Cafe

130 7 1
                                        

Sonunda okulun çıkış zili çalmıştı. Bu zili duyduğuma galiba ilk defa bu kadar sevindim. Zilin çalmasıyla içimi büyük bir heyecanın kaplaması bir olmuştu. Ben eşyalarımı toparlarken Burak'ın yanıma doğru geldiğini farkettim ama çok hevesli olduğumu görmemesi için sanki hiç farketmemiş gibi eşyalarımı toplamaya devam ettim zaten birkaç adım sonra hemen yanımdaydı hemen söze girdi.
"Fikrini değiştirdin galiba bu kadar yavaş toplandığına göre" yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Bende gülümsedim.
"Verdiğim sözden dönmem." Çantamı tek omuza aldım. "O yüzden gidebiliriz" dedim.
Gülümsedi ve okul koridorlarında yürümeye başladık. Burak'ın yanında yürüdüğüm ve Burak bana gülerek bir şeyler anlattığı için koridordaki bütün kızlar bize bakıyordu. Bir an kendimi suç işlemiş küçük bi çocuk gibi hissettim. Zaten birkaç dakika sonra Burak'ın arabasının yanına geldik baya lüks bir arabaydı. Burak kapımı açarak centilmenlik yaptı bende teşekkür edercesine gülümsedim. O da hemen arabanın önünden dolaşarak şöför koltuğuna geçti. Arabada sessiz kalmayı tercih etmiştik zaten cafe okulun yakınında olduğu için gelmememizde pek uzun sürmemişti. Ben baya lüks bir yer beklerken burası gayette bana ve benim gibilere göre bir yerdi. Cam kenarında bir masaya oturduk. Hemen ardından garson geldi.
"Hoşgeldiniz. Ne almak istersiniz?"diye sordu. Burak bana baktı. Bende" Bir sütlü kahve"dedim ardından Burak'ta siparişini verdi ve garsonu yolladı. Hemem ardından siparişlerimiz geldi. Tam Burak ağzını açmış söze girecekti ki masanın sandalyelerinden bir tanesi çekildi ve biri oturdu. Oturan benim yaşlarımdaydı ama spor salonununa gittiğini belli eden kasları yüzünden benden iri görünüyordu. Saçları ve gözleri kahverengiydi yani sıradan biri. Sonra ismini bilmediğim arkadaş Burak'a bakarak konuşmaya başladı.
"Eee kardeşim napıyorsunuz burda?" Daha sonra gözleri bana kaydı. "Bu güzel kızımız kim"dedi gülümseyerek, bende ona gülümsedim. Daha sonra Burak bizi tanıştırdı.
"Yağmur Ege, Ege Yağmur" adının Ege olduğun öğrendiğim çocuk bana baktı ve elini uzattı.
"Tanışrığımıza memnun oldum"dedi bende hafifçe gülümsedim. Burak Ege'nin gelmesinden rahatsız olmuş gibiydi. Ben çocuğun gitmesini beklerken çocuk kendinede bir şeyler sipariş etti. Gitmeyeceğini anladığımda bütün sevincim balon gibi söndü. Ardında Ege'nin gözleri bana döndü.
"Sende durumlar nasıl? Anlarsın ya sevgili falan" bu soru karşısında ağzımdaki kahveyi püskürtmemek için zor tuttum kendimi. Benim hiç sevgilim olmamıştı çünkü. Yani birileri hayatıma girmeye çalışmıştı ama onları kapı dışarı etmiştim. Burak ise gözlerini dikmiş Ege'ye bakıyordu. Gözlerinde hafif bir kızgınlık var gibiydi. Bunları düşünmeyi bıraktım ve cevap verdim.
"Herhangi biri yok"dedim. Ege'nin bu sözümden sonra "Güzel"diye fısıldadığını duymuştum ve bu ürkmeme sebep oldu. Ardında hemen ayağa kalktım.
"Ben bir lavaboya gideyim" dedim. Burak onaylarcasına gülümsedi ama o da sıkılmış gibiydi. İçimden şu Ege denen çocuğa sövüyordum. Nerden çıkmıştı ki ya? Dışarı doğru sıkıntıyla üfledim. Lavaboya gelmiştim. Aynadaki yansımama baktım. Kumral saçlarıma çektiğim fön gayet güzel duruyordu. Aynada ki yansımama bakmayı kestim daha sonra yüzümü yıkayıp lavabodan çıktım. Masaya geldiğimde sessizlik hakimdi. Ta ki Ege saçma sapan bir soru soruncaya dek.
"Ne tür erkeklerden hoşlanırsın?". Bu soru karşısında gözlerim iri iri açılmıştı çocuk resmem asılma aşamasına geçmişti. Burak bir anda masadan kalkınca bütün dikkatimi ona çevirdim.
"Hadi Yağmur gidelim burdan bazıları canına susamış galiba"dedi ve sonra bileğimden beni çıkışa doğru çekti.

Yarım KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin