Bölüm sonu açıklama var okumak isterseniz.
~13~
Karanlık, buz gibi Hogwarts koridorlarından geçtim ve adım adım astronomi kulesine tırmandım. En uç tarafa oturup trabzanların arasından bacaklarımı aşağı uzattım.
Görünmezlik pelerinini omuzlarıma almıştım. Hırkamın cebinden bir tane çakıl taşı çıkartarak yanıma koydum ve asamla sigara paketine çevirdim. İçinden bir dal alıp dudaklarımın arasına koyup tutuşturdum.
Gece uyuyamadığımda kafamı rahatlatmaya yardımcı oluyordu. Her zaman kafamı rahatlatmaya yardımcı oluyordu. Normalde bu kadar fazla içmiyordum ama son zamanlarda artmaya başlamıştı zaten.
Sanırım aramızda en çok içen Sirius'du. Hakkı da vardı, her yaz eve döndüğümde Walburga Black'i görsem ben de içerdim. Hoş şimdi görmesem de içiyorum ama fark etmez.
Bulutların arasında oturuyor gibiydim, başımı trabzana yaklaştırıp aşağı baktım. Yüzlerce metre yüksekteydim düşüşüm ölümcül olurdu. Karşıdaki Yasak ormanda, sonra da Karagöl'de gezindi gözlerim.
Ormanın içlerinde bir hareketlilik olduğunu görebiliyordum, bunlar normal şeylerdi ama bi an için gitmek istedim. Sonra vazgeçtim, tabii ki bizimkiler olmadan hem de üstüm incecikken kuleden asla ayrılmazdım.
Kendi kendime uzun uzun saatlerce düşündüm orda, neredeyse sabaha kadar oturmuş olmalıyım. Yerdeki izmarit sayısı her geçen saat daha da artmış, her yanımı kaplamıştı.
Güneş ufukta görünmeden hemen önce toparlandım ve etrafı temizleyerek binaya geri döndüm. Kızlar yeni yeni uyanırken hızlıca giyindim, yazın öğrendiğim şekilde sade bir makyaj yaptım kitaplarımı çantama doldurarak ortak salona indim.
Bugün enerjim çok yüksekti deri ceketimin cebine birkaç çakıl taşı attım ve bir tanesini pakete dönüştürerek iç cebime yerleştirdim. Yanına da çakmağımı koyduktan sonra ders programını inceledim. Sihir tarihi, biçim değiştirme ve sihirli yaratıkların bakımı vardı.
Çok beklemeden bizimkiler de yavaş yavaş ortak salona indi ve kahvaltıya geçtik. Kelimenin tam anlamıyla cıvıl cıvıldım, neşe saçıyordum ve dün gece beni uyutmayan şeyi unutmuş gibiydim.
Sahi ben niye tüm gece ayaktaydım? Hatırlamıyordum, demek ki çok da önemli değildi.
Tabii ki bu halim bizimkilerin de dikkatini çekmişti ama çok fazla üstünde durmadılar bu kırıklık halini geride bırakmama mutlu görünüyorlardı. kahvaltıdan sonra söylene söylene Sihir Tarihi sınıfına ilerledik. Bu tarz teorik derslerden hiçbirimiz keyif almıyorduk ama hiç değilse Remus dersi dinleyip ödevlerini bizimle paylaşıyordu. Biz de biraz değiştirmiş olsak bile aynı ödevi teslim ediyorduk.
Remus'a çoğu zaman hayret ediyordum; hem kurtadam işleriyle uğraşıyor, hem bizimle çapulculuk yapıyor, hem de Bina Başkanlığı görevini aksatmada derslerde muhteşem bir başarı gösterebiliyordu. Aslında bunların tümü çapulcuların uzmanlık alanıydı ama animagus olsak bile kurtadam değildik ve bu yükümlülüğün altından kalkabilir miydik, bilmiyordum?
Ders sonu verilen ödev Remus'un yetiştiremeyeceği kadar uzun olduğunu fark edip akşam onunla birlikte kütüphaneye gelmeyi teklif ettim. Başta çok mutlu oldu ama sonrasında aklına birşey gelmiş gibi yüzü değişti, yine de beni reddetmedi.
Biçim değiştirme dersinde de üstün yeteneklerimi sergileyerek Gryffindor'a on puan kazandırmıştım. Uzun zamandır formdan düştüğümün farkında olan McGonagall bu halime çok sevinmişti. Ah ah, sigara paketlerini nasıl dönüştürdüğümü bir bilse kalpten giderdi herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARKSTAR - SİRİUS BLACK
FanfictionSirius Black, onu henüz yedi yaşında terk etmek zorunda kalan arkadaşıyla Hogwarts Treninde tekrar karşılaşır. "Biz iki safkan aileden gelmiştik, birimiz yıldız gibi parlak diğerimiz gece gibi karanlıktı." "Birimiz siyah, birimiz beyazdı." Gözlerim...