Bizim evde büyükçe, kilitli bir sandık vardı. Bugüne kadar hiç dikkatimi çekmemişti. Büyükbabamın küçük sandığındaki gizemden sonra gördüğüm her sandık ilgimi çekmeye başlamıştı. Belki başka gizemler başka sırların da saklandığını düşünüyordum. Evimizdeki sandığın anahtarı her şeyin başlangıcı olabilirdi. Merak ediyordum. Her fırsatta ev boşalır boşalmaz anahtar aramaya koyuluyordum. Günler, haftalar geçti. Aramaktan hiç vazgeçmedim. Bir gün acıkmıştım. Mutfakta kendime atıştırmalık hazırlarken çekmecelerin birisinde dikkatimi bir şey çekti. Elime aldığımda bir anahtar olduğunu fark ettim. Normal boyutlardan daha küçüktü. Aradığım sandığın anahtarı olabilir miydi? Sabırsızlıkla annemin evden gitmesini bekliyordum. Annem bahçeye biraz odun getirmeye gitmişti. Bende her ne kadar kısa bir zamanda olsa, merakıma yenik düşüp sandığın yanına gittim. Anahtar sandığa aitti ve açıldı. Annemin çeyiz sandığına benziyordu. Bir sürü el işlemesi vardı. Birkaç eşyayı çıkardıktan sonra bilekliğimi bulmuştum. Hemen bileğime taktım. İhtişamına bakarken, uzun süre harcadığımdan annemin ayak seslerini çok geç fark ettim. Yerdeki dağıttığım eşyaları sandığın içine hızlıca koymaya çalıştım ama nafile. Annem beni gördüğünde duraksadı.
"Ne yapıyorsun sandığın başında?" diye sordu kaşları çatık bir şekilde.
"Benim olan bileziği aldım. Siyah Adam gönderdi bana" diye, biraz sitemle cevap verdim.
"Saçmalama kızım" diye azarlamaya başlayacakken sözünü kestim.
"Beni ilgilendirmez. Bu bilezik benim ve hiç kimseye vermeyeceğim" diye bağırdım.
Bütün ısrarlarıma rağmen ikna edemedim. Son çare olarak, ağlayıp zırlamaya başladım. Dayanamadı sonunda ikna oldu.
Artık bileklik yerini bulmuştu ama bunun nasıl bir gizemi veya sırrı olduğunu çok merak ediyordum. En nihayetinde Siyahlı Adam vermişti elbet bir gizemi vardı.
Bununla pek kafa yoramazdım. Okulum ve düzeltmem gereken kırık notlarım vardı. İlk olarak ana derslerimden Türkçe vardı. İlk sınavım çok kötüydü düzeltmem lazımdı. Bileğimde bileklikle birlikte sınıf arkadaşlarıma hava atmak için okula hızlı hızlı gitmiştim. Okulda heyecanım çok fazla artmıştı. Sınavın yapılacağı salona girdim. Sınav başlamıştı ve çok kolay geliyordu. Soruların hepsini hızlıca yapıp öğretmene çok kısa sürede ve ilk veren kişi olmuştum. Sınavda ki gözetmen, sınıf öğretmenimiz olduğu için alaycı bir tavırla kâğıdımı aldı. Sanki yüz ifadesi " Salak yine yapamamıştır. Boş kâğıt vermiştir. Benim de işime gelir direk sıfır verir geçerim. " der gibiydi. En azından ben öyle anladım. Birkaç gün sonra okulun panosunda sınavı geçtiğimi görünce sevinçten havalara uçmuştum. Öğretmenin okurken suratındaki ifadeyi çok merak ediyordum. Uzun bir süre sonra ilk defa başarmanın sevinciyle huzurlu uyuyacaktım ve öylede oldu.
Gecenin bir yarısı uyandığımda, merak edip pencereden aşağı baktığım ve Siyah Adamı gördüm. Aynı yerinde İncir ağacının altındaydı. Bu sefer cesaretimi toplayıp aşağıya inmeye karar verdim. Zararsız biri olduğunu düşünüyordum. Yoksa bana niçin para versin, Can'ın hayatını kurtarsın veya benim elimden tutup merdivenden aşağıya indirsin ki? Aklımda da ona sormam gereken sorular vardı. Neden birkaç kişi hariç hiç kimseye görünmüyordu? Cesaretimi toplayıp aşağıya indim. Bahçede karşısına çıktım.
"Konuş! Amacın ne?" derken sesim beklediğimden daha gergin çıkıyordu.
"Desidera korkmana gerek yok. Gel yanıma" diye cevap verince şaşırmadan edemedim.
"Desidera da ne? Ne demek istiyorsun?" Konuşurken şaşkınlığım sesime vurmuş ve beklediğimden yüksek tonlu çıkmıştı.
"O Senin İsmin" diye ürkütücü bir ses tonuyla konuşunca, her ne kadar korksamda geri adım atmadım.
"Hayır. Benim ismim Desidera ya da onun gibi bir şey değil. Benim ismim ...." Derken sözümü kesti ve,
"Dedenden kaynaklı ben buradayım. Şimdi de seni koruyacağım. Bilekliğini sakın çıkarma. Sürekli yanında tut. Aramızdaki bağ bozulmasın. Başın sıkıştığında benim haberim olur ve yanına gelirim." Dedikten sonra kayboldu. Onunla birlikte ışıkta yok olup karanlığa gömüldü, İncir ağacı. Korkuyla, yavaş yavaş indiğim merdiveni gecenin sessizliğini bozarak hızlı ve iki iki çıkarak odama geçtim. Annem benim hızlı hızlı koşmama uyanmıştı.
"Ne yapıyorsun burada? Yine Siyah Adam deme sakın!"diyerek azarlamaya başlayacakken sözünü kestim,
"Yok, anne unuttum onu artık, boşverdim. Su içmeye inmiştim."gibi şeylerle geçiştirdim.
Artık hiç kimseye Siyah adamdan bahsetmemeliydim. Hiç kimseye, anneme bile.!
Bir gün okula gitmek için evden çıkmıştım. Okula varmaya iki sokak varken kadının birisi beni durdurdu ve bileğimden tuttu. Parmaklarını bilekliğin üzerinde gezdirirken bedenimi bir ürperti dalgası yalayıp geçti.
"Evladım bilekliğin çok güzel. Aynısı benim kızımda vardı kayboldu. Bana verir misin?"
"Hayır veremem." dedim kesin bir ses tonu ile
"Sana çok para veririm."diretmeye devam etti.
"Vermek istemiyorum diyorum."derken daha sert bir tavrım vardı. Kolumu tutup yalvarmaya başladı vermem için.
"Hayır vermek istemiyorum. Okula geç kalıyorum bırakın beni gideyim."
Israrlı bir şekilde kolumdan tutmaya başladı. Bileğimi çekiştirip, bilekliği çıkarmaya çalışıyordu. Arkamda bir hareketlenme fark ettim. Yavaşca kafamı çevirdiğimde Siyah Adamı gördüm. Beni tutup kenara çekti. Kadın ise saldırgan bir tavır alıp, üzerindeki kahverengi mantosunu yere attı. Eline baktığımda bir dal parçası vardı. Siyah Adama doğru hamle yapmaya çalıştığında elindeki şeyi O'na savurdu ama ıskaladı. Siyah Adam kadına birkaç vuruş hamlesi yaptıktan ve başarılı olduktan sonra kadın yere yığıldı. Siyah Adam, kadının elinde bulunan ve asa gibi bir şey olduğunu düşündüğüm dal parçasını alıp iki eliyle büktü ve kırdı. Yere attığında tozlaşıp yok oldu. Bense donup kalmıştım. İnanamıyordum. Çevremde bulunan her şey yok olmuş, sanki başka bir boyuta girmiştim. Siyah adam nerden geldiğini görmediğim bir kılıçla kadının karnına batırdığında asaya olan durumun aynısı kadına da olmuştu. Bir an da ne olduğunu anlamadan sanki yüksek bir yerden düşmüşüm gibi irkildim. Sanki az önce yaşanan her şey bir rüyaydı ve ben rüyadan uyanmıştım. Çevreme bakındığımda Siyah Adam ortalıkta yoktu. Ne kadar kabaydı en azından bir açıklama yapabilirdi ya da ne bileyim sonra görüşürüz gibisinden bir şeyler söyleyebilirdi. Biraz toplum içinde nasıl davranılması gerektiği ile ilgili ders alması lazımdı.
Sınıftaki tüm kızlar;
"Bunu nerden aldın?"
"Çok Güzel! Bayıldım."
"Söyle hadi! Anneme söyleyeyim bana da alsın."
"Çok güzel ya."
gibi bir sürü hayranlık dolu sözler söylediler bilekliği görünce.
Aklımda onlara;
"Benim korumam var. Siyah Adam o hediye etti. Çok cesur ve güçlü. Özel güçleri var ve hatta biraz önce beni asası olan bir kadından kurtardı. " demek vardı. Ama asla inanmayacaklarını bildiğim ve bana deli gözüyle bakmamaları için,
"Büyükbabamın hediyesi. Hatıra olarak takıyorum." Diyebildim.
O gününün sonunda yatakta olanları düşünüyordum. Siyah Adam tamamen yaşamıma girmişti.Artık korku yerine, garip bir çekim ve ilgi duymaya başlamıştım. İnanılmaz derecede onunla konuşmak istiyordum. Dayanamayıp bahçeye indim. Gelmesi için düşündüm. Ama gelmedi. Bilekliğe bakarak gelmesini düşündüm. Aklıma gelen her şeyi denedim. Ama gelmedi. Tüm umudumu yitirmiş, geri döneceğim sırada ışığı belirdi. Çok sevinmiştim. Gecenin karanlığı ve sessizliği içindeki aydınlık bana garip bir şekilde huzur veriyordu. Elimden gelse birlikte gökyüzüne uçmak sonsuzluğa ilerlemek istiyordum.
Yavaş ve titrek adımlarla ışığa doğru yürüdüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Adam
Mystery / ThrillerUfacık bir kızdım. Büyük babam öldü. Arkasında bir sır bıraktı. Ve o sır bendim. Kendimi çözmeye çalıştım. Siyah Adam'la tanıştım. Kendimi başka bir dünyada buldum. Yeşil gözleri hissettim. Aşkı tattım. İhaneti tattım. Ölümsüzlüğü tattım. Peki Desi...