Gözlerim yavaş yavaş açıldı. Duvara vuran turuncumsu güneş ışığı ve duvarın pudra pembesi rengi çok güzeldi ama tek gördüğüm bu değildi.
Yanımda gözleri yavaş yavaş kapanan bir Heeseung vardı.
Duvarda ki saate baktım. Saat beş buçuktu. İki saattir uyuyor muydum ben bu lanet hastanede? Hemde yanımda ki Heeseung ile? Yok, olamaz, olmadı. Yok böyle bir şey.
"Uyanmışsın(!). Çok korktum(!). Hepimiz çok korktuk. İyi misin? Nasıl hissediyorsun kendini?" ~Heeseung
"Abim... Nerede?" ~Cheonsa
"Dı-dışarıda..." ~Heeseung
"Çağırır mısın?" ~Cheonsa
"Ta-tabii!" ~Heeseung
Kapıyı açacakken seslendim; "oppa... "
"Efendim?" ~Heeseung
"Teşekkür ederim..." ~Cheonsa
"Bana değil, Sunghoon'a teşekkür edersin. Senin için yeni bir hastane ayarladı." ~Heeseung
Kapıyı açtı ve peşinden tam kapamadan çıktı. Bazı sesler duyuyordum ama dikkatimi vermeye çalıştıkça başım ağrıyordu.
Tam kapanmamış olan kapı açılmış, içeri ışık saçan gülüşü ile abim gelmişti.
"Nasıl hissediyorsun?" ~Sunoo
"İntikamını alamamış, hırsı içinde kalmış..." ~Cheonsa
"Abartma istersen. Plana uysan böyle olmazdı. Yarını bekleyemedin hastaneye yatmak için. Hastanen bile değişti." ~Sunoo
"O kızı hırpalamasına izin veremezdim. Ben elimde bir neden olsun diye Heeseung ile sevgililer bahanesini kullanacaktım, kıskanıyorum bilmem ne diyecektim ama yalanım ortaya çıktı. Başkalarına zorbalık yapanlara katlanamıyorum işte. Keşke onu öldüresiye dövebilseydim..." ~Cheonsa
"Herkes senin için ne kadar korktu, sen hâlâ ne diyorsun..." ~Sunoo
Bana peluşumu verip, sarıldıktan sonra kapıyı açtı.
"Dur, gidiyor musun? Neden? Nereye? Gitme abi. Lütfen." ~Cheonsa
"Başkası da gelebilir. Sen küçük bebek misin? Abin olmadan da yapabilirsin." ~Sunoo
"Yapamam... Yapabilsem her şey farklı olurdu." ~Cheonsa
"Sadece biraz. Her gün zaten geleceğim. Şimdilik okula geri dönmem lazım. Disiplin cezasına mahkumum galiba..." ~Sunoo
"Sunoo, kameralar. Onlara kameralara bakmalarını söyle." ~Cheonsa
"Yine düşündün değil mi her şeyi?" ~Sunoo
"Her şeyi değil tabii ki, sadece planım biraz değişti o kadar." ~Cheonsa
"Yemeğini ye ve verilen ilaçlara itiraz etmeye kalkma. Akşam geleceğim. Kimseden şikayet duymak istemiyorum." ~Sunoo
"Güzel yemek vermezlerse yemem. Süt verirlerse içerim ama!" ~Cheonsa
"Herkes girsin ister misin?" ~Sunoo
"Sülale burada deme. Hepsi yok olsun buradan." ~Cheonsa
"Ben senin asıl sülalenim ne diyorsun sen?!" kapının arkasından gelen Mina'nın sesi ile güldüm, iki dakika ciddi bırakmaz insanı.
"Girsinler mi? Yoksa peluşunla baş başa kalacaksın." ~Sunoo
"Hayır, ben girmek zorundayım. Üzgünüm oppa-nim. Kenara çekilirseniz..." Mina bana sırıtarak girmişti. Sunoo'da şaşkınlıkla Mina'yı izliyordu.
"O nasıl izindi?" ~Sunoo
"İzin gibi izin. Özür değildi oppa-nim." ~Mina
"Çık, ben gitmiyorum okula falan. Yarın alırım cezamı." ~Sunoo
"Yok öyle bir şey, git al cezanı. Adalet denen bir şey var. Hadi kış kış. Kardeşim bana emanet. Yok, senin kardeşindi o dimi? Olsun, benim de öyle. Benim her şeyim o." ~Mina
"Diğerleri-" ~Sunoo
"Girsinler bari... Sanki onlar orada durabilecek, hastaneden kovarlar bizi... Kim var bilmiyorum ama tanıdığım herkes kovulur." ~Cheonsa
Sunoo çıkmış, Heeseung dışında herkes odaya girmişti. Sülalem kadar var. -14 kişi- Bu kadar sevenim mi var benim? Yoksa hepsi Sunoo ve Mina'nın dayak zoru ile mi geldi?
"Siz kimsiniz?" ~Cheonsa
"Yemezler uzaylı civciv." ~Sunghoon
"Sen gidebilirsin, hastane için teşekkürler. Hadi çık. Git. Kış kış." ~Cheonsa
"Siz sevgili değil miydiniz?" ~Niki
"Plandı bu. Bak yine inandırıcı oldu. Senin yerine geçtim Niki, haberin yok." ~Sunghoon
"Yok öyle bir şey!! İki sattık diye yeni knk bulunmaz!!" ~Niki
"Gel de dövme... Hastanedesin ve kız hasta, niye bağırıyorsun?" ~Jay
"Yanlız, 5 dakikadan fazla hepimiz kalamayız. Ve 2 saatte bir refakatçi değişmek zorunda." ~Jake
"Korecen yetti mi?" ~Jungwon
"Google sağ olsun." ~Jake
"Şey... Dışarda uzaya boy salmış bir arladaş olması gerek. Ne oldu ona? Sevgilisine mi gitti?" ~Cheonsa
"Kıskanma kız hemen. O senin. Bağırdın o kadar, daha gitmez." ~Sunghoon
"Sunghoon hyung, alışkanlık yapmasın. İki takıldın kankamla diye yerime geçemezsin." ~Niki
"Tamam uzatma Niki." ~Mina
"Senin yerin garanti, sen bi sus. " ~Niki
"Kes çeneni." ~Mina
Jake, dışarı çıkmış, sonra yüzünde gülümseme ile gelmişti.
"Geliyor seninki." ~Jake
"Hasta hasta bir yapıştıracak şimdi... Bi susun." ~Jay
Lafı ağzımdan aldın Jay! Ben de ne kadar bağırdaysam artık... Herkes duymuş. Yani normalde bir çıt çıkardım diye stres yapan ben herkesin duyduğu kadar bağırmışım resmen.
Heeseung kapıdan kafasını uzatmıştı.
"Bölüm sonu canavarı gibi durma da gelsene içeri." ~Arin
"O değilde, Jiyon'un yüzünde yara varmış, ellerine sağlık Cheonsa." ~Byeol
"Ben değil, abim de yapmış olabilir." ~Cheonsa
"İki kardeş de psikopat..." ~Heeseung
"Ne oldu? Zoruna mı gitti hyung? Gelecekte ki karın psikopatın teki, tabii zoruna gider. Sen bu kadar kavga etmedin çünkü." ~Sunghoon
"Sen gelsene bi dışarı." ~Heeseung
"Geleyim hyung." ~Sunghoon
"Yav bi nagajuseyo. Hadi hepiniz. Çıkın gidin. Uyuyacağım ben." ~Cheonsa
"Heeseung hyung kalsın derdim ama 2 saattir o başında olduğu için başkası kalacak yanında. Mina kalsa... Hastane burası, oyun parkı değil. Kim kalsa çıtın çıkmaz?... Jungwon!" ~Sunghoon
"Neden ben değil?" ~Jake
"İngilizce sınıfı yaparsınız siz hastaneyi. Jungwon ile konuşacak konu bulana kadar 15 dakika geçer, sonra hepten uykusu gelir, Jungwon telefon ile oynar, çıt yok. Ne kadar zekiyim ben..." ~Sunghoon
"Ben kalıyorum. Gojo yorobun. (Kaybolun)/defolun millet)" ~Mina
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMB ⚜ ENHYPEN ✔
FanfictionSen salak Ben salak Gel sarılak Çok romantik... Değil mi? 15.10.21 14.08.22 Bu hikaye gerçek dünyayla ilgili değildir. İdollerin gerçek hayatlarıyla ilişkilendirilemez. Bu yüzden karakterlerden nefret etmeyin veya onları eleştirmeyin. Cheonsa kurgu...