Sınıflarda korkuyla beklerken nefeslerimizi susturmaya çalışıyorduk. İlerlediğimiz koridorun hemen arkasında arka bahçeye çıkış vardı ve adamlar eğer oraya giderse bizim için her şeyin sonu olacaktı.
Koridorun sağ tarafında kalan sınıfta Esra, Can Ve Barış Vardı.
Sol tarafta ise Ayaz ve ben bekliyorduk.
Adamların konuşmaları koridorda yankılanırken dışarıdan bir kaç el silah sesi geldi. Buna alışmıştık sanırım.
"Biz yine de bir kontrol edelim. Ne olacağı belli olmaz."
Adamlar koridoru yürüyüp dışarıya çıkıyordu. Biz ise ne yapacağımızı düşünürken adamlar dışarıdaki manzarayı gördü. Koşarak içeriye girdiler ve koridorun içinde kudurmaya başladılar.
"O veletler hangi delikteyse mutlaka bulacağız. HER YERİ ARAYACAĞIZ!"
Adamlar bizim olduğumuz sınıfa ilerlediğinde Ayaz'ı ittirdim ve öğretmen sırasının altına girdik. Adam etrafa baktı ve çıktı. Sıra öbür sınıftaydı muhtemelen...
Adam içeriye girdiğinde bir şey bulamadı ki bende büyük bir merakla nereye saklandıklarını düşünüyordum. Adam dışarıya tam çıkıyordu ki onların sınıftan bir ses geldi.
Sesten anlayabildiğim tek şey birinin bir yere çarptığıydı.
Adam yürürken birden durdu.
Sınıfa geri girdi ve dolabın altına baktı, ardından hızlı adımlarla elindeki telsizi cebinden çıkartarak arka bahçeye çıktı.
Bu cehennemden kurtulacaktık.
Ama 5 kişi değil, geriye kalan bütün öğrenciler olarak.Biz hemen Ayaz'la öbür sınıfa girdik ve nerede olduklarını sorgulamaya başladık.
Bir dakika, Burada hiç kimse yoktu!
Ayaz'la anında göz göze geldik. Ayaz'ın göz bebeklerinin büyüdüğünü fark ettim. O an zaman durmuştu. Sanki saatler bizim için ara vermişti.
Sınıfı incelemeye başladığımızda bir ayrıntı gözüme takıldı. Sınıftaki pencerenin hemen altında sandalye duruyordu, ayrıca pencerenin kulpu açıktı. pencerenin kendisi kapalı olsa bile pencereden kaçmış olabilirlerdi, ayrıca burası zemin kat!
10 dakika sonra
Ayaz'la 10 dakikadır nereye gidebileceklerini düşünüyorduk, ona düşündüklerimi anlatmıştım ve mantıklı bulmuştu. En sonunda pencereden geçerek kendimizi onların yerine koymaya çalıştık.
Ayaz'la pencereden indik ve dışarıdaki polislerin ışıklarıyla kamaşan gözlerimiz bize gece olduğunu anlatıyordu. ve bir şey fark etmiştim. Polisler içeriye girmişti!
Camın filmli olduğunu yeni fark etmiştik ve büyük bir mutlulukla okulun dış kapısına doğru ilerledik. Peki ya bizimkiler ne yapıyordu? Adamlar teker teker kelepçeyle çıkarılıyordu ve sona kalan öğrenciler artık özgürdü!
Neredeyse bir ordu oluşturabilecek kadar fazla polis vardı etrafta. Ve sona kalan öğrencileri gördük. Sıra halinde dışarıya yürüyorlardı ve orada toplasan 70 kişi vardı, bu kadar az mıydı!?
Ayaz'la kapıya doğru yürüyorduk.
-Her şey bitti mi şimdi?
-Bilmiyorum Ege. Bilmiyorum.
Bu kadar hızlı olması normal değildi. Polisler şimdiye kadar girememişti ve her şey yaklaşık yarım saatte gelişmişti. İmkansız!
Bahçede yürüdükten sonra kapıya yaklaşmıştık. Sesler netleşmeye ve ambulans sirenleri duyulmaya başlanmıştı.
Ambulans sesleri beni ve Ayaz'ı paniğe sokmuştu. Adımlarımız hızlanarak koşuya dönüşmüştü. Okulun büyük kapısından dışarıya çıktığımız zaman gördüklerim karşısında boğazım düğümlenmişti. Sadece kalbimin sesini duyuyordum ve kalbim o kadar hızlanmıştı ki yerinden çıkacak gibiydi. O an gözlerimi kapattım ve göğe bakıp kalabalığın ardından Allah'a yalvarmaya başladım.
Lütfen onu benden alma!
Lütfen onu yaşamdan koparma!
Lütfen ölmesine izin verme!
LÜTFEN!
Esra kanlar içinde yere yığılmış duruyordu.
Barış ve can bir kenarda yere çökmüş ağlıyordu ve yanlarına gidip kafamdaki tek soruyu sordum.
"NEDEN"
"Ne neden Ege!"
"NEDEN ONU KORUMADINIZ! NEDEN BUNA İZİN VERDİNİZ?"
O sırada yüzümü göğe dönüp sayıklamaya başladım.
Neden?
Neden?
Neden?Neden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kaçışı
FantasíaEn iyi arkadaşlar Ege ve Can sabah okula gidiyor ve kendilerini bir saldırının içerisinde buluyorlar, olaylar hızla gelişirken fantastik bir hikaye ortaya çıkıyor...