u re gay ↦ ryuna ✔

18

Son bir buçuk saattir olduğu gibi şişe tekrar çevrildiğinde bu sefer Yeji ve Bang Chan arasında durmuştu. Soru kısmı Yeji'ye cevap kısmı Bang Chan'e dönük olan şişeye bakan ikili bir süre sonra göz göze geldiğinde Yeji yüzüne yerleştirdiği 'sen bittin' temalı gülümsemesi eşliğinde ona bakmaya başlamıştı. Bunun üzerineyse Bang Chan onun yaptırmak isteyeceği hiçbir şeyi muhtemelen yapmak istemeyeceği ya da sorduğu soruları cevaplayamayacağını düşündüğünden olsa gerek doğruluğu veya cesareti seçmek yerine hızlıca sağ tarafında duran şişeye uzanarak önündeki bardağa içindeki sıvıdan doldurup içmişti. Böylece de son shot hakkını kullanmış olmuştu.

Bang Chan'e hiçbir şey yaptıramaycağı için kısa süreliğine yüzü düşen Yeji çok geçmeden kendini toparlamış ve "Ne de olsa shot hakkın bitti. Bundan sonra kurtulamazsın." deyip kötü kötü sırıtmıştı. Açıkçası bu halleri fazlasıyla korkunç görünüyor ve bana Jisung'u hatırlatıyordu. Çünkü benim shot hakkımın bitme sebebi de Jisung olmuştu...

Hayatımda hiçbir zaman şans yüzüme gülmediği gibi oyunda da gülmemiş ve şişe son yarım saattir falan üç kere Jisung'la benim aramda durmuştu. Üçünde de cevap kısmı bana gelmiş ve Jisung kötü kötü kahkahalar atmıştı. Öyle olunca ben de onun soracağı soruları ya da yaptıracağı şeyleri bile dinlemeden shot atmış ve bu sayede de sorulardan kurtulmuştum. Ama oyuna başlamadan önce koyulan 'en fazla üç kere shot atabilirsiniz' kuralı yüzünden artık soruları shot atarak cevaplamama hakkına sahip değildim.

Bu kuralı benim koymuş olduğum gerçeğiyse olayların en can sıkıcı kısmıydı...

Bang Chan ve Yeji'nin ilkokul kavgalarını andıran tartışmaları uzamaya başladığında Chaeryeong onları susturmuş bu sırada yanımda oturan Yuna da yere oturarak oluşturduğumuz çemberin ortasındaki şişeye uzanıp çevirmişti.

Şişe çok geçmeden yavaşlayıp kısa bir süre içinde de durduğunda bir ucunun beni gösteriyor olmasıyla gerilmiş ve hızlıca şişenin diğer tarfındaki kişiye bakmıştım. Jisung değil de Jisung'un hemen yanında oturan Minho olduğunu görünce de fazlasıyla rahatlayıp derin bir nefes vermiştim.

Tabi bu rahatlama maksimum üç saniye sürmüştü. Çünkü Minho Jisung'un sevgilisiydi...

Yani bu da Minho'nun bana; shot haklarımı kullandığım için Jisung'un üç seferdir soramadığı şeyi soracağı anlamına gelirdi. Korku dolu bakışlarımı çevirdiğim Jisung'un yüzündeki sırıtışta tam olarak bunu doğrular nitelikteydi.

Doğruluk mu desem daha zararlı çıkarım cesaret mi desem daha zararlı çıkarım diye kendi kendime tartışıp hızlı bir beyin fırtınasıyla bana sorabilecekleri soruları düşündükten sonra doğruluğun sonunun dayak yemekle biteceğine emin olmuş ardından da seçimimi yapmam için bana bakan 12 meraklı göze hüzünlü bakışlarımı yollayarak içimdeki son özgüven kırıntılarını toparlayıp vücudumu dikleştirmiş ve "Cesaret." demiştim.

Bunun üzerineyse Jisung ve Minho'nun yüzlerine yerleşen kocaman gülümsemeler eşliğinde el çakışıp bir kaç minik(!) sevinç dansı yaptığını görmüştüm.

Sanırım kelimenin tam anlamıyla sıçmıştım...

Kendimi idamını bekleyen bir kurban gibi hisssetmeye başladığım sırada gergince yerimde kıpırdanıp az önce dikleştirdiğim sırtımı eski haline getirmiş ve yüzüme yıkılmış bir ifade yerleştirerek bu durumdan eğlendikleri beş kilometre öteden bile belli olabilecek yüz ifadeleriyle bizi izleyen arkadaşlarımın hepsine -tabiki Jisung ve Minho hariç- bir kez daha acı acı bakarak gözlerimle beni kurtarmaları için adeta yalvarmıştım. Ama tabiri caizse hiçbiri siklememişti.