Taze damat

624 35 0
                                    

Sabah güneşi usulca içeri süzülürken Nazlı yavaşça gözlerini açtı. Ali'nin çıplak göğsünde uyuduğunu fark ettiğinde gülümsedi. Kafasını kaldırarak onu izleyen adama baktı.
NAZLI=Günaydın sevgilim.
ALİ=Günaydıııııın.
NAZLI=Ne zaman uyandın, saat kaç?
ALİ=Az önce uyandım saat 12 ye geliyor.
NAZLI=Ne! Aliii kaç saat uyuduk biz? Niye uyandırmiyorsun sen beni kahvaltı saatini geçirmişiz.
Nazlı kalkmaya yeltenirken Ali onu hızlıca tekrardan kolları arasına aldı.
ALİ=Dur, dur. Odamıza isteriz getirirler sakin ol. Hem ben halimden gayet memnunum.
Nazlı bir kendine bir de Ali'ye baktı. Dün gece birbirlerine teslim olmuşlardı. Rüya gibiydi sanki.
NAZLI=Sanırım ne demek istediğini anladım canım.
ALİ=Seni seviyorum.
NAZLI=Bende seni seviyorum, böyle kollarına sarılı şekilde durmayı daha çok seviyorum. Amaaa saat epey geç olmuş artik kalkmamız lazım.
ALİ=Off peki peki kalkalım.
Nazlı kalkmaya yeltenmeden önce çarşafı tüm vücuduna sardı. Evet dün gece Ali de kendisi de birbirlerini en saf halleriyle görmüşlerdi. Ancak o an işin içine tutkular ve arzular girmişti. Şimdi durum farklıydı. Yanakları çoktan kızarmış olan Nazlı gülerek kendisini izleyen Ali'ye baktı.
NAZLI=Alii, ne bakıyorsun dönsene arkanı.
Ali zaten patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Birden bir kahkaha patlattı.
ALİ=Ahahahah ya Nazlı şaka yapıyorsun değil mi?
NAZLI=Ne gülüyorsun ya gayet ciddiyim.
ALİ=Sevgilim dün gece gördüm zaten göreceğimi, niye utanıyorsun şimdi anlamıyorum.
NAZLI=Oldu Ali zaten gördün, olan oldu biten bitti diye çıplak dolaşayım o zaman yanında. Var mı başka isteğin?
ALİ=Valla ben böyle bir talepte bulunmadım. Ama sen çok istiyorsan kıramam tabi ki.
Nazlı da gülmeye başlamıştır. Ali de ellerini kafasının arkasına koymuş hâlâ yatakta yatıyordur.
NAZLI=Gülme!
ALİ=Sende gülüyorsun:)))
NAZLI=Sinirlerim bozuldu ondan gülüyorum ben sen gülme. Off hadi Ali ya, kalk sende git giyin üstünü banyoda. Bende burada hazırlanayım hadi.
ALİ=Tamam, tamam bu kadar eğlence yeter. Bende acıktım zaten, kalkıyorum. Ali banyoya yönelirken Nazlı da hazırlanmaya koyuldu. Birazdan Ali tekrar içeri gelmişti, Nazlı da saçlarını tarıyordu.
Ali yerdeki telefonunu alarak gelen arama ve mesajlara baktı.
ALİ=Yuh! Şey pardon Nazlım.
NAZLI=Ne oldu?
ALİ=Doruk 45 defa aramış 87 tane de mesaj atmış.
NAZLI=Oha ama Doruk ya. Gerçekten cozuttu iyice. Gidince görüşeceğim ben onunla, yeter ya.
ALİ=Ahahah bak bak ne yazmış.
MESAJ
DORUK=Cefam nerdesin? (23:05)
DORUK=Ali oğlum niye kapandı telefon?
(23.06)
DORUK=Aliiii cevap versene! (23:06)
DORUK=Ali doğruyu söyle Nazlı bir şey mi yaptı sana? (23:07)
DORUK=Ali korkma bak bir telefonuna bakar atlar gelirim hemen. Ya da bırak o minik cerrahi orda gel sen. (23:08)
DORUK=Aliiii!!! Ya bırak artık şu Nazlı'yı. Oğlum gece gündüz onunlasın bir salsin artık seni ya. Bak söz verdin Ali gelince tamamen benimsin. Nazlı da ne yapıyorsa yapsın valla vermem seni.
ALİ=Vee bunun gibi bir sürü mesaj daha:)))
NAZLI=Yaa şuna bak ya, bir de beni kötülemiş sana. Bırakıp gelecekmiş. Bekle sen Doruk efendi bekle. Göstereceğim ben sana minik cerrahi falan. Sevgilime yapıştı bırakmıyor resmen ya.
ALİ=Seviyor beni ne yapsın.
NAZLI=Alicim sevsin ben sevmesine bir şey mi diyorum? Doruk'un derdi sen değilsin benim ben. Seni benden almaya çalışıyor farkında değil misin? Kumam gibi ya? Baya baya kıskanıyor seni benden. Valla Ezo'yu kıskanmıyor bu kadar.
ALİ=Ahahaha neyse neyse, bırakalım şimdi bunları sonra dönerim ben ona. Hadi gel seni bir yere götüreceğim.
NAZLI=Nereye?
ALİ=Sürpriz!!!
Bu sırada Oğuz ile Ferda da Adil ve Selvi'ye kahvaltıya gelmişlerdi. Oğuz gayet şık, Ferda ona göre daha salaş ve sportif giyinmişti. Kapıya yaklaştıklarinda Ferda Oğuz'a bakıp gülüyordu.
OĞUZ=Ferda yeter ya, yola çıktığımızdan beri sürekli gülüp duruyorsun. Hayır anlamıyorum ki komik olan ne?
FERDA=Ahahaha aşkım bu az olmuş keşke takım elbise giyseydin.
OĞUZ=Gerçekten mi? Ya aslında sabah bir arada kalmadım değil. Off ya olmamış değil mi?
FERDA=Ahahahah aşkım şaka yapıyorum saçmalama. Bu bile abartı olmuş zaten. Ya sen bir sakin olsana, kraliyet ailesine yemeğe gitmiyoruz, babama gidiyoruz. Hem daha önceden de gelmiştin buraya bu kadar kasacak ne var?
OĞUZ=Ya önceden Berhayat'ın doktoru Oğuz olarak geldim. Şimdi senin sevgilin Oğuz olarak buradayım. Birak da olsun biraz heyecanım. Hadi basalım artık zile.
Ferda tam zile basacakken:
OĞUZ=Dur!!!
FERDA=Ayy, ne oluyor ya. Ne bağırıyorsun aklım çıktı.
OĞUZ=Son kez bak bakalım bana şöyle bir. İyi gözüküyorum değil mi?
FERDA=(Gülerek)Ya iyisin iyisin hadi basıyorum artik ayıp olacak böyle kapıda.
Zile basarlar, az sonra kapı açılır.
ADİL=Ooo çocuklar hoş geldiniz, buyrun.
OĞUZ=Hoş bulduk Adil Bey, Adil Hoca, baba, hoca off hocam merhaba.
Adil Ferda'ya bakıp güler.
SELVİ=Hoş geldiniz çocuklar kapıda kaldınız girsenize.
OğFer içeri girer. Oğuz aldığı çiçekleri Selvi'ye uzatır.
SELVİ=Çok incesin Oğuz'cum, teşekkür ederiz.
OĞUZ=Rica ederim ne demek.
ADİL=Ee hadi buyrun sofraya...
AdSel ve OğFer sofraya geçerler...
Demir Açelya'nin kapısını çalar, birazdan açılır.
AÇELYA=Kim... Hayırdır niye geldin sen?
DEMİR=Sevgilimi görmek iştemiş olamaz mıyım?
AÇELYA=Senin daha önemli işlerin vardır, bölmeyeyim ben seni.
Açelya tam kapıyı örtecekken Demir içeri dalar. Açelya'yı kendine çekerek öper. Açelya başta çırpınsa da aşkın o garip tutkusuna kısa sürede kapılır. Ellerini Demir'in yüzüne koyarken Demir Açelya'yi kendine daha çok çeker. Az sonra ayrılırlar.
DEMİR=Küsme bana ne olur. Biliyorum öküzün önde gideniyim ama ne olur bir şans daha ver bana. Dünü telafi edeceğim, lütfen. Açi ben seni çok seviyorum, seni kaybetmek istemiyorum özür dilerim, nolur affet...
AÇELYA=Demir bak ben seni anlıyorum, hak da veriyorum. Holding ile cerrahlığı birlikte yürütmek çok zor oluyor ona da tamam. Ama beni de anla nolursun, ben... off ben seni özlüyorum tamam mı?Çok özlüyorum... Günün yorgunluğunu atmak için başımı omzuna yaslayayım istiyorum, konuşalım sohbet edelim istiyorum. Bakma sen bana şuraya buraya gidelim diyorum, darlıyorum seni farkındayım. Onlar sadece birer paravan Demir. Ben sadece seninle vakit geçirmek birazcık yalnız kalmak istiyorum o kadar. Ama bazen onu bile çok görüyor bana şu aksiyonlu hayatın. Ne diyeyim bilmiyorum artık.
DEMİR=Haklısın çok haklısın. Ne desen ne yapsan çok haklısın. Özür dilerim biliyorum çok ihmal ettim seni. Ama sana söz bundan sonraki en büyük önceliğim sen olacaksın. Cerrahlik bir şekilde yolunu buluyor, ee Holding de de 200 küsür adam çalışıyor baksınlar bir şekilde çarelerine. Ben sadece sevgilime odaklıyım şuan. Söyle nereye gidelim, ne yapalım bugün. Söz nereye istersen gideceğim seninle. Hadi gönder gelsin.
Açelya gülerek Demir'e sarılır. Yüzünü boynuna gömer.
AÇELYA=Evimizde böylece kalalım olmaz mı?
DEMİR=(Gülerek)Olur sevgilim, sen nasıl istersen...
Ali ve Nazlı kahvaltılarını etmiş, el ele geziyorlardı. Ali bir anlık durarak cebinden bir kolye çıkardı. Kolye güneş şeklinde üzerinde kutup yıldızı imgesi vardı.
NAZLI=Ali bu ne?
ALİ=Nazlım Güneş de Kutup yıldızı da insana aydınlık verir. Kapkaranlık bir gecede veya sabahın köründe parıl parıl parlarlar ikiside. Senin gibi... Sen benim üstüme doğan en güzel güneş, her yolumun sana çıktığı en güzel adressin. Ayrıca insanlar kayıp olduklarında bir şekilde yollarını bulmaya çalışırlar. Bu iki simge gece de gündüz de hep doğru yolu gösterir. Sen benim sağım solum önüm arkam bütün yönlerimsin. Şu hayatta nereye gidersem gideyim hep sana döneceğim. Yolumu ne zaman kaybetsem bir şekilde hep sana döneceğim. Bu kolyeyi görünce de sana çok yakışacağını düşündüm. Hem de benden bir şey taşımanı istedim.
(Aşk insanoğlunun anlık olarak karşısına çıkan en güzel duyguydu. Tüm ezberleri bozdurup bir insana kör kütük bağlanmak demekti. Nazlı şu an tam olarak böyle hissediyordu. Her hücresi Ali olsun, soluduğu her hava onun kokusu, dokunduğu her ten onun olsun istiyordu. Ali Nazlı şöyle böyle olduğu için değil sadece Nazlı olduğu için seviyordu onu. Ne de güzel seviyordu. Tertemiz, çıkarsız, koskocaman bir sevgiyle. Bu sözler karşısında ne kalbinin erimesine ne de gözlerinin dolmasına engel olamadı.)
NAZLI=B-bu çok güzel, çok beğendim. Ali her kelimenle öyle bir mest ediyorsun ki beni, ne dersem diyeyim seninkilerin yanında eksik kalırmış gibi geliyor. Biz seninle öyle görünür bir şeyle değil, (Kalbini gösterir) işte tam burayla bağlıyız birbirimize. Sen de benim pusulam gibisin. Sana kızsam da üzülsem de her ne yaşarsam yaşayayım hep sana gelmek istiyorum. Senin yanında olmak bir olmak istiyorum. Sevgilim iyi ki hayatımdasın seni çok seviyorum.
ALİ=Bende seni seviyorum Nazlım.
Ali kolyeyi takar, ve tekrar el ele yürümeye başlarlar. Bir süre oluşan sessizliği Nazlı bozar.
NAZLI=Biz birlikte mi yaşayacağız şimdi?
ALİ=Evet Nazlım, çok heyecanlıyım içim içime sığmıyor neredeyse. Mecazen yani.
NAZLI=(Gülerek) Benimde öyle Ali benimde. Aynı ev, aynı koltuk, aynı yatak...
ALİ=Evet?
NAZLI=Şey, sen rahatsız olurum dersen, ben kendi yatağımı indiririm aşağı sorun olmaz.
Ali tuttuğu eli alıp öptü.
ALİ=Sevgilim biz dün beraber olduk hatırlatırım. Sen göğsüme yattıktan sonra hayatım boyunca daldığım en güzel uykuya teslim oldum. Senin kokunla uyanmak, sabah seni izlemek, benim şu hayatta yaşayabileceğim en güzel şey, en mucizevi şey... Benlik bir sorun yok sende istersen...
NAZLI=İsterim, isterim... Yani doğruyu söylemek gerekirse dün gece hayatımın en güzel günüydü. Uyuduğum en rahat uyku, soluduğum en güzel kokuydu senin konun. Sen benden hiç gitme olur mu? Ne olursa olsun hiç gitme.
ALİ=Kalbim de ruhum da sana kenetli. Nasıl gidebilirim ki?
Nazlı Ali'nin dudaklarına uzunca bir öpücük kondurur. Bu sırada yemek devam etmektedir.
OĞUZ=Ço-çok güzel olmuş, ee-ellerinize sağlık.
SELVİ=(Gülümser)Afiyet olsun. Oğuz sen iyi misin?
OĞUZ=İii-iyiyim iyiyim, süperim. Siz nasılsınız Adil Bey, şey Adil hoca yani.
ADİL=İyiyim Oğuz sağol. Bana istediğin şekilde hitap edebilirsin. Ben sana nasıl hitap edeyim bilemiyorum ama. Oğuz mu desem taze damat mi desem bilemedim.
Oğuz ağzına attığı lokma ile öylece kalakaldı. Bir anda tok tok öksürmeye başladı.
OĞUZ=Öhö öhö ne?
FERDA=Ayy yavaş yavaş.
SELVİ=Su iç su.
FERDA=Baba sen nasıl? Ali mi söyledi?
ADİL=Senden duymayı isterdim ama hayır Ali söylemedi. Berhayat'ı öyle sıradan bir hastane sanmayın sakın, içtiğiniz suya kadar dedikodunuz yapılır malum. Ee geldi benimde kulağıma bir şeyler.
FERDA=Baba valla ben uygun bir fırsatta söyleyecektim sana ama işte...
ADİL=Bir miktar kırıldım ne yalan söyleyeyim. Ben senin babanım, senin için de Ali içinde en iyisi ne ise onu isterim hep. Birini sevmişsin istemişsin anlıyorum ama gelip bana "Baba ben bu adamı seviyorum." demek çok zor olmamalı değil mi kızım? Ondan bundan duymak yerine ben kızımdan ve onun sevgilisinden duymak isterdim. Ben senin vereceğin her kararda atacağın her adımda zaten yanındayım. Her zaman da yaninda olacağım. Ne diyeyim hayırlısı olsun.
Adil yüzünü yere eğer. Ferda'nın gözleri dolmuştur, ayağa kalkarak Adil'in boynuna sıkıca sarılır.
FERDA=Haklısın babacım ne desen haklısın. Biz de bugün bunu konuşmaya gelmiştik zaten. Sen benim babamsın, omzumdaki el, arkamda duran koskocaman dağım ve kollarında huzur bulduğum tek insansın. Özür dilerim seni kırdığım için...
OĞUZ=Gerçekten çok üzgünüm. Bir anda oluverdi, biz bile anlayamadık nasıl başladığını. Adil Bey ben kızınızı çok seviyorum. Sesini, gülüşünü, varlığını çok seviyorum. Sizde izin verirseniz onu tüm benliğimle ve ömrüm yettiğince sevmek ve yanında olmak istiyorum.
Adil ikisine de uzun uzun bakar.
ADİL=Bir daha böyle önemli kararları ilk bana söylemenizi umarak affediyorum ikinizi de. Küçük cadı duydun mu beni?
FERDA=(Yanağından öper.)Duydum aslan babam benim duydum. Söz veriyorum bir daha ilk sana anlatacağım.
SELVİ=Hayırlı olsun çocuklar.
OĞFER=Teşekkür ederiz.
ADİL=Oğuz seni severim, iyi birisin. Ee iyi de bir doktorsun onu da bilirim. Buraya kadar her şeye tamam. Amaa velakin kızım benim her şeyim. Onu üzersen...
OĞUZ=Asla, asla!!! Ferda benim için çok değerli, asla üzmek istemem onu. Öyle bir şey yaparsam da kendi cezamı kendim veririm şüpheniz olmasın.
ADİL=İyi bakalım bunu da hallettiğimize göre yemeklere dönebiliriz. Hadi yiyin, soğutmayın...
Doruk ve Ezo sahilde el ele geziyorlardı.
EZO=İyi ki geldik buraya ya deniz havası çok iyi geldi. Değil mi?
DORUK=Senin yanımda olduğun her yer huzur veriyor bana. Zaman mekan fark etmiyor. Bana da iyi geldi.
EZO=(Gülümseyerek)Doruk.
DORUK=Efendim.
EZO=Ben galiba sana aşık oldum.
Doruk bir anlığına durur. Gözlerini açarak uzun uzun Ezo'ya bakar. Daha sonra gülümseyerek bir çırpıda dudaklarına yapışır. Kucağına alarak döndürür.
DORUK=Be-ben de sana aşığım. Hem de çok aşığım sevgilim benim.
X=Ezo!!!
İkili sesin geldiği yere doğru bakarlar.
Ezo öylece kalakalır.

Mucizevi Berhayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin