~6~
Sağ yanağıma nüfuz eden yumuşacık yastık çoktan ıslanmıştı. Gözlerim uykusuzluktan kızarmış, artık bulanık görmeye başlamıştı. Kırmızı nevresim takılı olan yorganımı burnuma kadar çekmiştim.
Düşünceler beynimi o kadar çok işgal etmişti ki; saatlerdir beni uyutmuyordu. Uykum vardı, hem de çok uykum vardı. Ama stresliyken nasıl uyunurdu ki?
Beş ay. Beş aydır bu haldeydim.
En yakın arkadaşımın kurt adam formu karnımı deştiğinden beri kabuslarımı süslüyordu. Ona kızmıyordum, hayır, hatta tam tersi, en az suçladığı kişi oydu.
Onu buna mecbur bırakan kişiye kızıyordum. Fenrir Greyback, Remus'tan hayatını, benden ise uykularımı çalmıştı.
Akşam yemeğinde yapılan konuşma anılarımı tetiklediği için durumum normalden daha berbattı. Yatağımda doğrulup saate baktım.
İki buçuk.
Normalde bu saatte herkes uyanık olurdu, ama ilk gün yorgunluğu bütün kule uyuyordu. Ben hariç.
Terliklerimi giyip, hırkamı basitçe üzerime geçirdim ve şapkasını kafama örttüm. Yorganımın içi o kadar sıcaktı ki, dışarıdaki soğuk beni resmen titretmişti. Hızlıca merdivenleri inip ortak salona bir göz attım, cam kenarında tartışan Alice ve Frank'e aldırmadan erkekler yatakhanesine doğru adımladım.
Birkaç kat çıktıktan sonra bir kapının önünde durdum. Çalma gereği duymadan hafifçe aralayarak kafamı içeri uzattım, onlarla aynı odada kalan Frank zaten aşağıdaydı. Yavaşça içeri süzülüp kapıyı arkamdan kapattım.
Kapıdan girince hemen solda Peter'ın yatağı vardı, ondan sonra James, Frank'in yatağı tam karşıdaydı, Sirius ve Remus'un yatakları sağ taraftaydı.
Kapının sesini duyduğunda Sirius karyolanın benim tarafımda olan kısmındaki perdeyi araladı ve kimin geldiğine baktı. "Sierra?"
"Sirius." Dedim ona doğru ilerlerken. Yatağın diğer tarafını dolandım, o kısımdaki perde açıktı, sağ tarafında kalan minik pencereden gökyüzünü izlerdi hep. Yatağa oturduğumda doğrulup yanıma geldi.
"Uyumamışsın..." Diye mırıldandım okumakta olduğu muggle kitabını gözlerimle süzerken.
"Sen de öyle." Çenemden tutup yüzümü ona çevirdi. "Yemekten sonra seni yalnız bırakmamalıydım." Dedi kendi kendine.
"Bilemezdin-"
"Bilmeliydim." Netti sesi. "O gün başına gelenlerden ben de sorumluyum." Fısıldayarak konuşuyorduk. Herkes uyuyordu.
"Hiçbiriniz kendini suçlamamalı. Bile isteye oradaydım."
"Karnını bile isteye deştirmedin ama."
"Böyle yapma."
"Eğer o gün Aylak'ı biraz daha oyalayabilseydim bu olmayacaktı." Dedi elini karnımdaki yaranın üzerinde gezdirirken.
"Bunu konuşmak istemiyorum." Dedim konuyu kapatmak için.
Gözlerini 'tamam' der gibi yumdu. Karnımdaki eli belime giderken diğer eliyle kafamın arkasını tuttu ve beni kendine çekip sarıldı. Ben de kollarımı ona sararken dudaklarını başımın üzerinde hissettim, daha da sarıldı bana.
Hiç bırakmadan hafifçe geriye yatırdı ve üzerime yorganı örttü, karyolanın perdesini kapattıktan sonra kendisi de içine girip bana tekrar sarıldı.
"İyi geceler, Sirius." Dedim fısıldayarak.
Çenesini kafamın üzerine yerleştirdi, ve uykulu boğuk sesiyle mırıldandı. "İyi geceler, Sierra."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARKSTAR - SİRİUS BLACK
FanfictionSirius Black, onu henüz yedi yaşında terk etmek zorunda kalan arkadaşıyla Hogwarts Treninde tekrar karşılaşır. "Biz iki safkan aileden gelmiştik, birimiz yıldız gibi parlak diğerimiz gece gibi karanlıktı." "Birimiz siyah, birimiz beyazdı." Gözlerim...