Bölüm 7: Ev

128 14 3
                                        

Çevremiz çok sessizdi. Nefes alış-verişlerimizin duyuluyordu. Siyah Adam’ın yaptığı tüm kabalıkları bir anda unutmuş gibiydim. Çok yakınlaşmıştık ve ilk hamleyi Siyah Adam yaptı ve sıkıca sarıldı. Çenemi omzuna koymuştum ve gecenin sessizliğini bozan ise nefes alış-verişlerimiz değil, ağlamamdı. O her nefesini verdiğinde omzumda hafif bir ısınma oluyordu. Siyah Adam’ın yanında kendimi çok iyi hissediyordum. Bileklikten gelen bir güç müydü? Yoksa ona beslediğim duygular mıydı? Artık orasını zaman gösterecekti. Gözyaşlarım durduğunda kulağına yaklaşıp tüm duygularımı o kelimeye yükleyerek kısık sesle söyledim.

“Teşekkür Ederim” dedim.

Benim söyleyeceğim kelimeleri o söylemişti.

“Seni asla bırakmayacağım!” dedi.

Ve beni karanlıkla yalnız bıraktı.

Siyah Adam’dan birkaç gün sonra Can’ı yanıma alıp büyükbabanın esrarengiz evine çıktık. Odaları tek tek dolaşıyorduk. Sandık, defter, resim veya ilgimizi çekecek eşyalar arıyorduk. Evin içerisinde pek önemli bir şey bulamamıştık. Gördüğümüz ve çok şaşırdığımız dedemin eski bir silahı olduğuydu. Bize hiç bahsetmemişti.

“Abla çişim geldi. “ dedi Can.

Normalde hiç söylemez gider yapardı ama büyükbabamın evinden çok korkuyordu. Benim peşimden hiç ayrılmıyordu. Elinden tutarak götürdüm. Kapıyı açtığımızda kardeşim çığlık atmaya başladı. Ben şaşırıp kalmıştım. Banyonun tüm duvarları harabeydi. Tamamen tüm fayanslar kırılmış ve yerdeydiler. Can’la birlikte dışarı çıktık. Evimizin bahçesine geçip annemleri bekledik. Can’ın gözünde korku kaybolmamıştı. Arada bir duyulmayacak kadar az bir sesle

“Abla sence kim yapmıştır? “ diyordu.

Kimin yaptığını bilmiyordum. Niçin yaptığını ve ne aradığını bilmiyordum. Babam ile annem geldiklerinde yüzümüzden anladılar.

“Sizin haliniz ne böyle? Ne oldu?” dedi annem.

Ben uzun bir nefes aldıktan sonra oturduğum tuğladan kalktım ve anneme
“Büyükbabanın evindeki banyo paramparça. Fayanslar, duvar ve tüm eşyalar kırılmış.” Dedim.

Hemen büyükbabamın evine yöneldiler. Can bana baktı ve
“Şimdi ne olacak? “ dedi.

“Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum kardeşim.” Dedim.

Annemler uzunca bir süre kaldıktan sonra büyükbabamın bahçe kapısının kapandığını duydum. Biraz toparlandık ve Can’la birlikte ayağı kalktık. Bahçe kapısından girdiler. İkisinin suratında da endişe gözleniyordu. Sanki biz orda yokmuşuz gibi geçip gittiler. Babamın arkasından koştum. Paltosunu tuttum.

“Şimdi ne yapacağız?” dedim.
“Teyzenize gitmemiz gerekiyor. Hadi Can’ı al eşyalarınızı toplayın!” dedi.

Birkaç kıyafet alarak teyzemlere geçtik. Annemlerin bu telaşını anlayamamıştım. Annem babamla konuşurken evden taşınmaları gerektiğini söylediler. Duyduğumda çok sinirlendim ve odalarına girdim.
“Ne yapmaya çalışıyorsunuz ?” dedim.

Beni gördüklerinde şaşırmışlardı. Babam bir şeyler gevelemeye çalıştı ama başarılı olamadı ve Annem bana dönüp

“Sadece düşünüyoruz. Daha ortalıkta Fol yok Yumurta yok. “ dedi.

Ama ben inanmamıştım taşınacağımız kesindi. Kesin olmasa bile öyle hissediyordum.

“Yalan söylüyorsunuz!” Sinirlice söylemiştim.

Babam bu sefer diyeceklerini toparlamıştı

“Hem taşınırsak ne olur ki? Yeni arkadaşların olur.” Dedi.

Her ne kadar ağlasam da zırlasam da evden taşınma fikirleri değişmedi. Sabah evi taşıyacağımız için teyzemlerden çıkıp kendi evimize geçmiştik. Geçireceğim son geceydi. Herkes yattıktan sonra yatağımdan oturup Siyah Adam’ın gelmesini bekledim. Siyah Adam’ı bir daha göremeyeceğimi düşünüyordum. Onu hissedemeyecektim. İncir ağacı yalnız kalacaktı. Uyumak üzereyken pencereden ışığı gördüm. Siyah Adam gelmişti. Belki son kez görüşecektik. Hızlıca merdivenleri indim. Bahçeye baktığımda karanlıktı. Uzaktan ışığın arttığını gördüm. Hızlıca gelip geçti. Ekmek arabasıydı. Beni heyecanlandıran ve koşa koşa indiğim sadece ekmek arabasının farlarıydı. Hüzünlü bir şekilde yavaş ve ağır merdivenleri çıkarak odama geçtim. Yatağımın içine girmiştim.

Siyah Adam beni yalnız bırakmayacağını söylemişti yalan mıydı? En kötü zamanlarımda yanımda olacağını düşündüğüm Siyah Adam bile yanımda değildi. Yapayalnızdım. 

Sabahın erken saatlerinde taşınma işlerimiz başlamıştı. Kırılacak camları ve mutfak eşyalarını kutuların içine doldurduk. Ben kendi kıyafet ve defterlerimi ayrı kutunun içine koymuştum. Çoğu eşya kutulandıktan sonra tek tek babam kiraladığı kamyonete yüklüyordu. Öğleden sonra kamyonet neredeyse dolmak üzereydi ve eşyalarımızın hepsi bitmişti. Annem bana

“Hadi kızım son bir kutu kaldı onu al da gidelim “ dedi.

Hepsi dışarıda kamyonette bekliyordu. Ben içeri girip mutfaktan kutuyu aldıktan sonra kapıyı kilitleyip çıktım. Bahçeden geçerken kutuyu köşeye bıraktım. İncir ağacının önünde durdum. Bilekliğimin iplerini yavaşça söktükten sonra çıkardım ve Ağacın altına attım. Artık umurumda değildi Siyah Adam. Eğer beni kaybetmek istemiyorsa bir yolunu bulur ve beni bulurdu. Tekrardan kutuyu alıp kamyonetin arkasına koydum. Ön tarafa şoförün olduğu bölmeye geçtim. Annemin yanına oturdum. Yeni ev, yeni mahalle, yeni hayat, yeni sıkıntılar herşeye yeniden başlayacaktım.


Siyah AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin