~5~
"Remmy! Buraya gel!" Sierra henüz muggle tarafında oldukları istasyonda insanları umursamadan arkadaşına zıplayarak el salladı.
Ona dönen birkaç göze umursamaz birer bakış atıp Remus'a doğru koştu ve boynuna atladı. "Kendine gel, Jo. Görüşmeyeli sadece birkaç gün oldu." Dedi Remus da ona sarılırken.
"Çok özledim, ne yapayım?" Kumral saçlı çocuğu kolundan tutup annesi ve babasının yanına çekiştirdi. Lyall ve Hope onu istasyona bıraktıktan sonra vedalaşmışlardı, Lyall'ın bakanlıkta önemli işleri vardı.
"Hope teyze gelmedi mi?"
"Hayır, bizim eve muggle yöntemleriyle gitmek biraz zor oluyor, babam işe gitmeden önce onu eve cisimleyecek."
"Tüh ya!" Diye mırıldandı çocuğu hala sürüklerken. "Ona yeni yaptığım işlemeyi gösterecektim, hani bana yaz tatilinde öğrettiği. Artık Chibi götürür." Dedi düşünceli bir sekilde. Chibi, Sierra'nın bu yıl ikinci yaşına girmiş baykuşuydu.
"Pati ve Çatalak'ı gördün mü?" Diye sordu Remus hala kızın onu sürüklemesine izin verirken.
"Hayır. Ama babam dün Orion'la konuşmuştu, eminim Black'ler buralardadır." Dudaklarını birbirine bastırıp güldü. "James de Lils'in yanına uçtu, peron'un iç tarafında buluşacağız."
"Başka?"
"Başka~," diye mırıldandı elini çenesine koyup. "Hah, bir de şey! Alice ve Frank'i gördüm, asıl olay bu değil, el eleydiler ve perona birlikte geldiler!"
"Hey, hey, hey!" Remus kızı durdurdu. "Aynı Alice ve Frank'ten mi bahsediyoruz?"
Sen aptal mısın? Dercesine bakan kız gözlerini devirdi. "Benim oda arkadaşım Alice, ve senin oda arkadaşın Frank'ten bahsediyorum." Dedi tane tane. "Çıktıklarına eminim!" Diye mırıldandı.
"O zaman bu görüntü seni üzer." Dedi Remus alaylı bir ifadeyle, ve kızı omuzlarından tutup karşıda kavga eden ikiliye çevirdi.
"Ah olamaz." Sierra elini anlına dayayarak küfretti. "Alice gece susmayacak, bu kavgayı en gereksiz detayına kadar dinleyeceğime eminim."
"Tahmin edebiliyorum, Frank de gece gezinip duracak." Dedi sıkıntıyla dudaklarını birbirine bastırıp.
Konuşmalarını bölen, Sirius'un onlara seslenmesiydi. "Mösyö Pati de geldiğine göre gidebiliriz." Diye şakıdı Sierra. Bugün fazla enerjikti, evine dönüyor olmanın sevinci vardı üzerinde.
"Hey, Çatalak nerde?" Sirius kolunu kızın üzerine attı.
"Çiçeğinin yanında." Dedi Sierra sol kolunu çocuğun beline sararken.
Trene bindiklerinde James'i bulmaları pek zaman almamıştı. Lily'nin kopardığı yaygara sağolsun herkes onları konuşuyordu. Her zaman geçtikleri kompartıma girip yazın olanlardan, ufak sırlarından ve James'in yeni müthiş projesinden konuşmaya başladılar.
"Ya bakın harika olacak diyorum size! Şatodakilerin nerede olduğunu anbean görebileceğiz! Yapacağımız şakaları bir düşünsenize, ve Aylak'ın küçük tüylü problemi çok da problem yaratmayacak."
"Her zaman problem yaratacak James." Dedi Remus umutsuz bir ifadeyle başını cama yaslayıp.
"Gene başladı depresif ruh hali," diyerek arkadaşını kendine çekti Sirius. "Pekala, kim Aylağa moral vermek ister?"
Sierra, James'in dizlerinden başını kaldırmadan işaret parmağıyla Peter'ı gösterdi. "Sıra Peter'da."
"Oh," dedi Peter, ellerini birbirine sürtüp hazırlandı ve boğazını temizledi. "Sanırım hazırım." Diye mırıldandığında Sierra tek gözünü açarak durumu kontrol etti ve izlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARKSTAR - SİRİUS BLACK
FanficSirius Black, onu henüz yedi yaşında terk etmek zorunda kalan arkadaşıyla Hogwarts Treninde tekrar karşılaşır. "Biz iki safkan aileden gelmiştik, birimiz yıldız gibi parlak diğerimiz gece gibi karanlıktı." "Birimiz siyah, birimiz beyazdı." Gözlerim...