minho kalabilir tabii ama babasi gelirse kesinlikle yollama
jisung emredersin
minho emretmiyorum jisung kizin babasi problemli bi adam
jisung biliyorum ben kizimla daha cok vakit geciriyorum bu yuzden bilirim
minho jisung gene baslama geldim zaten ac kapiyi
—
“Babam geldi!” Yeji, küçük bir çocuk gibi koşarak çalan kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açmadan önce aynada kendisine baktı. Babası Minho, ilk kez kızının pembe rengine boyanmış olan saçlarını görecekti. Bu yüzden Yeji fazla heyecanlı ve mutluydu.
Yavaşça kapıyı araladı mutlulukla. Kapıyı tam açtığında karşısında gülümseyen babası vardı.
“Geldi hayatsız.” Jisung, kocasının geldiğinden pek memnun değil gibiydi. Daha doğrusu, memnun değildi.
Yeji, babasına sıkıca sarılarak içeri geçti. “Çok özledim seni baba!” içeri geçtiklerinde Minho, gözleri dolu olan Chaeryeong’u gördü.
“Merhaba Chaeryeong.” dedi yavaşca. O sırada Jisung, mutfaktan çıkıp ellerini kollarına bağladı ve kızı ile kocasına baktı.
“Merhaba.” Chaeryeong, gözlerini saklamaya çalışarak konuştu utangaç bir şekilde. Yeji babasından ayrılıp Chaer’in yanına oturdu geri.
“Baba, Ryujin, Lia ve Yuna’yı çağırabilir miyim? Kız gecesi yapacağızda.” Jisung, kafasını sallayıp koltuğa rahatça oturdu.
“Ee baba, nasıl geçti günlerin?” Yeji babasıyla konuşmak için konu açtığında Chaeryeong arkadaşlarına mesaj atmıştı.
“Güzeldi, ama sizi özledim.” Minho gülüp Jisung’un yanına oturdu.
Çok geçmeden, kapı alacaklı gibi çalıyordu. Jisung, Jeongin’in geldiğini düşündü için rahattı. Ama Chaeryeong pek rahat değildi. Babasının geldiğini düşündükçe geriliyordu. “Merak etme güzelim, baban geldiye geldiği gibi gidecektir, güven bana.” Yeji, Chaer’in rahatlaması için kulağına fısıldamıştı.
“Of gene entrika. Sen gelince hep böyle oluyor Minho!” Jisung, bu durumu Minho’nun üzerine atmıştı. Minho bu duruma gülmüştü sadece.
Yeji, korkarak kapıyı açmaya gitti ama Jisung onu durdurmuştu. Chaer ise hâlâ korkarak oturuyordu. Bir yandan da tırnaklarını yiyor, bacağını titretiyordu.
“Lütfen babam olmasın, lütfen babam olmasın..” diye kendi kendine mırıldanıyordu. Minho, yanına gitti.
“Baban değildir. Babansa da, bir şekilde hallederiz, korkmana gerek yok.” diyip gülümsedi. Chaeryeong'da gülümseyerek karşılık verdi.
Kapı açıldığında içeri bir adam girdi. Bu adam, fazla korkutucu ve sinirli gözüküyordu. Büyük nefes alıp sinirini yatıştırmaya çalıştı.
"Merhaba, Chaeryeong burada mı?" Chaeryeong, adını duyduğunda daha fazla titredi.
"Burada, nolmuş?" diye sordu Jisung. Adam, alayla gülüp Jisung’u baştan aşağı süzdü.
"O benim kızım, onu almaya geldim." Bu sefer gülme zamanı Jisung'taydı.
"Kızım mı? Sen kıza yaptığına bak önce!" Yeji, babasını sakinleştirmeye çalışıyordu fakat nafile. "Buradan git, yoksa elimden kaza çıkacak."
"Kaza mı?" kahkaha attı adam. "Senin gibi cılız birisinden mi?"
'Cılız' kelimesini duyduğunda oraya geldi Minho. Bu sefer, bu işe el atacaktı.
"Bakın bir konuşalım, bilmiyorsunuz galiba olayları." Jisung, Yeji'ye Chaeryeong'u salondan uzak tutmasını söyledi ve adamı içeri aldı.
Chaeryeong, Yeji'yi durdurup merdivenlerden onları dinlemek istedi. Babasına tahamülü yoktu ama başka insanlara zarar verebileceği gerçeği onu şüphelendiriyordu.
"Kızınız Yeri miydi neydi, heh! Yeji! Kızınız Yeji ile Chaeryeong sevgiliymiş. Sizde, daha doğrusu hanginiz onun babası bilmiyorum ama, kızınızı bu işlerden uzak tutun. Biliyorsunuz, bu bir hastalık." Minho ile Jisung birbirlerine bakıp güldüler.
"Bu bir hastalık değil, bunu en iyi ben bilirim. Biz kızımızı sonuna kadar destekliyoruz ve onun arkasındayız." dedi Minho. Adam onlara şaşkınca baktı.
"Kızımız derken?"
"Biz evliyiz." gururla konuştu Minho. Jisung, bunu ona bırakmayarak kulağına fısıldadı, "Boşanacağız."