Eve geldiğimizde, hepimiz üstümüzden kamyon geçmiş gibi hissediyorduk. Abimin arkadaşları biraz daha oturduktan sonra müsaade isteyip kalktılar. Evde tek kalmıştık.
İkimizde aynı anda birbirimize döndük.
"Dicle ablanın bizi götürdüğü kafeyi hatırlıyor musun?" diye sordu abim.
"Ailecek gittiğimiz kafe mi?"
"Evet."
"Nasıl hatırlamam? Çok güzel anılarımız var orada."
"Eee ne dersin, gidelim mi?"
Abim böyle deyince içimi bir heyecan kapladı.
"Soruyor musun bir de? Hadi gidelim."
Evden çıkıp arabaya bindik. Şehir merkezinden çok uzaklaşmamıştık aslında. Bir parkın yanından çıktık ve karşımıza evimiz çıktı. Abim arabayı durdurdu.
"Niye durdurdun abi?"
"Hatırlıyor musun, her pikniğe gideceğimiz zaman kapının önünde bir heyecan olurdu. Sen defterini unuturdun, annem anahtarları, babam telefonunu. Sen çok severdin o heyecanı ve sürekli evde bir şeyler bırakırdın ki bir telaş olsun.
O halini çok seviyordum senin. Kaç defa sen heyecanlanıyorsun, mutlu oluyorsun diye evde eşya bıraktım. Baksana, eski halimizden eser kalmamış. Şimdi soruyorum sana, bir gün onları affedebilir miyiz sence?"
Abim böyle söylediği an, boğazıma bir yumru oturdu. Hatırlamıştım. Anneme defterimin her şeyim olduğunu söylerdim ve eğer bir yere giderken onu yanıma almışsam tamamlanmışım demektir. Her çıktığımızda, 'anne dur her şeyimi almadım.' derdim. Annem de, 'defterin yanında işte Duru. Ne demek her şeyimi almadım?" derdi. Severdim sinirlendirmeyi onu. Ama şimdi fark ediyorum, eski halimden eser kalmamış. Affetmek, ilk defa bu kadar zor gelmişti.
"Belki. Bir gün bizi anlayıp bulmak isterlerse düşünebilirim. Ama şuan olmaz."
Abim tekrar arabayı çalıştırdı ve hareket ettik. Kafenin önüne geldiğimizde istemsizce sırıttım.
"Ne oldu?"
"Hiç. Değişik hissettim."
İçeri geçtik. Eskiden çok geldiğimiz bir yer olduğu için çalışanlar tanıdı. Kafenin sahibi olan Kerem abi yanımıza gelip oturdu.
"Hoş geldiniz çocuklar. Sizi görmeyeli çok uzun zaman oldu, özlemişim."
"Bizde özledik Kerem abi. Bazı olaylar oldu, o yüzden gelemedik."
"Duydum Doruk'cuğum duydum. Başınız sağ olsun tekrardan."
"Sağ ol abi."
Bir dakika, Kerem abi abimin kaza yaptığını bilmiyor mu?
"Kerem abi, sen abimin kaza yaptığını biliyor musun?"
"Biliyorum Duru. Ama sen benim abini görünce neden şaşırmadığımı soruyorsun kendine şimdi, değil mi?"
Başımı 'evet' anlamında salladım.
"Abine bir şey olmadığını biliyorum çünkü kaza haberini öğrendikten sonra abin yanıma geldi ve bir kaç gün bende kalıp kalamayacağını sordu. Bende kalabileceğini söyledim. O zamandan beri biliyorum yani."
Şaşırmıştım.
"Ama neden bize söylemedin?"
"Abin istedi söylememi. Bir süre bu şekilde kalsın dedi. Bende kararına saygı duydum."
Bir süre daha Kerem abiyle sohbet ettikten sonra, Kerem abi yanımızdan kalktı. 10 dakika sonra da abi elini yıkamak için gitti.
Bekledim ama gelen olmadı. Merak etmiştim. Ayağa kalkıp tezgahlara doğru ilerledim. O sırada Kerem abiyle abimin konuşmasını duydum
"Abi biz aslında buraya sana bir şey danışmak için geldik."
Bende dikkatle onları dinlemeye başladım.
"Seni dinliyorum Doruk."
"Elimizde bir adres var ve bu adres bu il içerisinde. Ama ulaşılması biraz zor bir yer. Senin arkadaşların vardı, bu işlerle ilgilenen. Bize yardımcı olabilirler mi acaba?"
"Ayıpsın, tabii ki de. Adrese bakabilir miyim?"
Abim çantasından, sabah o adamın videoda söylediği defteri çıkardı.
"Adres bu abi."
Kerem abi bir abime bir de elindeki kağıda baktı.
"Doruk burası terk edilmiş bir bina. Burada bir şey bulamazsınız, pek tekin bir yer değil."
"Bazı şeyleri öğrenmemiz için bu gerekli abi. Benle Duru'nun hayatında bazı düğümler var ve eğer çözmezsek her şey daha kötü olacak. O yüzden bu adreste her ne varsa bulmak zorundayız."
"Ne gibi düğümler?"
"Duru'nun bilmediği ama benim bildiğim bazı çözülmesi ve doğrusu bulunması gereken sırlar. Bundan Duru'ya bahsetmezsen sevinirim abi."
"Bahsetmem kardeşim. Ben bizim çocuklarla bir konuşup sana yarın haber vereyim olur mu, senin için bir mahzuru yoksa?"
"Yok abi, estağfurullah. Yarın haberleşiriz."
Abimle Kerem abinin konuşmasını ağzım açık dinledim. Benim bilmediğim ama abimin bildiği sırlar, terkedilmiş bir bina. Umarım işler kötüye gitmez.
Abimin geldiğini duyduğum gibi masaya geri dönüp hiçbir şey olmamış gibi davrandım.
"Kalkalım mı artık Duru?"
"Kalkalım abi."
"Her şey için teşekkürler abi."
"Rica ederim kardeşim ne demek? Ne zaman isterseniz gelin yine."
Kafeden çıkıp arabaya bindik. Abim 'Garantim Yok' açıp arabayı çalıştırdı. Eve doğru giderken duyduklarım aklımı yiyip bitiriyordu. Kaç defa ağzımı açıp sormak istesem vazgeçiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunu Sen Seçtin
Teen FictionBu; her şeyi arkasında bırakıp kaçan bir kızın hikayesi... Ya ailen aslında senden gerçek hayatını da saklıyorsa?