Artık ders aralarında veya öğle aralarında tek başıma takılıyordum. Arada sırada masa bulamayan birkaç kişiyle öğle yemeğimi yiyordum ancak pek sohbet dönmediği için yine yalnız sayılırdım. Çünkü Jongseong artık şu grupla takılmaya başlamıştı. Kesinlikle kimlerle takıldığı umurumda değildi ama en azından bir ikizi olduğunu hatırlayabilir, ve bazen benimle takılabilirdi.
Bir ders arası koridordaki oturma yerlerinden birinde, kollarımı masaya dayamış bir şekilde oturuyordum. Önümde bir soru kitabı vardı ve sıkıntıyla da çözmeye çalışıyordum. Önceden de söylediğim gibi insanlar ses konusunda oldukça saygılıydı. Bu yüzden koridorda bile ders çalışabiliyordunuz —ki geometri dersine giren Bayan Jeon benim bu koridordaki masalarda çalışmamı önermişti. Sınıf ortamı o kadar sessiz sayılmazdı çünkü ve o kadın da dersine olan ilgimden ötürü beni kesinlikle sevmişti.
Biraz sonra bu sessizliği bazı gülüşmeler bozdu. Bu sebeple göz ucuyla koridorun başına doğru uzunca baktım. Jongseong ve arkadaşlarını gördüğümde geriye yaslanarak bakışlarımı onun üzerine çevirdim. Normalde olsa kravatını asla gevşetmeyen Jongseong şimdi gevşek bir kravatla geziyordu. Yoksa —sanki küçüklüğünden beri centilmen bir beyfendi olmasına özen gösterilmiş ikiz kardeşim bir serseriye mi dönüşüyordu? Bu beni fena ürkütürdü çünkü bu konuda kırmızı çizgileri vardı. Bunu biliyordum. Ve buna rağmen onu gevşek bir kravat ve sesli gülüşüyle görüyordum.
Önümden geçip gittiklerinde kalemi elimden hemen bıraktım ve bıkkınlıkla iç çektim. Bir de görmezden gelmesi yok muydu...
Küçüklüğümüzden beri gittikleri her ortama alışması en zor olan taraf bendim aslında. Jongseong benim aksime daha rahattı. İnsanlarla konuşmayı severdi ve hep de bir ortak yön bulurdu. Bu, araştırmacı yapısından kaynaklıydı. İnsanlarla ilgileniyordu ve hiçbir detayı da atlamıyordu. Bense insanları çok sevmezdim, yani konuşamazdım ve bunun sebebinin de insanları sevmediğimden ötürü olduğunu düşünüyordum. Sahte samimiyetleri hissedebiliyordum ve istenmediğim bir ortamda da kesinlikle duramazdım. Bu yüzden çok arkadaşımın olduğu da söylenemezdi. Ne kadar tanınsam da, yoldan geçen birinin selamını alsam da onlarla oturup herhangi bir günün veya insanın dedikodusunu yapmazdım. Konuşma konusunda biraz zorluk çektiğim doğru, bunu en iyi Jongseong bilir hatta ve buna rağmen beni okulda görmezden geliyordu.
Yani, iyi tarafından bakalım. Beni arkadaş grubuna çağırarak zor durumda bırakmak istemiyor. Kendimi bu şekilde rahatlatabilirim.
Okul eteği yüzünden bacaklarımın hafiften üşümeye başladığını hissediyordum. Bu yüzden sınıfa gitmeye karar verdim, orası daha sıcaktı. Kitaplarımı ve diğer eşyalarımı da toparlayıp üst kata çıkan merdivenlere doğru yavaş adımlarla ilerledim.
"Chaelin!" İsmimi, sesini tanımadığım birinden duyunca merdivenlerin başında durmak zorunda kalmıştım. Etrafa bakınıp sesin sahibini gözlerimle aradım ve o sırada bana doğru yaklaşmakta olan uzun bedeni gördüm. Bu, kaşlarımı hafifçe çatmama sebep oldu. Çıktığım iki basamaktan inip yanıma ulaşmasını bekledim.
"Evet?" dediğimde, bana elindeki iki kâğıttan birini uzattı.
"Proje için eşleşmişiz." Kaşlarım daha da çatılırken kâğıdı elinden alarak üzerine bakındım.
Ders: Kimya
Konu:
Sentetik İlaçların Zararı, Piyasadan Kaldırılan İlaçlar, İnsan Vücudunu Öldüren İlaçlar Nelerdir?Öğrenciler:
Lee Heeseung (B), Park Chaelin (A)"Aynı sınıfta değiliz ki?" dedim, başımı kaldırıp isminin Heeseung olduğunu öğrendiğim çocuğa bakarken. Omzunu yan tarafındaki duvara yavaşça yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ethan's heartache ⋆ ★ lee heeseung
Fanfic❝ Hep huzuru kovalıyorsun ama senin için bu anların sayısı oldukça az değil mi? ❞ s: 201121