Söyleşi için her tür açıdan konforlu bir oda ayarlanmış, hiç bölünmesin ve kimse bu önemli görülen ama aslında soruları soracak olan kişinin, yani Clint Barton'ın, hiç umurunda değildi ve amacı bir an önce bütün soruları sorup buradan defolup gitmekti.
Sonuçta tek istediği birkaç ay öncesine kadar girmiş olduğu lanet olasıca şu şirketin bir türlü yatıramadığı parasını sonunda yatırması ve yakasını bırakmasıydı. Ama hayat, olacakları çoktan biliyorken bir yerde gülerek, belki de kahkaha atarak izlemekle meşguldü.
Çünkü biliyordu ki, bunca milyon hatta milyarlık tecrübesi boşa değildi. Sonuçta, dönüp dolaşıp kendisine teşekkür edecekler ve bunun için çok şanslı olduklarını mırıldanmalarını gülmekten ağladığı gözyaşlarını silerken izleyecekti.
Şimdi müdahale etmiyorsa, hepsi bu keyfi hissedebilmek; onlara her zaman beklenilmedik olaylar dizesinin çok olduğunu, başlarını döndüren gemici düğümü olmuş yumağı nasıl çözeceklerini hafiften göstermek amacıylaydı.
Hayat işte buydu, bir yerde keyif alan; bazı yerde keyfi olmaktan çıkıp kaos isteyen.
Clint, sarıya yakın kumral saçları dağınıkken uzun biçimli parmaklarını onun arasından geçirmiş ve daha da karıştırmıştı. Nedendir bilinmez, ilk defa bir müzisyen ile söyleşi yapacaktı şu kısa kariyerinde. Eh, ilkler hep heyecanlı ve olumsuz geçerdi onun için.
Şans, onda olmayan bir şeydi ve görünüşe göre verdiği tepkiler hayatının kaos seven tarafını oldukça tatmin ediyordu, derin bir nefes eşliğinde bu sefer takmış olduğu papyonu çekiştirdi. Neredeyse gelmek üzere olduğu söylenen kişi hala odaya girmemiş, yüzünü bir türlü görememişti.
Clint, gecenin ışığında parıldayan göl gibi parıltılı mavi gözlere, Güneş'in ışınlarını çalıp içinde tutmuş gibi görünen saçlara; sanki bir kirazın rengini özelleştirmiş gibi görünen dolgun dudaklara sahipti ve dışarıdan bakanlara göre uzunca bir yıl uğraşılmış tabloya benziyordu.
Ne kadar bir sanat eserine benzetilse de, onun sanat ve müzikle hiçbir alakası yoktu. En azından geleceğin farkında ve ilerleyişin hızına yetişemeden önce düşündüğü şey bu olacaktı tahminimizce.
Odaya gelmeden önce geçilen uzun dar, kırmızı halıyla örtünmüş siyah inci benzeri mermerle dolu yoldan ayak sesleri geldi. Kulakları işitme açısından oldukça dikkatli ve iyiydi. Çıkarımlarına göre o beklenilen kişi birazdan içeri girmiş olacaktı, emin adımlarına bakılırsa oldukça özgüvenli birisiydi.
Bu Clint'in gülmesine yol açarken içeri giren kişiyle nereden bilebilirdi ki hayata bir teşekkür edeceğini?
♫
bir şey demem gerekmiyor sanırım, kısa hikaye.
destekleyip yorum yapıyorsanız teşekkür ederim, umarım zevk alarak okursunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
francis violin and violinist 'clint barton
Short Story❛Neden kemanına 'Francis' ismini verdin ki?❜ ❝Çünkü Barton, duygularımı özgürce ifade etmeme izin veren tek kişi o ve ben bundan asla şikayetçi değilim, aksine buna izin verdiği için ona minnettarım.❞ *'Francis' isminin anlamı özgür demektir.* 29.10...