~Sıfır ~

137 3 0
                                    

Emin değilim, unuttuğum bir şey olmalı. Herhangi bir şey ama ne? Ya ağzımdan dökülmeyen birkaç kelime ya da gözlerimin anlamlı bakışları. Bunların hepsi benim imzam. Yaptığım her hareket, söylediğim her söz bir nitelik. Aşkı ararken zorlanmadım belki. Hep yanı başımda durdu aşk. Gelmesi de gitmesi de bir anda oldu hayat boyunca. Kestirip atamadım yine de ben. Tasalı değilim bilakis tasalarımdan arınmış haldeyim şimdilik. Sonrası ne olur bilmiyorum. Hep olgun gördüm kendimi. Önemli olan yaşın değil aklın kemâle ermesiydi benim için. Aklım her daim kamildi.

İsimler takılır birçok zaman. Belki yakıştırma desek daha uygun bir kavram.Ya da uygunu olmayan. TOP, İBNE, OROSPU, GÖTVEREN, baş ve işaret parmağın birleştirilip kendini bilmez hadsizlerin YUVARLAK hareketi. Daha da sayılabilir belki. Sokakta yürürken arkanızdan gelen iki üç serserinin TACİZİ, onlar TOP değil DELİKANLI dır. Okulda, kafede kısacası herhangi bir mekanda gülüşürler eğlenirler, DALGA GEÇERLER. Komiktir, gülünesidir halleri. Unutmak istersiniz birçok şeyi. Sadece HAKARET olduğu için. Yoksa ibne olmaktan gayet tabii gurur duyuyorum. İşitilesi sözler vardır. O da İNSAN niçin DIŞLIYORSUN? ÖTEKİLEŞTİRİYORSUN? Senin alay malzemen olamam. Ağzına aldığın sakız değilim ben, bir o yana bir bu yana çeviresin beni. Dişlerinle ezesin, şişirip patlatasın. Her şeyi biliyorum demeniz gerekmez ya da her şeyi bilmeniz. Haddinizi bilin yeter. Sadece haddinizi!

Kafamı kurcalayan onlarca soru vardı. Batuhan tehditlerini savurmuşken bize sadece git demekle yetindik. Tekrar geleceğini bilerek git dedik. Batuhandan nefret ediyorum artık. Duygularım bu kulvarı hissetmiyor bile. Gözlerimi kolumdaki saate yönelttiğimde saatin epey geç olduğunu gördüm.

-Barkın, amcamlar kesin gelmiştir. Ne diycez şimdi onlara? Off!

-Tamam hayatım sakin ol. Gidelim eve amcana bir şey söyleriz uygun karşılar.

-Hızlı olalım o halde. Barkın, sadece seni seviyorum.

-Sadece seni seviyorum Tan.

O anda yüzümüzde oluşan tebessüm sanki biraz önce hiçbir şey yaşanmamış hissi veriyordu. EL ELE tutuşarak eve doğru yürümeye hatta koşmaya başladık. Eve geldiğimizde bi hayli stresli hissediyordum kendimi. Yanımıza aldığımız yedek anahtarla kapıyı açtık ve elinde telefon salonun içinde adeta tur atan ağzından ilk defa bu denli kabalıkta sözler duyduğum amcam vardı. Bir anda kapıdan gelen tıkırtının ardından kendisini bize doğru yöneltti.

-Oğlum neredesiniz siz? Arıyorum telefonunuzu. İkinizinki de evde. 2 saattir aramadığım yer kalmadı! Öldürücek misiniz adamı siz!

-Amca biz sadece aşağıki parka gitmiştik. Ve vaktin geçtiğini anlamadık. Özür dileriz. Daha fazla kızma.

-Elim ayağım titriyor ya. Ya bir şey gelseydi başınıza? Bir daha böyle bir şey istemiyorum.

-Zaten bu akşam dönüyoruz yurda, süremiz doldu.

-Bir de o konu var.

Amcam sakinlemiş gibi duruyordu. Ama o konu dediği neydi?

-Hangi konu amca bu akşam gidiyoruz işte.

Yengem araya girip hiç anlamadığım bir ifade takındı amcama.

-Mehmet, tepki gösterme. Sakin ol. İstersen ben söyleyeyim.

-Yok, iyiyim ben.

-Ne olduğunu söyler misiniz artık!

-Ne mi oldu Tan efendi? Arkadaşın, bir dakika yoksa sevgilin mi demeliyim? Allah'ım sen bana sabır ver. Barkın'la beraber atılmışsınız yurttan. Müdür aradı. Oğlum olmaz dedim. Benim yeğenim öyle biri olamaz benim yeğenim değil dedim. Fotoğraflar gönderdi. Sustum, diyemedim bir şey. Utandım, u-tan-dım! Nasıl yaparsınız böyle bir iğrençliği? Kime özendiniz siz yavrum kime!

Ben bir şey diyemezken Barkın konuşmaya başladı. Hem de kendine fazlasıyla güvenen bir üslubla. Elini uzattı ve tutmamı istediği bakışlarını gönderdi bana.

-Evet haklısınız, biz sevgiliyiz. Söyleyemediğiniz böyle birileriz. Söyleyemiyordunuz değil mi? Sizin yerinize ben söyleyeyim, geyiz. Utanabilirsiniz fakat utanılacak kişiler biz değil sizsiniz. Kendinizden fazlasıyla utanmanız gerekiyor. İğrençlik sizin üslubunuzda saklı. Kimseye, hiç kimseye benzemeye çalıştığımız yok. Sadece kendimiz olmaktan çıkmamak, benliğimizi kaybetmemek için var gücümüzle çabalıyoruz. Yalnızca kendimiz olabilmek için. Ve size ihtiyacımız yok. Utanmaya devam edebilirsiniz. Tan hiçbir soru sorma. Gidiyoruz hadi.

-Barkın,

-Tan yürü hadi!

Ne yapıyordu bu çocuk bilmiyorum. Bugüne bunca olay çok değil miydi?

-Nereye gidiyorsunuz, durun!

-...

Hiç konuşmadan epeyce yol katettik. Arkamızdan kimsenin gelmediğine emin olduğumuzda yavaşladık ve birbirimize baktık.

-Nabıyoruz Barkın? Ne yaptığımızı biliyor muyuz? Bizi bulurlar, hem de çok geçmeden.

-Biraz daha rahat lütfen. Keyifli ol, mutlu ol. Aklından tüm kötüleri sil. Hepsini hiçbirini bırakma. Şu anda sadece ikimiz varız bunu düşün. Ve yalnız ikimiz olacağız.

-Seni seviyorum Barkın, ikimiz kalalım hep.

-Ben de seni yaşam enerjim. Ben de seni...

Sonsuzda da birlikte olabilmek miydi aşk? Yine yan yana, burun burana, dudak dudağa, el ele.

Bir sonsuzluğa daha yelken açmak vardı aklımızda, çok geçmeden, çok vakit harcamadan. Çok yüksekten yelken açmak, hemde çok yüksekten. Yine el ele. Son kez doya doya öpmek o dudakları. Hissettek tenini benliğinde, son kez. Çok yüksekten, utanmadan, korkmadan, özgürce, birlikte.

-Hazır mısın?

-Evet.

Geriye üçten sıfıra saymak kalmışsa zordur ayrılmak. Bu yüzden el ele,

-Elini ver Tan.

-Bırakma elimi. Hiç bırakma Barkın.

Daha da sıkı sardık elllerimizi.

-Sayıyorum. Üç... İki...Bir...

-Özgürlüğümüz için uçuyoruz Barkın. Biz ve diğerlerinin özgürlüğü için.

Son bakış, son tebessüm.

-SIFIR...

*************

Tüm okuyucularım. Hepinize sonsuz teşekkürler. Hiçbir kimse bir başkasını yargılayabilecek hükme sahip değildir. Kendiniz olun, asla değişmeyin. Benliğinizi sevin, sadece ona sahipsiniz.

İMZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin