Bölüm 32: "I'm always behind you."

1.5K 142 121
                                    

Oy vermeyi unutmayın :)

Perdenin arasından içeri sızan gün ışığı Lysandra'nın uyanmasına sebep olmuştu. Lysandra ayaklarını yataktan çıkartıp yere bastı. Zeminin soğukluğu içine işlerken titremeden edemedi. Aklına dün okudukları gelince gözlerini kapatarak kafasını tavana çevirmişti. Annesinin de kendisi gibi bir gençlik yaşadığını öğrenmek ona ağır gelmişti. Beni anlıyorsan neden bana aynılarını yaşattın anne? Ölümü beklemek zorunda mıydım?

Lysandra boy aynasından kendisine baktı. Üstünde yazlık uyku takımı vardı. Nasıl giyindiğinden haberi bile yoktu. Kısa şortun altında yer yer morluklar kendi belli ediyordu. Aynılarından dudağının kenarında da vardı.

Lysandra odadan çıktı ve merdivenleri inerek mutfağa girdi. Bu saatte kimsenin uyanık olmayacağını biliyordu. Bu yüzden ses yapmamaya özen gösteriyordu. Boş bardağa su doldurarak içti ve yukarıdaki terasa çıktı.

Kapının arkasındaki tabureyi çekerek gün doğumunu izledi. Güneşin tenini yakışını hissetmek, uzun zamandır özlediği bir histi. Gözleri uzaklara dalıp giderken yanına çekilen tabureden haberi bile olmadı.

"Yani öylece uzakları mı izleyeceksin?" Lysandra irkilerek yanına baktı. James ona bütün sıcaklığıyla bakıyordu. Onunla konuşmaya çekiniyordu. Çünkü uzun zamandır James onu seviyordu ve Lysandra da James'i reddediyordu. Şimdi ise James ona kendi evini açmıştı. Onunla konuşmak istemiyordu çünkü konunun bir şekilde bu olaya gelmesini istemiyordu.

Lysandra, Potter oğlanına baktı, hiçbir şey söylemeden. "Lysandra," Lysandra susmaya devam etti ve önüne döndü. Hiçbir şey demedi, diyemezdi. Onun bir suçu yoktu ama utanıyordu işte!

James elini Lysandra'nın açıkta kalan bacağının üstüne koydu ve "Lysandra, sakın unutma tamam mı? Ne yaparsan yap, her zaman arkandayım. Kimse olmazsa bile ben arkandayım. Yalnız olmana izin vermeyeceğim." dedi. Lysandra kafasını yere eğdi ve hafifçe gülümsedi. "Benim olduğum yerde bela da vardır. Yalnız kalmayı tercih ederim."

"Senin olduğun yerde ben de varım. Bela kimin umrunda? Yalnız kalmana izin vermeyeceğim." Lysandra'nın gözleri dolduğunda tarifi zor bir duyguyu hissetti en derin yerinde, kalbinde: Güven. Kendini güvende hissediyordu.

Lysandra kollarını kaldırarak Potter oğlanına sarıldı ve tuttuğu yaşların yanağından akıp gitmesine izin verdi. Potter oğlanı kollarını Lysandra'nın beline sararak onu teselli etmeye çalıştı. Şimdi ikisi de susuyordu.

*

Mrs Potter, Lysandra'yı akşam yemeğine çağırmak için odaya girdi. Lysandra masanın üstündeki şifalı bitkiler kitabını karıştırıyordu. Odaya Mrs Potter'ın geldiğini görünce kitabı kapatarak geri masaya koydu. Mrs Potter "Tanrı aşkına! Sirius ve James o kitaba ellerini bile sürmediler. Bildiğim kadarıyla şifacı olmak istiyorsun. İlgini çekecek bir sürü kitap var elimde." Lysandra yanağının kızarmasına engel olamayarak Mrs Potter'a teşekkür etti.

Lysandra sandalyeyi çekip oturduğunda Mrs Potter da onun yanına oturdu. Sirius Lysandra'yı görünce sırıtmaya başladı. Şapşal, çok komik görünüyor! Lysandra Sirius'un sırıttığını görünce içindeki gülme isteğini bastırmak için su içti.

Mr Potter boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çekti. Lysandra'ya dönerek "Mrs Black'in bakanlık adına göndermiş olduğu mektubu inceledik. Bize Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen hakkında bilgi verdi. Ruhunu sayısı belirsiz birkaç nesneye böldüğünü söyledi. Şunu demek istiyorum: Bu nesneler hakkında herhangi bir şey biliyor musun? Her şey olabilir. En ufak şey bile bizi sonuca daha fazla yaklaştırır." dedi. Odada derin bir sessizlik oluştu. Mrs Black Lysandra'nın rahatsız olduğunu düşünerek "Bunları konuşmanın zamanı değil bence. Değil mi?" diye sordu. Lysandra gözlerini Mr Potter'ın gözlerini ayırmadan düşündü.

Aykız • JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin