Başlangıç

30 6 3
                                    

Sabah uyandığımda saatin 7:30 olduğunu fark ettim, 8 de okulda olmam gerektiği için hazırlanmaya başladım, üstümü değiştirirken annemden bir ses yükseldi:

-Ege, hazır mısın?

+5 dakikaya geliyorum anne

aslında 5 dakika olması zordu, üstümü değiştirdikten sonra dişlerimi fırçalarken telefonumun titrediğini hissettim bu Can olmalıydı, çocukluk arkadaşım Can :))

Can: Oğlum hadi geç kalacağız ya.

Ege: Tamam bekle biraz, yada sen gidebilirsin okula ben yetişirim


Can: Saçmalama abi bekliyorum.

Ege: Tamam bekle o zaman biraz.

Dişlerimi fırçaladıktan sonra hırkamı giydim ve anneme veda edip çantamı aldıktan sonra evden çıktım.

Can'la aynı sitede yaşıyorduk, okula birlikte gidiyorduk, ve ayrıca 11 yaşından beri arkadaşız.

asansörden aşağıya indiğimde kapının açıldığı anda önümde Can'ı buldum, ve aramızda şu diyalog geçti:

Can: Naber abi.

Ege: Mükemmel,harikulade, fevkalade, efsanevi.

Can sessizce kıkırdadı, Siteden yürüyerek çıkıp okula doğru yürürken saatime baktım ve o an koşuşturmaya başladım. Saat 7.55'ti!

Can: Niye koşuyorsun abi ya yoruldum bekle.

Ege: Telefonundan saate baksana sen bi?!

Can bir andan koşarak telefonunu çıkarıp saate baktı ve olayı anladı. Anladıktan yaklaşık 2 saniye sonra koşuşunun hızlandığını fark ettim.

Ege: noldu bi hızlandın, peşinden at mı kovalıyor?

Can: Okula bi gidelim o zaman peşimizde at değil hoca olacak

Hafifçe kıkırdadıktan sonra koşmaya devam ettik.

5 dakika sonra


okula geldiğimizde saat tam 8'di sınıfın kapısını çaldığımızda, kapıyı öğretmenimiz Lebriz açtı.

Lebriz Hoca: Yürüyün gidin geç kağıdı alın!

Can: e hocam ama saat sekiz

Lebriz Hoca: gidin dedim!

Can ile izin kağıdı almaya müdür yardımcısının yanına giderken öğretmenler odasından bağırma sesleri duydum. Muhtemelen maaşla ilgili kavga ediyorlardı,yürürken Can arkasına baktı, ve ''Normal'' diyip yürümeye devam etti.

Müdür yardımcısının odasına geldiğimizde müdür yardımcısı çok gergin görünüyordu, odasına girdiğimiz anda bağırmaya başlamıştı

''ÇIK LAN DIŞARI''

Oldukça yükses bir sesle bağırdıktan sonra bize tekrar baktı ve önünde 15-16 yaşlarında öğrenciler olduğunu fark edince boğazını temizledi:

Müdür Yardımcısı: Özür dilerim çocuklar, ne oldu ne istiyorsunuz?

Ege: Hocam biz izin kağıdı alacaktık da,derse geç kalmışız.

Müdür yardımcısı: Tamam veriyorum.

Müdür yardımcısı yanındaki izin kağıdına isimlerimizi yazdı ve elimize verdi.
Müdür yardımcısının odasından çıktık ve sınıfımıza uzanan koridorda yürüyorduk. Geç kalmamıştık bile! Sınıfa girdiğimizde öğrenciler kitaplarına bir şeyler yazmaya başlamışlardı bile. Kağıtları verip yerlerimize oturduk.

Yaklaşık 30 dakika sonra ders bitti ve sınıftan çıktık.

Can: Abi niye sabahları karanlık oluyor da saat ilerledikçe güneş açıyor? Neden güneşli bir havada okula gitmiyoruz? Neden okul sabahın köründe başlıyor?

Can okulu ve hayatı sorgularken hafifçe sırıtıp merdivenlerden inmeye başladım. Bahçeye çıktığımızda bulduğum ilk banka oturdum. Can etrafta dolanıp her şeyi sorgulamaya devam ediyordu. Galiba biraz erken kalktığı için hala uykuluydu.

Can: Okul 2. evimizse kiraya versem para kazanabilir miyim?

Ege: Ne saçmalıyorsun abi ya.

Can: Bu okulu sarımsaklasak ta mı saklasak yoksa sarımsaklamasak da mı saklasak?

Ege: Can.

Can:Efendim.

Ege: Sen bugün ne içtin?

Can: Baklava.

Ege: Anlıyorum.

Gerçekten Can'ın ne içtiğini merak etmekle meşguldüm o an, o sırada zil çaldı.

Can: Bu tarlaya bir şinik kekere mekere ekmişl-

Ege: Can sus.

Bu çocukta ne vardı bugün? anlayamıyordum.


Sınıfa girdikten 5 dakika sonra bir duyuru yapıldı.

Sevgili Öğrencilerimiz, lütfen konferans salonuna toplanınız.

O sırada sınıfta bir uğultu olmasıyla beraber teker teker sınıftan çıkıp konferans salonuna indik. Herkes bir şeyler konuşuyordu ve öğretmenler dahil herkes gergindi. O sırada müdür mikrofondan konuşmaya başladı.

Sessizlik!, Evet. Sevgili Öğrencilerimiz, Değerli Öğretmenlerimiz. Sizi buraya bir duyuru yapmak için topladık.

Ege: Hadi ya!

Açıkça söylemek gerekirse okulumuz birkaç günlüğüne kapalı olacaktır. Bu birkaç günde herhangi bir ders olmayacak. Gerekli bilgilendirme ve açıklamalar veli gruplarından gönderilecektir.

Tüm salonda büyük bir ses oluştu. Hatta bazıları kulaklarını kapattı.

Şimdi okul bitmiştir. Dediğim gibi gerekli açıklama ve bilgilendirmeler veli gruplarından gönderilecektir.

o an sahneye koşarak 10-11. sınıflardan bi çocuk çıktı,eline mikrofon almadan bağırarak konuşmaya başladı

SİZE YALAN SÖYLÜYORLAR, OKUL BİRDAHA AÇILMAYACAK, SALDIRI VA-

4-5 tane öğretmen sahneye çıkıp çocuğun ağzını tuttular ve itekleyerek sahneden çıkardılar, o sırada çocuk hala birşeyler söylüyordu.Herkes daha çok gürültü yapmaya başladıktan sonra yavaş yavaş çıkmaya başladık.

Can: Abi ne oluyor o çocuğun dedikleri neydi ya.

Ege: Ben de anlamadım çocuk doğru söylüyor olabilir mi?

Okuldan çıkarken konuşmaya devam ediyorduk.

Can: Abi ben biraz korktum ha.

Ege: Ben de korkmaya başlad-

Ardından yüksek bir silah sesi çıktı,anında bütün öğrenciler çığlıklarla koşuşturmaya başladı,okulun girişinde silahlı adamlar vardı ve öğrencilere silah dayayarak onları durdurmaya çalışıyordu, ama öğrenciler korkuyla tellerden tırmanıyordu,ortalık felaket gibiydi,silahlı adamlar havaya ateş açtı,çığlıklar havada uçuşurken Can'dan sakin kalmasını rica ettim,sonra birlikte okulun arka bahçesine gittik,ordaki tellerden,tırmandık ve aşağıya atlayıp koşarak eve yol aldık.

Can: Ee ne yapacağız?

Ege: BİLMİYORUM CAN! BİLMİYORUM! ANLADIN MI? SORU SORMA!

Can: Peki.

Can sinirlendiğimin farkındaydı. O yüzden pek üstüme gelmedi. Eve giderken telefonumu çıkarıp anneme mesaj yazmaya başladım.

Ege: Anne ben Can'ın evindeyim. Akşama doğru gelirim.

Annemmm: Tamam oğlum *gülen surat emojisi*

Can'ın evine gittik ve Can'ın odasına girdik.

Can'ın Annesi: İçecek bir şeyler ister misiniz çocuklar?

Can: Hayır anne. Teşekkürler.

Kapıyı kapatıp konuşmaya başladık.

Can: Bundan ailemize bahsedicek miyiz?

Ege: Hayır

Can: Peki sence kurtulan bir arkadaşımız var mıdır?

Ege: Hayır

Can: Bununla ilgili bir şeyler bildiğinin farkındayım, sinirli olmandan anlayabiliyorum. Ben senin yıllardır en iyi arkadaşınım. Bana söyleyebilirsin.

Aslında söylemeli miydim bilmiyordum, bildiğim birşey yoktu, ama aklımda bir fikir vardı.

Ege: Peki anlatacağım, ama tam olarak bildiğim birşey yok, sadece bi düşünce vardı kafamda

Ölüm KaçışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin