Ya aslında hep hayalini kurduğumuz o filmlerdeki fantastik dünya gerçekse ejderhalar, çeşitli yaratıklar gerçekten varsa ve bizde bir parçasıysak...
Bu hikayede eğlence var mizah var belki biraz cık argo kelimeler ve birazda aşk
Ama daha çok sırlar...
Sabah alarmın sesiyle uyandım. Masanın üstündeki çalar saati alıp saate baktım, 06.00 of okul var yine. Yataktan kalkıp lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkayıp kuruladım ki annem birden mutfaktan kafasını uzatıp "Eğer elini yüzünü yıkadıysan gel de kahvaltını yap."Dedi. Bense o anın şokuyla sadece başımı sallamakla yetindim Allah'ım o neydi be ödüm koptu. Kendime geldikten sonra yavaş, tembel bir şekilde mutfağa geçip annemin her sabah olduğu gibi hazırladığı masaya oturdum"Anneciğim ellerine sağlık çok güzel gözüküyor." Dedim ve yemeye başladım. Annem ise buna karşı tebessüm ederek "Afiyet olsun güzel kızım "Diyerek mutfaktan çıkarak günlük rutinimizi devam ettirdi. Biraz daha yedikten sonra masayı toparlayıp odama gittim. Okulumuz serbest olduğu için kot şort, siyah USA baskılı sıfır kol tişört, kırmızı-siyah oduncu gömleğim ve son olarak kırmızı converselerimi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Giydim işte hazırım. Odadan çıkmadan önce masanın üstünden dün akşamdan hazırladığım çantamı, yanında ki telefonumu ve bir miktar para aldım. Evden çıktım, son bir kez bağcıklarımı kontrol ettikten sonra ayağa kalktım, ben bağcıklarımı hep bağlamayı unuturumda nolur ne olmaz kontrol etmek lazım değil mi? Yavaş yavaş ilerlerken Ada'yla karşılaştım. Ada'yı baştan aşağı süzünce okul kıyafetlerinin -Beyaz gömlek, siyah kısa pileli etek, siyah kravat - neden bu kadar güzel olduğunu düşündüm yine, bir okul üstü böyle güzel olmamalı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ada her zamanki rutinimizi yerine getirdi"Günaydın." Dedi. Bende onun kine benzer bir şekilde karşılık verdim "Günaydın" Ada hemen sarılıp "Nasılsın kanka." Dedi. Bende sarılışına karşılık verip "İyim kanka sen nasılsın." Dedim. Sarılmayı bırakıp "İyi iyi." Dedi, buna karşılık bende "Hadi o zaman gidelim." Dedim ve Ada'nın koluna girdiğim de ilerlemeye başladık. Evet size Ada'yı tanıtayım Ada benim kuzenim ama aynı zamanda kankam, Ada etrafında sevdikleri kişiler dışında başka bir kişi olunca kutuplar kadar soğuk birine dönüşür ama sadece biz bize -yani sadece sevdikleri- olunca tam bir çocuğun en masum haline -ki asla masum değildir- bürünür tıpkı benim gibi. Ada ile aramızda ki tek fark o benim aksime daha çok kavgacı ben ise biraz daha konuşup çözme odaklıyım. Kişiliklerimizi az çok biliyorsunuz size biraz da dış görünüşümüzden bahsedeyim. Ada mavi saçlı, mavi gözlü, açık tenli, uzun boylu ve 19 yaşında olan bir lise 4 öğrencisiyken ben kızıl saçlı, yeşil gözlü, açık tenli, Ada'dan biraz daha kısa ve 17 yaşında olan bir lise 3 öğrencisiyim. Okulum onun yolunun üstü olduğu için beraber gidiyoruz sabahları. Ada'nın beni dürtmesiyle ona döndüm "Tırnak mesaj attı ilk 2 dersimiz boşmuş seninle gelip hocaları görecem." Dedi. Onaylarcasına kafamı sallayıp başımı Ada'nın omzuna yasladım ve yürümeye devam ettik. Bu arda Ada'nın "Tırnak" diye bahsettiği kişi Ada'nın arkadaşları arasında en sevdiğim kızlardan birisi olan Irmak. 5 dakika daha yürüdükten sonra okuluma-Ada'nın eski okulu- varmıştık bile. Okulun dış kapısından bahçeye girerken bizi kapıda stajyer Tolga ve Yalın karşıladı, Tolga 19 Yalın ise 21 yaşında. Tolga "Günaydın Cemre nasılsın" derken Yalın ise her zamanki Yalınlığını yaparak "Günaydın Cemre bu yanındaki güzel hanımefendi de kim?" Dedi. Yalın ve Tolga Ada okulunu değiştirdikten sonra geldikleri için, Ada onları tanımıyordu tıpkı onlarında Ada'yı tanımadığı gibi ve bu büyük sorun. Kafamı yavaşça Ada'ya doğru çevirdim ellerini yumruk yapmış sıkıyordu -çok sıkmaktan eklem kısımları beyazlamış- "Günaydın size de, iyiyim sağ olun sizde iyisiniz maşallah, görüşürüz." Deyip Ada'ya döndüm, kolunu tutup "Hadi biz gidelim senin de daha işin çok." Diye devam ettim konuşmaya. Ada bana dönüp "Aa Bahar, daha arkadaşla tanışmadık tanışalım bir önce." Dedi. Bense o ara onu oradan götürmeye çalışıyordum ama nafile yerinden kıpırdamıyor kaya mübarek. Yok, bu böyle olmayacak Tolga'ya bakıp sessizce "Yalın'ı Ada'dan uzak tutmalısın yoksa birazdan burada katliam çıkacak." Dedim. Tolga başını tamam dercesine sallayıp Yalın'ın kolundan tutup biraz geriye çekti ve "Hadi Yalın biz gitmemiz lazım Kasım hoca çağırmıştı." Dedi. Yalın geri zekâlısı ise "Dur bir Tolga 5 dakika geç gitsek bir şey olmaz tanışıyoruz şurada." Dedi mal ve ardından elini Ada'ya uzatıp "Yalın ben, ya siz güzel bayan ?" diye ekledi. Ve olan oldu, Ada psikopatça sırıtıp Yalın'a kafayı gömdü. Yalın adeta yerle bir bütüncesine 2.80 uzandı yere, Ada bunu fırsat bilip tam üstüne atlayacakken nerden çıktığını anlamadığım Ahmet hoca, Ada'yı tutmaya çalıştı bakın çalıştı diyorum çünkü Ada nasıl sinirlendiyse artık tutmakta zorlanıyordu. Ahmet hoca böyle olmayacağını anlayınca "Talat yardım et." Diye Talat hocayı çağırdı, Talat hoca hemen gelip tutmasına yardım etti ancak Ada sakinleşmemişti başka çarem kalmadı. Yalın'ın üstünden atlayıp Ada'nın karşısına geçtim, elimi kaldırdım "Ya Allah bismillah." Deyip Ada'nın suratına tokadı geçirdim ve derin bir sessizlik oldu. Ahmet hoca ve Talat hoca yavaşça Ada'yı bırakıp uzaklaşmaya başladılar ben ise nefesimi tutmuş bir şekilde bekliyordum. Ada kafasını yavaşça bana çevirip -vurunca yüzü sola doğru dönmüştü- dudaklarını yavaşça oynatarak sessizce 'teşekkürler' dedi ve ben tuttuğum nefesi mi bıraktım. Ada birden "Ne bakıyorsunuz lan veletler, hadi dersinize." Diye bağırdı. O bağırana dek etrafımızda insanların olduğunun farkında değildim. Öğrenciler tek tek dağılırken okuldaki kuzenlerimiz Muhammed ve Nehir geldi. Nehir Ada'ya sarılarak "Ada abla iyi misin, yanağına bir şey oldu mu?" diye sorarken Muhammed onun aksine "Of be nasıl kafayı gömdün ama helal lan sana." Diye Ada'yı övüyordu. Ada'da Nehir'e sarılarak "İyiyim ablacım bir şeyim yok" dedi Muhammed'e dönüp tek eliyle saçını karıştırarak "Tabi lan ne sandın ben de kimseye pabuç bırakacak göz var mı?" dedi ve"Hadi sınıfa ders başlar birazdan." Diye ekledi. İkisi de bize el sallayıp koşarak okula girdiler Ada arkasını döndü ve Yalın'ın hâlâ yerde olduğunu görünce yavaşça ona yaklaştı ve elini uzattı Yalın tutup tutmamakta kararsız kalıp bana baksa da sonra elini tuttu. Ada tek seferde hiç zorlanmadan -o kaslar bende olsa bende zorlanmam- Yalını yerden kaldırdı ve elini bırakmadan "Ada, Ada Korkmaz ben, İyi misin" Dedi. Yalın hayret dolu bir sesle "Lan o nasıl kafa atmaktır bir ara beynim içinde döndü sandım." Der demez ben hemen araya girerek "Bu da sana ders olsun Yalın bir daha tanımadığın bir kıza yürümezsin. Okey?" dedim "Tövbe bir daha tanımadığım bir kıza yürürsem şerefsiz olayım." Tolga gülerek " Zaten öylesin Yalın." Deyince Yalın bozulmuş bir halde Tolga'ya bakarken biz kahkaha atmaya başladık. Tolga'ya baktığımda kitlenmiş bir şekilde Ada'ya bakıyordu, geri zekâlı ya dayak yiyecek. Tolga'yı dürttüğümde hemen başka bir tarafa bakmaya başladı Allah'ım neden bütün salaklar beni buluyor ki. "Neyse bir ara buluşalım da bizim çeteyle tanıştırayım sizi ama şuan gitmemiz lazım." Deyip asker selamı - işaret ve orta parmağını birleştirerek- verdi Ada. Beni çantamdan tuttuğu gibi yerde sürüklemeye başladı "Hayır abi karizmam çiziliyor ne yapıyorsun sen, yani insan gibi gidelim desen zaten peşinden geleceğim ama sen ne zaman insancıl hareketler yaparsın ki zaten. Dua et böyle gelmek yürümekten daha kolay olduğu için bir şey demiyorum" diye aklımdan geçenleri sesli bir şekilde söyledim. Ada'da "Allah'tan bir şey demiyorsun bir de desen ayrıca Tırnak mesaj attı gel 2. Ders bir şeyler yapalım diyor hocaları görüp gideceğim ve ayrıca senin karizman çizilse ne olur" dedi gıcık şey illa beni gömecek. Birden yerle buluşunca vardığımızı anladım ah totom acıyor "Of yavaş be köpek canım acıdı" diye bağırdım, pislik işte. Allah aşkına örneğin ben 4N1K da ki Barış'la Ali'yi idolüm olarak seçerken o Oğuz, Gökhan ve Sinan'ı idolü seçiyor başkada bir şey beklenmez ondan zaten. Yerden kalkıp üstümü silkeledim ve Ada'nın arkasından çok cool bir şekilde içeri girdim ama Ada çoktan gitmişti nerde bu manyak. Cebimden telefonu çıkarıp 'Ölüm Yiyen' evet Ada'yı ölüm yiyen diye kaydettim ve yine evet bu Harry Poter'daki ölüm yiyenler. Şimdi şöyle ki Ada bir ara bir çocuğu öpmüştü çocuk orda düşüp bayıldı, bu yüzden ben Ada'yı o ölüm yiyenlere benzettim ve o gün bu gündür Ada ölüm yiyen olarak kaldı. Ada'ya mesaj yazmaya başladım: (-Ada/+Cemre) +Neredesin -2. Kattayım öğretmenler odasında Ahmet hocayı bekliyorum +Tamam, ben derse giriyorum -Ok +O ok yayıyla beraber girsin sana düzgün cevap ver bana -Of ne uzattın iyi dersler velet +Sensin velet şerefsiz, pislik, gıcık, köpek herif -He he aynısından işte babay Bu kız bazen çok sinir bozucu oluyor telefonu cebime koyup ilk katta bulunan sınıfıma doğru ilerledim. Sınıfın önüne gelince kapıyı çalıp içeri girdim ders Talay hocayaydı Talat hoca beni görünce "Gitti mi manyak" diye sordu gülerek " Yok 2. Katta Ahmet hocanın yanında size de uğrayacakmış""Aman istemez eksik kalsın benden uzak dursun o psikopat" gülerek yerime geçtim ve dersi dinlemeye başladım.