Bölüm 25: "Can I hug you?"

1.9K 195 331
                                    

If she ran away
If she ran away
Come back home
Just come home

{•••}

remember,
some things have
to end for better
things to begin.

Oy vermeyi unutmayın :)

Lysandra sinirle Profesör Sprout'un odasına doğru ilerliyordu. Dersinde uyuduğu için Profesör Sprout ona cezaya kalmasını söylemişti. Lysandra kapıyı çalarak birinin açmasını bekledi. Kapı açılınca Lysandra içeri girdi ve masasında oturan Profesör Sprout'a baktı. Profesör ona bir parşömen uzattı ve "Bu parşömene ben gelene kadar 'Derste uyumamalıyım!' yazmanı iatiyorum." dedi ve odadan ayrıldı.

Lysandra derin bir iç çekti ve arkasını döndü. Şaşkınlıkla açılan gözleri Evan Rosier'i buldu. Rosier pişkince sırıtarak Lysandra'ya bakıyordu. Lysandra Rosier'in karşısındaki masaya oturarak yazı yazmaya başladı.

Rosier oğlanı Lysandra'nın dikkatini çekmek için hafifçe öksürdü. Lysandra sorgularcasına baktı. "İnanabiliyor musun?" Lysandra cevap vermeden yazmaya devam etti. Bu tür şeyler hiçbir zaman onun umrunda olmamıştı. Olmayacaktı da.

Rosier oğlanı kısa süreli sessizliğin ardından "Gördün mü? Yine bir araya geldik," dedi. Lysandra kafasını kaldırıp anlamsızca çocuğa baktı. Ne demekti bu şimdi? Rosier ayağa kalktı ve Lysandra'ya yaklaşarak "Her zaman olduğu gibi." diyerek devam ettirdi sözlerini. Lysandra kalemini sertçe masaya bıraktı ve o da ayağa kalktı.

"Sen biliyor musun?" diye soru yöneltti Lysandra. Rosier Lysandra'nın aksine sessizliği bozarak "Neyi?" diye sordu. Lysandra işaret parmağıyla kendi kafasına göstererek "Çok fazla kafanda kuruyorsun!" dedi. Rosier kendini tutamayarak sırıttı.

"Kafamda mı kuruyorum?" Lysandra başını sallayarak ona karşılık verdi. En sinir bozucu gülümsemesini takınırken kollarını önünde birleştirmeyi de ihmal etmedi. Rosier'ın surat ifadesi aniden ciddileşti. "Bu nişanın önümüzdeki yaz tatilinde olmasını sağlayabileceğimi biliyorsun." Evet. Bunu pekâlâ yapacağını Lysandra da biliyordu. Ama yapamazdı işte. Yapmazdı, değil mi?

Lysandra bir şey demedi. Rosier'ın her seferinde aynı yerden vurmasından nefret ediyordu. Rosier'dan da nefret ediyordu.

"Bunu durdurmak için her şeyi yapabileceğimi biliyorsun." Rosier başını salladı ve "Biliyorum." dedi. Lysandra'ya iyice yaklaştı. "Sadece sana zaman veriyorum. İste ya da isteme. Başka çaren yok. Aksi takdirde..." Rosier elini Lysandra'nın yanağına sürterek "Bu güzel yüzüne zarar verirler."

Lysandra sinirle Rosier'ın elini ittirdi ve "Bir daha sana bunu söylemek istemiyorum. Benim kim olduğumu unutma! Senin hayatını mahfederim. Sakın bir daha bana dokunma cürretini gösterme. Aksi takdirde zarar görecek olan sen olursun." Lysandra'nın bakışları Rosier'ın kırık koluna kaydı ve sırıttı.

Rosier bundan oldukça rahatsız olmuştu. "Bunu söylediğine pişman olacaksın. Yüzüme iyi bak. Kabusun olacağım senin!" Lysandra alayla baktı ve geri yerine oturdu. Kabusum olacakmış, hah!

                                       •

Uzun süredir herkesin beklediği gün gelmişti. -Lysandra hariç, o aksine gelmemesini tercih ederdi.- Yaz tatili için eve geri dönüyorlardı. Lysandra hiç mutlu olmamıştı. Hissediyordu. Annesinin sürekli gönderdiği mektuplardan da anlaşıldığı gibi kötü şeyler dönüyordu. Lysandra korkuyordu. Bağırmak istiyordu. Bağırarak ağlamak istiyordu ama bunu yapmadı. Yapamazdı.

Aykız • JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin