Gülfeda Yanar - Her Şeyin Başlangıcı (III)

326 47 36
                                    

Ahmet Kaya - Nerden Bileceksiniz

Elini şiş karnına sardı.

Gülfeda, çiseleyen yağmura bakarken bir bir çatının altında gökyüzüne bakıyordu. Gecenin örttüğü hava ve ardından gelen yağmur genç kızın içini daha da karartırken ağlayan gözlerini ışığın az olduğu yolun başına çevirdi.

Bora neredeydi?

Haftalardır onu göremiyordu bile. Kendisini bıraktığı eve uğramayı bırakalı haftalar olmuştu ve sesini bile hatırlamayacaktı bu gidişle. İşlerin karıştığını biliyordu. Başının belada olmasından korkuyordu. Ya ona bir şey olursa korkusu her gün genç kızı yiyip bitirirken karnındaki bebeği onunla birlikte huzursuzlanıyordu.

Hamile olduğunu dedesine söylediği an büyük kavga çıkmıştı ve Kahraman o çocuğu aldırması gerektiğini söylemişti. Gülfeda ne kadar karşı çıksa da yaşlı adam kararlıydı. Ne genç yaşta anne olacaktı ne de o piçin çocuğunu doğuracaktı.

Bora, Gülfeda'yı ondan kaçırmak zorunda kalmıştı.

Normalde Gülfeda asla kaçma gibi bir harekette bulunmazdı. Hele kendisini büyüten dedesine karşı bir kusur işlemeye bile çekinen biriydi o fakat dedesi ondan çocuğunu almayı istemişti.

Buna izin vermezdi.

Kimse ondan çocuğunu alamazdı.

Hiç kimse.

O yüzden Bora'yı takip etmişti. Onu, lüks bir eve getirmiş ve yanına bir hizmetçi vermişti. İlk başta her gün yanına geliyordu ve bütün gecesini onunla geçirip sabah o işe gidiyordu. Gülfeda, o boş zamanlarında Bora'yı gözlemlemişti. Her gün daha da çökük gelmeye başlamıştı. Yaralar artmaya başlamıştı ve daha da agresifleşmişti. Ha, ona karşı bir yanlış hareketi olmamıştı ama işlerin hiç de iyi gitmediği belliydi.

Bazen Gülfeda'nın yattığını düşündüğü için evin dışında birileriyle konuştuğu oluyordu. Konuşmalarında hiç de Türk'lere ait olmayacak isimler geçiyordu.

İngilizce isimler yakalamıştı. En çok bahsedilen isim şüphesiz ki... Neydi? Gülfeda'nın ağzından soğuktan dolayı duman çıkarken gözlerini kaybolan havaya dikti. Morales?

Emin değildi. Bir şeyler hiç yolunda gitmiyordu ve o isimler bunların nedeniydi.

Sonra bir gün dışarıda en yakın adamlarından olan Şevket ile kavga etmişlerdi. Bağıra çağıra 'Nasıl olur da buna izin verirsiniz! Bizim işimizi alıp bir de tehdit mi ediyorlar! Hem de benim kadınımla!' demesi Gülfeda'nın donup kalmasına neden olmuştu. Birileri Bora'yı onunla tehdit ediyordu. Öyle ki işlerini elinden alacak kadar güçlü birileriydi bunlar.

Çok korkmuştu. Hem Bora için hem de karnındaki çocuğu için. O önemli değildi ama çocuğu?

Yedi büyük aile diye bir laf dolanıyordu etrafta. Hayatında ilk kez böyle bir saçma tabir duymuştu. Büyük aile mi? Bir aile nasıl olur da birçok şeyden büyük olurdu? Hükümetlerden bile mi?

Her ne iseler, Bora ve ailesinin en büyük düşmanlarıydı.

Onlar Bozkurter ailesini yok etmek istiyorlardı.

Çok değil, birkaç hafta önce kaldığı eve saldırı olmuştu zaten. Onu son gördüğü zamandı. Korkuyla ona sarılmıştı ve iyi olup olmadığını sorup durmuştu. Adamın ağladığını yüzüne gelen yaşlardan fark etmişti. Gülfeda kafasını onun göğsünden kaldırıp yüzüne baktığı an üzgün bir surat görmeyi beklemişti ama bulamamıştı. Adam, çok ama çok öfkeliydi. Ona bir şey olacağından korktuğu için ağlasa da en büyük duygu nefretti.

Gölge Bataklığı - Ek BölümlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin