Neredeyim Ben

75 7 3
                                    

Gözlerimi açtığımda bir kafesteydim. Karnımdaki acı hala devam ediyordu. Etrafıma bakmaya çalıştım çok fazla sis vardı hiç birşey gözükmüyordu. Korkuyordum. Tam olarak kendimde değidim. Zar zor doğrulmaya çalıştım. benimle aynı kafeste üç kişi daha vardı.

İhtiyar adam doğrulmaya çalıştığımı farketti, destek oldu. Yan tarafıma baktığımda benden daha kötü durumda olan bir adam daha vardı.

İhtiyar ''O senin kadar şanslı değil. sen buraya geldiğinde kanaman durmuştu.'' dedi. Sevinmelimiydim bilmiyorum ama hala hayattaydım. İhtiyara ''Burdan çıkmalıyım'' dedim, sadece güldü.

Kafesin diğer tarafına baktım. Dev gibi bir adam vardı. Sanırım buralardan değidi. O cüssede bir adamı unutmak mümkün değil. Yüzünde derin bir yara izi vardı, dikkatimi çekecek kadar büyük bir yara izi. Taze değildi, yani daha önce olmuştu. Nasıl olduğunu merak ediyordum açıkçası, ama sormadım, soramadım. Adamın yüzündeki soğuk kanlı ifadeden korkmuştum belkide. Kaşları çatık, dişlerini sıkmış bir şekilde etrafı gözlüyordu. O da benim gibi bu kokuşmuş yerden kurtulmak istiyordu sanırım.

Benim ona baktığımı farketti ve ''Ne bakıyorsun solucan! Yoksa ölmek mi istiyorsun?"
Cevap veremedim, yutkundum onu kızdıracak bir şey söylersem belkide son sözüm olurdu.

İhtiyar adam ''Sakin olun! Amacımız aynı birbirimize ihtiyacı-" yaşlı adam sözünü bitiremeden ''Benim sizin gibi solucanlara ihtiyacım yok!'' diye bağırdı. öyle çok bağırdıki yaşlı adam birden ilkildi. Başını öne eğdi. Birşeyler yapmak zorundaydım ama bu halde ne yapabilirdimki? Gerçi vurulmamış olsam bile bir şey yapamazdım. Adam beni sağlam bir vuruşa bayıltırdı.

Hava bozdu yağmur başladı ıslanmış, sırılsıklam olmuştum. Sis hala çok yoğundu etrafımı hala göremiyordum. Hava iyice karardı. Uykum geldi, yavaşça uykuya daldım.

Bir gıcırtı ve bağırışmalar duydum. Uyandım, doğruldum. Sis dağılmıştı. etrafıma baktım heryerde kafesler vardı, içlerinde insanlar, çoğunun ayağa kalkmaya hali yoktu. Bağırışmalar iyice yaklaşıyordu. Ayak ucuma doğru uzanan ihtiyarı ayağımla dürttüm. Herhangi bir ses veya tepki vermedi. Hala uyduğunu düşündüm. İki korsan kafese doğru yaklaşmıştı, ihtiyar adamı gördüler.

Biri ''Ölmüş!'' diye bağırdı. Hemen kafesin kilidini açıp ihtiyarın cansız bedenini sürüklediler hemen ardından kapıyı kapatıp kilitlediler. Korsanlardan biri eğilip ihtiyarı inceledi ''Boğulmuş!''. O zaman anlamıştım iri yarı adam ihtiyarı öldürmüştü.

Şimdi kaçmaktan daha önemli bir sorunum vardı; Bir katille aynı kafesteydim...

priteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin