- Bölüm 6 -

31 2 2
                                    

Kıvırcık, kabarık saçlı bir kız. 1.73 boyunda, yüksek bel grimsi siyah bir pantolon, pantolon belini belli edecek şekilde önü kısa olan bir tşört, üstüne de sıradan insanlardan beklenmeyecek şekilde, dışarıdaki 26 dereceye kafa tutan uzun, ince bir hırka. Belki yelek. Garip bir şey. Serhat kadın kıyafetlerinin isimlerinden hiç anlamazdı zaten. Umrunda da değildi. Önündeki kızın güzelliğine aşık olması için o lanet bez parçasının adına ihtiyacı yoktu. Bi' saniye. Aşık olmak mı? Serhat Halis? Aşık olmak? Evet aynen öyle. Beyni çoktan kabul etmişti aşık olduğunu, küçük bir bölümü hariç. Çünkü emir büyük yerdendi; deli gibi çırpınan kalptendi. Beyninin küçük bir kısmı itiraz ediyordu ama Serhat ilk defa beynini susturabilmişti. Rasyonal olarak aykırı olabilirdi, teoride bir sürü olumsuz etkisi olabilirdi, mantıken bir sürü ihtimali olabilirdi; ama ilk defa Serhat özgür olmayı seçmişti. Babasının ona biçtiği gömleği yırtmış, onlarca bilim adamının kurduğu o bilimsel düzenler silsilesine kafa tutmuştu. Sonunda aradığı kalp çarpıntısını bulmuştu ve kaybetmeye niyeti yoktu. Hala asosyaldi, hala bilim aşığıydı, hala kitap kurduydu, hala insanlardan nefret ediyordu, ama artık ''aşık''tı..

Serhat ''Irene'imi buldum'' diyordu içinden. Bir çift bal köpüğü göze bu kadar bağlanabileceğini hiç düşünmemişti. Keza Kıvırcık da öyleydi. Çok büyük bir ''özgür kız'' havasında değildi, feminist hiç değildi. Sadece ilgisini gerçek anlamda çeken hiçbir erkek olmamıştı. Karşısında duran, kendisinden aşırı derecede hoşlanması -hatta aslında aşık olması, ama Kıvırcık bu ihtimali ''kendini beğenme'' olmasın diye en sona atmıştı- dışında hiçbir şeyini bilmediği bu hoş çocuktan hoşlanmıştı. İlginç bir çekim vardı çocukta. Arkası dipsiz bir kuyu gibi gözüken, çok derin ve anlamlı bakışlara sahip bir çift siyaha yakın kahve göz, buğday ten, önleri diğer bölgelere göre biraz daha uzun bir saç, ince uzun fizik, trençkot ve... ''Trençkot mu? Bu havada? Hah, işte benim kafadan biri. Sonunda. 1 puan karşımdaki çocuğa gidiyor..'' diyerek mutlu oldu Kıvırcık. Tanışmak istiyordu. Bu çocukta bir gizem vardı. Bilmek istiyordu. Düğümlerini çözmek istiyordu..

Sonunda bozuldu sessizlik, ''oturmak ister misin?'' Dedi Serhat. Kıvırcık kabul etti, oturdular.

S: seni daha önce görmedim.

K: görmek ister miydin ki?

S: kesinlikle.

K: Görmediğinden nasıl emin olabiliyorsun?

S: bu sorunun cevabını zaman verecektir sana, merak etme.

Serhat laubali hareketlerine başlamıştı bile. Beynine kan gitmesi çok sürmemişti.

K: ilginçsin.

S: farkındayım. Sen de... farklısın.

K: olabilirim. Kesin konuşmam mümkün değil.

Serhat'a son darbe geldi Kıvırcık'tan;

K: Ben Aylin bu arada. Aylin Ekler.

Ve beyaz, narin parmaklarını canına kastedecekmişçesine Serhat'a doğru uzattı. Aslında amacı sadece el sıkışmaktı ama Serhat tüm haziranı trençkotla geçirdiği halde ilk defa terlemişti.

S: Serhat Halis. Ekler'e de bayılırım bu arada.

A: yersizdi, yetersizdi, ama çok tatlısın.

Arkadaşlar bu tadımlık bir bölümdü. Amacım bildirim ile kendimi size hatırlatabilmek..:D bu hikayeye devam etmeyi cidden çok istiyorum ama desteğinize fazlasıyla ihtiyacım var. Amacım beğeni toplamak falan değil. Görüşlerinizi önemsiyorum. Her neyse. Çok teşekkür ederim her şey için..:D diğer çalışmam olan Maskeli'ye de bir göz atmanızı öneririm. O hikayemde de desteğe ihtiyaç duyduğum bir noktadayım. İyi okumalar şimdiden..:D

Serhat HalisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin