nine, home.

1.5K 146 33
                                        

"Baba, biletleri mi alıyorsun?" Yeji, bilgisayar başında ki babasına baktı. Jisung, kafa salladı ve gülümsedi. Buna karşılık Yeji’de gülümsemişti.

Yeji, tabakları masaya koydu ve babasına seslendi. "Baba, hadi yemeğe gel." Jisung son kez bilgisayar tuşlarına basıp ayağı kalktı ve bir kaç adımda masaya oturdu.

"Arkadaşlarınla vedalaştın mı?" diye sordu Jisung. Yarın sabah Kore’ye gidiyorlardı. Yeji onaylarcasına konuştu.

"Çok arkadaşım yok zaten, sadece bir kaç kişi var. Yakın değiliz onlarlada."

"Yeji, sen sosyal birisin. Neden burada arkadaş bulamadın?" Yeji babasına baktı, ciddi olup olmadığını anlamak için.

"Bilmiyorum, ama Kore'ye dönünce çok iyi arkadaşlarım olacak eminim baba. Minho babamı, Ryujin’i, amcalarımı (?) özledim." diyip gülümsedi. Jisung’da özlemişti ama bunun farkında değildi.

Kapının çalmasıyla Yeji yerinden kalkıp kapıyı açmaya gitti. Kim olduğunu az çok tahmin ediyordu, zaten eve ya Min-Sung ya da Jisung’un asistanı gelirdi. Tahmin doğruydu, bu kişi Min-Sung’tu.

"Merhaba, Yeji." diyerek gülümsedi. "Merhaba Min-Sung."

"Hoşgeldin Min-Sung." diyerek sarıldı Jisung. "Hoşbuldum Jisung"

Min-Sung içeri geçip masaya oturdu. Yeji ise Min-Sung’a bir tabak yemek koyuyordu. Tabağı doldurunca yemeği Min-Sung’un önüne koydu ve yerine oturdu.

"Yarın kaçta gidiyorsunuz?" Yeji, ‘gidiyorsunuz’ lafını duyunca şaşırdı çünkü Min-Sung’un da geleceğini düşünüyordu. "Sabah erkenden çıkarız. Yeni seninlede görüşemeyeceğiz." dedi Jisung.

"Sen gelmeyecek misin?" Min-Sung, Yeji’ye bakarak gülümsedi.

"Gelmemi ister misin?" Yeji içinden ‘Hayır’ olarak geçirdi. Fakat bunu belli etmeden gülümsedi.

"Hayır." düşündüğü şeyi yapmıştı. "Yani, orası kötü bir yer. Bende sadece babamı görmek için gidiyorum." Min-Sung gülümsedi.

Biraz vakit geçirdikten sonra Min-Sung vedalaşıp gitmişti.

"Hadi kızım, sen uyu." dedi Jisung. Yeji, başını sallayıp odasına gitti.

sabah

"Hay, bir işim belasız geçmez mi? Ah, tabi. İşin içinde Minho var olacak böyle şeyler!" Yeji, babasının bağırışlarına uyanmıştı. Daha elini yüzünü yıkamadan babasının yanına gitti.

"Babacım, seni uyandırdım mı?" Jisung, kızını gördüğünde yumuşacık olmuştu. Tüm işini bırakıp ona sarıldı.

"Yok, uyanmıştım zaten. Sadece ayılmama yardımcı oldun." diyip güldü. Jisung’ta buna karşılık gülmüştü.

"Yemek yiyecek miyiz?"

"Yemeyeceğiz, şimdi erken çıkalım orada atıştırırız. Kore’ye döndüğümüzde de yemek yeriz tamamıyla." Yeji usulca başını salladı.

"Baba, çantan var mı? Küçük eşyalarımı koyacağım." Jisung kafa sallayıp ona küçük boy bavulunu verdi.

Yeji, hızla odasına gitti. Zaten odasını neredeyse tamamını boşaltmıştı fakat hâlâ bir kaç şey duruyordu. Tüm dolaplarını kontrol etti. En sona kalan dolapta Minho'dan kalan küçük bir hediye vardı.

flashback

Yeji gözünden akan damlaları saymayarak daha fazla ağlamaya başladı. Yıllarca babası Minho’yu göremeyecekti çünkü. Jisung’a ne kadar yalvarsada, Japonya’ya taşınmak zorundaydılar.

"Ağlama, seni eninde sonunda göreceğim babacım." Minho’da ağlıyordu, o da kızını göremeyecekti.

Jisung bıkkınlıkla kızını ve Minho’yu izliyordu. "Yeji, uçağımız kalkacak."

"Bunu, beni özlediğin zaman oynat. Favori şarkımız var. Beni hatırlarsın." Minho, Yeji’ye minik bir kar küresi verdi. Bu kar küresinin hem ışıkları vardı, hemde şarkı çalıyordu.

"Görüşürüz kızım, beni unutma."

Minho, uçak kalkana kadar bekledi. Uçak kalktığında Jisung ile Yeji, geride ağlayan Minho’yu bırakmıştı. Önce eşi, sonra kızı elinden gidiyordu. Kardeşleri Minho’ya sıkıca sarılmasıyla Minho gülümsemişti.

Kore’ye döndüklerinde, Yeji’den.

Uçaktan indiğimiz gibi Kore’nin havasını soludum. Küçük çantamdan telefonumu çıkartıp bir kaç resim çektim. Telefonumu uzun zamandır kullanmamıştım. Minho babamı görmek için can atıyordum çünkü onu uzun zamandır görmemiştim. İlk zamanlar telefondan konuşuyorduk fakat 1 yıldır hiç konuşmuyoruz.

Babam elimden tuttuğunda gelen taksiye bindik. Karnım ağrıyordu, hem stres hemde heyecandan. Eski evimiz Han nehrine yakındı, bu yüzden şuan Han nehrinden geçiyoruz.

"Baba, nereye gidiyoruz?" babam bana bakmadan cevap verdi.

"Eski evimize gidiyoruz. Minho’nun ev değiştirmediğini düşünüyorum."

Taksiden indiğimde babam parayı ödüyordu. Şuan eski evimizin önündeydik. Zili çalmak için binbir takla atacağıma emindim. Babam yanıma geldiğinde bende koşarak zili çalmıştım zaten.

"Yemek geldi herhalde. Bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum." Minho babam bizi gördüğünde fazla şaşırmıştı. Konuşamıyor, hareket edemiyordu.

"Merhaba baba."

minhocugum sonunda kavustun kocana

SEUNGMİN EZ BEİ

bingoo!, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin