Ev sessizdi.
Gülfeda koltuğa oturmuştu ve duvarda asılı olan kilime bakıyordu. Aklı tamamen başka yerdeydi. Yüzü bembeyazdı. Normal teninden bile daha soluk görünen teni hasta olduğunu belli ediyordu.
Kapı açıldı. Dedesi Kahraman içeriye topallayarak girdi. Gülfeda kahverengi gözlerini ona çevirdi. Dedesi şapkasını çıkarıp kenara koyarken çok da kalın olmayan kabanını çıkarıyordu. Gülfeda elini örgüsüne atarken yutkundu. Dedesi kızgın görünüyordu.
Kaşları çatık adam titreyen elleriyle askıya astı kabanı ve hafifçe öksürdü. Gülfeda dudağını deli gibi ısırdı ama ayağa kalkmadı da. Dedesi bunu istemezdi. Ona öfkeliydi.
Sonunda Kahraman'ın bakışları Gülfeda'ya döndü.
Ayakkabısını düzgünce kenara koymuştu. Gülfeda başının döndüğünü hissetti. Elini koltuğa koyup sıktı. Dedesinin kendisine sesini yükselteceğini şimdiden anlamıştı. Çökmüş bedeni bile heybetini saklamıyordu. Askerden kalma izler hala üzerindeydi.
Kahraman sessizce Gülfeda'nın karşısındaki koltuğa doğru adımladı. O arada bir kez bile bakmamıştı Gülfeda'ya. Gülfeda kahverengi gözlerini ona dikti. Kaçmayacaktı.
Koltuğa yerleşen adamdan bir süre ses çıkmadı. Kenarları kırışıklarla dolmuş gözleri bu sefer torununa odaklanmıştı. Gülfeda ona bakarken suçluluk hissetti.
"Neden bunu bana yapıyorsun?" diye sordu sonunda Kahraman yorgun bir sesle. Gülfeda bağırıp çağırmasını, onu zorlamasını beklerken yorgun bir halde soru sormasını beklemiyordu. İçinde bir yerde kendini çok kötü hissetti.
"Neyi dede?" diyebildi yutkunurken. İri gözlerinden akmak isteyen yaşlar vücudunu zorluyordu. Kahraman sırtını koltuğa yaslarken, "Aylardır dilimde tüy bitti. Yeri geldi evden çıkmana izin vermedim o serseriyle buluşmaman için ama sen..." derken sesi titremişti yaşlı adamın. Gülfeda'nın gözleri irileşti.
Aylardır Bora ile gönül ilişkisi vardı ve dedesi bunu onaylamıyordu. Bora'nın tehlikeli bir çevreye ait olduğunu öne sürüp genç kızı eve kapatacak raddede onları engellemeye çalışmıştı. Yeri gelmişti Bora'yı bağıra çağıra evden kovmuştu. Oysa Bora her zaman dedesine saygıda kusur etmemişti. Yediği hakaretlere karşı bile susmuştu. Tek karşı çıktığı şey yaşlı adamın genç kıza olan tavırlarıydı. Bora'nın tahammül edemediği tek şey Gülfeda'ya yapılan muameleydi.
Gülfeda titrek bir nefes verdi dışarıya ve dedesi karşısında dik durmaya çalıştı. Bu zordu. Yıllardır sadece ikisi vardı ve Gülfeda için dedesi bir yana dünya bir yanaydı. Şimdi ise Bora gerçeği vardı.
Aşık olduğu adam.
"Sana hiç saygısızlık yapmadı bile..." derken derince yutkunmuştu genç kız. Dedesi sinirli gözlerini ona dikti. "Hep beni korudu. Sevdi, en değerlisi gibi davrandı. Hala öyle davranıyor. Çabasını neden görmezden gelmeye devam ediyorsun dede? Yazık değil mi bize?"
"Asıl bana yazık değil mi!" diye bağırdı birden bire Kahraman. Hiddetli gözleri Gülfeda'ydı. Bağırışına karşı gözle görülebilecek bir şekilde irkildi genç kız. Konu Bora olunca asla geride tutmuyordu kendini yaşlı adam.
"O serserinin ne gibi işlerin içinde olduğunu biliyorsun! Bunlar suçlu! Korkunç insanlar! Uyuşturucudan tut insan ticaretine kadar her bir bok var! Babası böyleyse oğlu nasıldır sence? Gülfeda, delirteceksin beni!" Yaşlı adam bas bas bağırırken dolan gözlerini dizginlemeye çalıştı genç kız. "İlla onu vurayım mı istiyorsun Gülfeda?! Onu vurursam onun manyak ailesi ve çevresi de aynı gün beni avlar, biliyorsun değil mi? Onlar böyle insanlar!" Sona doğru sesi kırılan adam en sonda öksürük krizine girdi. Gülfeda ayağa kalkarken, "Su getireceğim." demişti dedesine doğru. Arkasını döndüğü an gözlerinden birkaç damla aktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Bataklığı - Ek Bölümler
ActionGölge Bataklığı kitabının ek bölümleridir. Ana kitabı okumadan okumanız tavsiye edilmez.