Bölüm 12

3 0 0
                                    

"Kesinlik seni sadece aldatır, sahte rüyalar ile kandırır. Bu sözde 'rüya'ları elde ettiğinde, ve içlerine girdiğinde gördüğün tek şey koca bir boşluk olur!"

Birden oturdukları kayanın arkasından kalkan Sarp, uzakta olan Coğrafyacı'ya doğru baktı. Bunu gören Muhammed, telaşla arkadaşına bağırdı:

"SARP!!!! N-NE YAPTIĞINI SANIYORSUN! DERHAL YANIMA OTUR!"

Ama Sarp... Sadece Muhammed'e döndü, gülümsedi, ve.... Coğrafyacı'ya karşı hiç tereddüt etmeden son hız koşmaya başladı. Bu dünyaya ait olmayan güçlere sahip bir adam, ve henüz gücü hakkında hiçbir şey bilmeyen bir çocuk mu? Bu durumda yaptığı şey, sıradan bir insan için kesin bir ölüm kararı olurdu. Ama Sarp... Hayatının bu dakikasından sonra artık kesinliğe inanmıyordu. Artık kendini tamamen şansa adayacak, ve şansın gücü ile savaşacaktı! Coğrafyacı'ya yaklaşmak üzereydi... Planı her ne ise, yüzündeki gülümseme onun bu konuda kendine güvendiğini gösteriyordu. Bunlar olurken Muhammed, arkada Sarp'a geri dönmesi için bağırıyor, yalvarıyordu. Ama Sarp... Arkasına bile bakmıyordu. Tam Coğrafyacı'nın yaklaşık 1 metre yanına yaklaşmışken... Coğrafyacı'nın yüzünde pişkin bir gülümseme belirdi. Ve Sarp'ın arkasındaki topraktan hızlıca devasa bir taramalı taret çıktı. Üzerinde tam 12 tane namlu olan bu korkunç ölüm makinesi, tehditkar bir şekilde Sarp'a dönüktü.

Bunu gören Muhammed, tarete doğru koşup, arkadaşını onu bekleyen kaderden kurtarmaya çalıştı. Ama Coğrafyacı, tek bir parmağını kaldırdı... Ve Sarp henüz daha tepki bile veremeden, silah onu delik deşik etti. Saniyede yaklaşık 40 mermiye kadar ateş edebilen bu makineye karşı hiçbir şansı yoktu. Mermiler durmuyordu. Muhammed gördüğü şeye inanamıyordu... En yakın dostunun böyle korkunç bir ölüm makinesi tarafından parçalanmasını izlemekten başka hiçbir şey yapamıyordu. Kanlar ve bedeninde bir sürü delik içerisinde olan Sarp, silahtan çıkan mermilerin etkisiyle havaya fırladı, ve her yere kanı sıçrarken bedeni hemen yanında olan denize düştü. Bunu gören Muhammed, birden tüm umudunu kaybetti, ve yere yığıldı. Gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı, yere yumruk attı... Bunu gören Coğrafyacı, ona döndü, ve uzaktan ona konuşmaya başladı:

"Muhammed Ersoy... Seni daha önce hiç bu halde görmemiştim! Gördüğün gibi arkadaşını mermi manyağı yaptım... Ama senin için başka bir kader düşünüyorum... Bunu görmeye hazır mısın, Muhammed Ersoy?!"

Dedi, ve ağzından korkunç bir kahkaha döküldü. Muhammed, bir anda kendini zorla da olsa toparladı. Onu öldürmesine izin veremezdi. Arkadaşının kanını yerde bırakamazdı! Ve birden yerden kalkıp... Koşmaya başladı. Coğrafyacı, arkasından bağırdı:

"Koş, Muhammed, koş! Koş ve bana daha da zevk getir! Sonuçta... Seni böyle öldürmek hiç zevkli olmaz! KAÇ BENDEN MUHAMMED, AMA KALBİNİN DERİNLİKLERİNDE BİLİYORSUN Kİ ELBET SENİ YAKALAYACAĞIM!!! HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!!!"

Coğrafyacı, Muhammed koşarken arkasından yavaş yavaş geliyordu. Muhammed ise, onu bir şekilde yok etmenin yollarını düşünüyordu:

"Yaprak Dökümü'nü kullanamam... Kullansam bile, Coğrafyacı onu anında yok eder... Tıpkı Sarp'a yaptığı gibi! Eğer Çöpçüler Kralı'nı kullanırsam... Hayır, bu imkansız! Sarp'a ne yaptığını gördüm... Şu an Coğrafyacı'nın görebildiğim tek zayıflığı görüşü... Ama görüşünü engellemem imkansız. Yanına bile yaklaşamıyorum. Bu yol cidden çıkmaz sokak mı...?"

Düşünürken Muhammed, hala kaçıyordu. Daireler çiziyordu, ama kaçıyordu. Geçtiği her ağacı, taşı, her şeyi Coğrafyacı sadece tek bir vuruş ile yok ediyordu. Saklanacak hiçbir yer bırakmıyordu. Kaçılabilecek hiçbir yer kalmamıştı, Muhammed eğer bunu yapmaya devam ederse, sadece gücü bitene kadar hayatta kalmış olacaktı. Coğrafyacı'nın gücü ise bitmek tükenmek bilmiyordu. En sonunda tüm umudu tükendi. Şu an Sarp'ın son nefeslerini verdiği yerdeydi. Her yer en iyi dostunun kanı ile doluydu. Hemen yakınında ise en iyi dostunun canını almış savaş makinesi vardı. Muhammed, en sonunda kaderini kabullenmişti... Ölüm... Onu bekleyen tek şeyin bu olduğunu düşünüyordu, ve kararını vermişti. En iyi arkadaşının yanında ölmek istiyordu. Yere çöktü, ve Sarp'ın en son ayak bastığı yere dokundu... Coğrafyacı hala çok uzakta olmadan, yavaş yavaş yanına yürüyordu.

Usta Çöpçü: Beyaz Celladın Son SınavıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin