni bir kenara çekip "Sen o çocukla nerden tanışıyosun ?" diye sordu. Bende "Burası çok yakın bir arkadaşımın. Burda herkes beni ikinci patron olarak biliyor o yüzden burada ki herkes beni tanıyor." Dedikten sonra derin bir nefes aldım. Deniz gözlerimin içine bakıp anlamsız bakışlar atıp peki anlamında kafa salladı. Yerimize geri dönüp içkilerimizi içmeye başladık.

.................................................................................................................................................................................

Bilmem kaçıncı bardağımdaydım. Deniz'e döndüğümde yanında ondan 3 tane daha vardı. Ona şaşkın bakışlar atıp "Deniz niye senin yanında senden 3 tane daha var?" dedim. Deniz gözlerini devirip "Hadi gidiyoruz Öykü çok sarhoşsun." Dedi. Ona bakıp yavru köpek bakışları attım "Ama daha ejderha ile halay çekicektiğmmm"dedim. Deniz beni kucağına alıp gürültülü ortamdan çıkardı. Kucağında mayışmaya başladım. Bende bu fırsatı değerlendirip gözlerimi yumup göğsüne gömdüm.Arabanın kapının açılma sesini duydum. Beni yavaşça sanki kırılgan bir şey mişim gibi arabaya koydu. Kendide arabaya bindi. Bir süre sonra suratımda bir el hisettim. Sanki bir dokunuşta kırılcak mışım gibi suratımı yavaşça okşuyordu. Sonra onun bana şuan ninni gibi gelen sesini duydum "Seni çok seviyorum Öykü, bunu keşke bilebilsen." En son hatırladığım şey buydu. Ama o şunu bilmiyor ki ben sarhoşken yaptığım duyduğum herşeyi hatırlarım.

Evet bugün nasılsınız? Bölüm yazamama nedenimiz hepsi benim suçum. Duyguyla beraber yeni bölümü yazmıştık ama ben mal gibi bölümü yazdığımız kağıdı kaybettim. Yarında uzun bir bölüm paylaşıcaz. Ama voteler artsa çoh mükemmel olur biliyor musunuz. Sizi seviyoruz bebekler-Öykü

SİYAHIMSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin