1

669 65 34
                                    

Not: gidişat değişmemiştir

Lan Huan ve Jin GuangYao yan yana oturmuş karşılarında ki ikiliye bakıyordu, Jin Ling halinden pek mutlu görünmüyor, Lan Yuan bir tepki vermiyordu.

"Hayır, istemiyorum!" Jin Ling hırçınca atıldı. Jin GuangYao korkutucu gülümsemesini yüzüne yerleştirdiğinde Jin Ling başını farklı yöne çevirdi. "Genç efendi Lan için bir sorun var gibi görünmüyor, sen neden böyle davranıyorsun yeğenim?"

Lan Huan nazikçe gülümsedi, "Genç efendi Jin, siz kabullenene kadar bekleyebiliriz." Jin Ling derince iç çekti. "Wei Ying gibi biri, nasıl bu çocuğu bu kadar görgülü yetiştirmiş şaştım kaldım doğrusu. Kendisi haylazlıklarıyla tanınırdı." Jin Ling bilmiş bilmiş konuşurken, Lan Yuan istemeden göz devirdi.

"Genç efendi Jin, beni Wei babam ve Lan babam yetiştirdi." Lan Yuan sakince gülümsedi, onun sakinliğine daha da sinir olan Jin Ling ayaklandı. "Hah!" Nidasıyla kapıdan dışarı çıktı.

"Siz onun kusuruna bakmayın ben onunla konuşacağım." Jin GuangYao ayağa kalkarken mırıldandı, saygıyla Lan klan lideri'nin önünde eğildi.

"Sorun değil, yakında kabullenecektir." Lan Huan anlayışla gülümsedi.

Sonrasında Lan Huan, Lan Yuan'a akşam yemeği için müsaade verdi.

-

"Ne oldu? Niye çağırdı klan lideri seni?" Lan Jingyi yemeğe aralarına sonradan katılan yakın arkadaşını geldiği gibi sorguya çekmişti. "Lanling Jin klan lideri ile bir görev verdiler. Doğu tarafında ki dağlarda olan olayları biliyorsun, Jin ZiXuan ve Jiang YanLi'nin oğlu genç efendi Jin'le beraber oraya gitmemizi istediler. 3 ay kadar orada duracakmışız."

Lan Jingyi bir kahkaha attı, "O babası gibi burnu havalarda gezen velette kabul etti yani?" Gözlerini büyütüp bağırdı. "İnanmam!" Lan Yuan göz devirip olanları her zaman abartan arkadaşına baktı. "Kabul etmedi zaten."

Lan Jingyi sinirli bir şekilde gülümsedi. "Tahmin etmiştim zaten." Arkadaşının o veletle uğraşmak zorunda kalmasına sinirlenmişti. Yemeğini bitirdiği gibi ayağa kalkarak ağzının içinde söylenmeye başladı. Herkes bilirdi Jin Ling'in ne kadar gıcık ve hadsiz olduğunu.

-

"Jingyi, sakin olur musun?" Lan Yuan volta atarak bir oraya bir buraya yürüyen arkadaşına seslendi. Lan Jingyi gözlerini büyüterek bağırdı, "Lan Sizhui, o kendini beğenmiş veletle uzunca bir zaman geçireceksin resmen? Nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun?"

En yakın arkadaşının bu sakin ve iyimser davranışları onu deli ediyordu. "Genç efendi Jin o kadar da kötü biri değildir diye düşünüyorum, ayrıca Jingyi bu klan lideri Zewu Jun'un emri."

Jingyi bugün kaçıncı kere yaptığını bilmediği bir şekilde tekrar gözlerini devirdi. "Dikkatli ol o halde." Yuan gülümsemiş ve başını salladı. "Olurum."

Lan Yuan kılıcını kınına koydu. Neyle karşılaşacaklarını bilmiyordu, zamanla herşeyi öğreneceklerdi. "Ben gidiyorum." Jingyi başını sallayarak onayladı, Lan Yuan kapıdan çıktı.

"Daha ne kadar bekleteceksin? Seni beklemek zorunda mıyım ben?" Yayını eline almış, sinirli olduğunu belli eden sesiyle söylenen Jin Ling'e nazik bir gülümsemeyle karşılık verdi Lan Yuan.

"Kusuruma bakmayın Genç Efendi Jin." Jin Ling büyük adımlarıyla yürümeye başlamıştı. Lan Yuan ise onun aksine, küçük ve yavaş yürüyordu. Jin Ling'i arkadan incelerken, onun gerçek bir Jin olduğuna karar kılmıştı.

Pahalı olduğunu bağıran krem rengi, altın ve mücevherlerle süslemiş abartılı kıyafeti bile bunu tek başına kanıtlıyordu. Onun tam aksine, Lan Yuan beyaz-mavi kumaşı, üzerine bir iki takı ve elle yapılmış bulut işlemeleri ile oldukça sadeydi.

"Daha hızlı yürüyemez misin sen?" Bıkkınlıkla arkasını dönen Jin Ling'i takmadan, aynı hızda yürümeye devam etti Lan Yuan. "Üzgünüm Genç Efendi Jin, Lan klanında hızlı yürümek yasaktır." Jin Ling göz devirdi, "Şuan Lan klanında değiliz?" dedi kaşlarını çatarak.

Lan Yuan omuz silkip, kendisine şaşkınlıkla bakan çocuğun yanına varmıştı. Çocuğun yürümediğini fark edince kendisi de durmuştu. "Neden durdunuz genç efendi Jin?"

"Sanane?" Jin Ling yüzünü buruşturarak hızlıca yürümeye devam etti. Bir yandan kendi kendine Lan klanının görgü kurallarına laf atıyordu.

Uzunca bir süre yürüdüklerinde hem hava kararmış hemde ikili yorulmuştu. Gitmeleri gereken yere çok kalmamıştı ama bilinmezlikle gittikleri yer karanlıkta güvenli olmayabilirdi.

"Genç Efendi Jin, hava karardı. Az ileride bir han var, geceyi orada geçirebiliriz." Lan Yuan ışığı yanan iki katlı han'a bakarak konuştu.

"Niye sen karar veriyormuşsun, ha?" Jin Ling kaşlarını çatarak sordu, "Sizin daha iyi bir fikriniz var mı genç efendi Jin?" Jin Ling biraz durup düşündü. "Şu ileride ki han da kalalım. Yarın sabah erkenden yola devam ederiz."

Lan Yuan gülümseyerek başını iki yana salladı, "Peki Genç Efendi Jin, siz nasıl isterseniz." Jin Ling kendini beğenmiş bir gülümseme takındı. "Elbette, ben nasıl istersem."

Düzenleme tarihi: 29 Ocak 2023

the (un)tamed • YuanRulan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin