Nereden Nereye

55 4 0
                                    

Artık içimde kaçma arzusundan çok korku vardı. Şimdi nasıl uyuyacaktım? Kafesleri gemilere taşıyorlardı. İlk gece korkudan, ikinci gece ise karnımdaki acıdan uyuyamadım. Yaram gitgide daha çok canımı yakıyordu. Sanırım yaram iltihaplanmıştı. Soğuk soğuk terliyordum.

İri yarı adam inlememe dayanamıyordu ki kafasını kafesin demirlerine vuruyor "Sus artık dayanamıyorum!" Diye bağırıyordu. Onu duyan korsanlar hemen kafesin etrafına toplandılar.

Halimi görünce biri "Çabuk doktoru çağırın!" Diye bağırdı. Genç bir adam koşarak uzaklaştı. Fazla geçmeden kısa boylu, beyaz ve uzun saçlı, gözlüklü ve şişko bir adamla geri geldi. Sanırım doktor bu adamdı. "Ona burdan yardım edemem çabuk kamarama getirin."

Bunun üzerine "Kaptanın kesin emri var ölüler hariç kimse kafesten çıkarılmayacak" dedi korsanlardan biri. Doktor sinirlendi ve "Bu adam bile mi?" Diye sordu ardından "O zaman kaptana sen hesap verirsin!" Bunun üzerine kafesi açtılar. İki korsan beni kaldırdı ve kamaraya kadar taşıdı. Gözlerimi yarım yamalak açıyordum. Beni tutan adamlardan birinin yüzünü gördüm. Mavi gözlü, saçı sakalı birbirine karışmış, kirli bir adamdı. Kokusu beni öldürüyordu ama seçme şansım yoktu. Beni bir yatağa yatırdılar.

Doktor karnıma baktı ve "Tamda düşündüğüm gibi." diye mırıldandı. Titrek bir sesle "Noldu doktor?" Diye sordum. Bir kahkaha attı ve "Ben doktor değilim , aşçıyım, doktor denizdeyken öldü ama merak etme bana bildiği birçok şeyi öğretti." İçim hiç rahat değildi ama mecburdum. "Ne olmuş?" Diye sordum. "Vurulduğunda mermi gömleğindeki kumaş parçası ile etine girmiş, mermi çıkmış ama kumaş parçası hala bedeninde."

"Onu çıkartabilirmisin?" Diye sordum. "Büyük bir zevkle." diyerek ateşe bıraktığı bıçağı etime değdirdi.

Canım çok yanıyordu. Diğer elindeki bıçağı karnıma dayadı ve yaramı açtı. Masanın ucundaki içkiyi eline döktü ve elini karnına sokup kumaşı çıkardı. Ardından içkiden bir yudum alıp yaranın üstüne döktü. O an ki acıyla bilincimi kaybettim.

Sahilde uyandım denizin sesi kulağa çok güzel geliyordu heleki ince ince esen meltem. Sahilde biraz yürüdüm uzaklarda bir ev vardı benim evime çok benziyordu oraya yakından bakmak istedim. Eve yaklaştıkça çocuk sesleri duymaya başlamıştım. Evin önünde arkası dönük küçük bir kız çocuğu vardı. Sonra kız yüzünü döndü ama güneş gözlerimi kamaştırıyordu. Çocuk birden "Baba!"Diye bağırarak bana doğru koşmaya başladı. Evet, bu benim kızımdı. Kızımı kucağıma alıp sıkı sıkı sarıldım. Sonra evin kapısı yavaşça açıldı içinden bir kadın çıktı, karım. Onları öyle çok özlemistimki. Beraber hasret giderdikten sonra güzel bir akşam yemeği yedik. Sabah odun kesmek için dışarı çıktım. Sahile bir gemi yanaşmıştı. Sancağı gözükmüyordu, merakıma yenik düştüm ve gemiye doğru yürümeye başladım. Gemiden evime doğru toplar atılmaya başladı. Arkamı dönüp evime baktığımda evim yerlebir olmuştu. Ailemi bir kez daha kaybetmiştim. Bir top mermisi bana doğru geliyordu, galiba bu benim sonumdu.

Uyandığımda yumuşak bir yataktaydım. Hemen karnıma baktım yaranın üstünde dikişler vardı. Etrafıma baktım bir odanın içindeydim. Kapı açıldı, içeriye cılız bir çocuk girdi ardındanda bir adam.

Bana "Sonunda uyanmışsın, kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sordu, cevap veremedim. Hala olanları anlamaya çalışıyordum. Adam "Seni buraya getireli bir haftadan fazla oldu" dedi. Neler olduğunu anlamamıştım. Son hatırladığım şey doktor sandığım adamın yarama içki dökmesiydi...

priteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin