9

316 45 33
                                    

💕

"Yerde yatmana gereken yok Yuan." Jin Ling yere yatmak için girişimde bulunan Lan Yuan'ın kolunu tuttu. "Sığarız buraya." Dedi yatağı göstererek. Lan Yuan ilk bir kaç saniye Jin Ling'e bakarak düşündü.

Bir sorunu varmış gibiydi zaten, yanlız kalmak istemiyor olabilirdi ya da kendisini özellikle yanında istiyordu. Başını salladı Lan Yuan, heyecanlanmıştı bile. Jin Ling gülümseyerek yatakta iyice kenara kaydı, Lan Yuan derin bir nefes alarak uzandı yatağa.

İkiside birbirinin yüzlerini görecek şekilde yatıyorlardı. Yürekleri pırpır olmuştu ikisininde. Hâlâ Jin Ling'in endişeleri devam ederken, Yuan kendini huzurlu hissediyordu. Jin Ling'in yanında, Jin Ling'e olan hislerini kendine kabul ettirecek cesareti çoktan bulmuştu.

"Bazen..." Diye başladı Jin Ling sözüne. "Annemle babamın hayatta olmasını istiyorum. Amcamlar var ve bütün sevgilerini veriyorlar, elimde olmadan istiyorum annemle babamın sevgisini hissetmeyi." Yuan sessizce onu dinledi. "Şımarık değilim, fazlasını da istemiyorum." Jin Ling, Lan Yuan'ın göğsünde gezdirdiği gözlerini onun gözlerine çıkardı.

Lan Yuan karanlıkta mum ışığının aydınlattığı yüzün sahibine baktı. "Bende özlüyorum ailemi." Yuan devam etti cümlesine sessizce. "Lan ve Wei babalarımın sevgisini iliklerime kadar hissediyorum ama elimde olmadan gerçek ailemi merak ediyor ve özlüyorum."

Jin Ling, Yuan'ın kendisini ona açmasının mutluluğuyla gülümsedi.

"Doğum adımı biliyorsun Lan Yuan." Dedi Jin Ling bir anda. "Evet." Diye mırıldandı Yuan. "Jin Rulan." Jin Ling başını salladı. "Evet, anlatmıştım sana. Wei dayım annemden bana bu ismi koymasını istemiş. Hatta Jiang dayım karşı çıkmış ama annem yine de adımı Rulan koymuş." Ortamda ki üzücü havayı dağıtmaya çalışıyordu Jin Ling.

Yuan, yüzünde ki özlem dolu gülümseme ile konuşan çocuğa baktı uzun uzun. "Rulan..." Diye tekrarladı. "Jin Rulan gerçekten çok güzel bir isim, sana yakışıyor." Yuan'ın sözleri, Jin Ling'in yüzünde ki gülümsemeyi büyüttü. Ağzı kulaklarındaydı resmen.

"Sağol Yuan. Sağol." Gülümsemeye devam ederken Jin Ling'in gözleri kapandı, başı yavaşça Yuan'nın göğüsüne yakın yastıktan düştü. Lan Yuan istemsizce gülümsedi. Jin Ling'in büyüsüne kapılmış gidiyordu resmen, akışına bırakma kararını bile aldırmıştı kendisine. Onun yanında huzur buluyordu, mutlu oluyordu.

Jin Rulan etkisi mi dese bilemiyordu.

-

"Kılıcını havaya kaldır, düz indir." Güneşin en tepede olduğu saatlerde Yuan, Ling'e kılıç alıştırması yaptırıyordu. Ling yine söyleniyor sonra mecbur kalarak haraketi yapıyordu. Bunların hepsini çok iyi biliyordu ama Lan Yuan ile kalabilmek için tek şansı bu gibiydi.

İki saatlik çalışmanın sonunda Ling kılıcını yere atıp kollarını ovmaya başladı. "Yuan, yetmez mi kollarım ağrıdı ya! Günlerdir aynı çalışmaları yapıyorum zaten..." Diye söylenmeyi de ihmal etmedi.

Öte yandan ise ona gülümseyerek bakan bir adet Lan Yuan vardı. Derince bir nefes alıp başını salladı. "Tamam, bitti." Diyerek arkasını döndü ve kütüphaneye ilerledi. "Lan Yuan dur! Bende geliyorum, canım sıkılıyor."

Koşturarak Lan Yuan ile aynı hizaya geldi ve ona denk yürüdü. "Nereye gidiyorsun?" Diye sordu Jin Ling, hâlâ mızmız bir çocuk gibi kaşları çatılı etrafa bakıyordu. "Kütüphaneye." Yuan'ın cevabı ile yüzünü buruşturdu, kütüphaneden nefret ederdi. Onlarca kitabın olduğu ortamda durmak bile istemezdi. "Ben gidiyorum." Dedi arkasını dönerken.

Lan Yuan bir şey anlamamıştı. "Gitmeyin genç efendi Jin, size bir şey vereceğim." Yürüyen gencin duyduğu şeyle hızlıca geriye dönüp Lan Yuan'ın kolunu tutması bir olmuştu. "Ne vereceksin?" Yuan gülümseyip başını iki yana salladı.

"Verince görürsün." Kütüphaneye girerken mırıldandı. Büyük kütüphane Jin Ling'in tahmin ettiği gibi kokuyordu, sevmezdi kitap kokusunu. Yüzünü buruşturdu.

Yuan arka taraflardan elinde bir kitap ile geldi, elinde ki kitabı Jin Ling'e uzatıp etrafa bakmaya başladı. "Ne bu?" Jin Ling'in sorusuyla elinde kitabı, al işte, dercesine Jin Ling'e ittirdi. Utanmış mıydı yoksa Jin Ling kafayı mı yemişti?

Jin Ling alıp açtığı kitapta bir roman olduğunu gördü. "En sevdiklerimdendir bu, oku. Ödev." diye mırıldandı kütüphane çıkışına yürürken. Jin Ling'in elinde ki kitapla, kapı arasında gözleri mekik dokudu. Gülümseyerek kitabı göğüsüne bastırdı. Belki biraz sevebilirdi kitapları ve kütüphaneyi.

Düzenleme tarihi: 30 Ocak 2023

İyi okumalar diliyorum hepinize 💕

the (un)tamed • YuanRulan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin