7.BÖLÜM: KARANLIK

9 2 0
                                    

Her şey neden bu kadar karanlık? Neden her yolum karanlığa çıkıyor? Neden herkes beni karanlıkta bırakıyor? Hep böyle mi olacaktı? Böyle mi devam edecekti? Gücüm yok, gücüm yok...

Uzun bir süredir gözlerim bağlı ve bileklerim bağlı bir şekilde yerde oturuyordum. Bağırdığım halde kimse beni duymuyordu. Gücüm kalmamıştı ve çok susamıştım. Düştüğüm yerlerdeki yara izleri canımı yakmaya devam ediyordu ve kimse gelmiyordu. Ne olduğuna hala anlam veremiyordum. Tek hatırladığım şey soyunma odasında olanlardı. Karşılarına çıkacakken bir elin ağzımı tutması ve karanlığa gömülmem olmuştu. Neden Ceren Serra'dan böyle bir şey istemişti? Amaçları neydi anlam veremiyordum. Tüm gücümü topladım ve ayağa kalktım. Bu çok zor olacaktı ama bunu yapmalıydım. Çünkü ben her zaman yalnızdım. Beni kimse kurtarmaya gelmeyecekti.

''Kimse gelmeyecek Mavi.'' dedim ve yürümeye devam ettim.

*

Herkes ilk seti kutlarken Mavi'nin olmayışı birkaç kişinin dikkatini çekmişti. Dolunay etrafa baktı ve Koç'un yanına gitti.

''Koç Mavi yok. Gördünüz mü?''

''Maçtan beri görmedim. O zamandan beri yok mu?'' dedi Koç ve şaşkın bakışlarla ikisi de birbirlerine bakıyorlardı. Sonra yanlarına Jennifer geldi.

''Koç ikinci set birazdan başlayacakmış.'' dedi ve Koç sert bakışlarla ikisine de bakmaya başladı.

''Çabuk Maviyi bulun.'' Dedi ve aralarından uzaklaşıp diğer kızların yanına gitti.

''Nerdesin Mavi?'' dedi Dolunay kısık bir sesle ama gözlerinden telaşlı bir yüz ifadesi okunuyordu.

''Soyunma odasına bakalım bence.'' dedi Jennifer.

''Haklısın hemen gidelim.'' dedi ve ikisi de koşarak soyunma odasına koştular.

*

Yürümeye devam edecek gücüm kalmadığı için yere düşecektim ama kendimi zor tutup duvara yaslandım. Nerde olduğumu bilmezken yürümeye devam ediyordum. Bağırıyordum ama kimse sesimi duymuyordu. Lütfen artık birisi duysun diyordum içimden ama duymuyorlardı. Okulda mıydım, yoksa başka bir yerde mi bilmiyordum. Ama buradan hemen çıkmak istiyordum. Hem de hemen.

*

Dolunay ve Jennifer soyunma odasına geldiklerinde etrafa bakmışlardı ama kimseyi bulamamışlardı. Dolunay sinir ve üzüntüden deliye dönmüştü. Jennifer ise merakla arıyordu her yeri ama bir ipucu yoktu.

''Jennifer delireceğim ya. Nerede bu kız?'' dedi Dolunay ve ayağını oturaklara vurdu.

''Sakin ol Dolunay bir yere gitmemiştir. Burada bir yerde olmalı.'' dedi ama dolunay daha sinirlenmişti.

''Yok, ama yok... Sakin olamam. Bulmalıyız onu. Çok kötü bir haldeydi. Çok...'' dedi ve içeriye Bartu girdi.

''Neler oluyor Dolunay? Kim kötü bir haldeydi.''

''Mavi yok Bartu. Birazdan maç başlayacak ama o yok. Olay maç değil, umurumda da değil zaten. Ben sadece onu bulmak istiyorum. Çok kötüydü Bartu. Çok kötü.'' dedi ve ağlayarak Bartu'ya sarıldı. Bartu da Dolunay'a sarılıp sakinleştirmeye çalıştı.

''Ağlama ama bulacağız onu. Baktınız mı her yere?''

''Evet, baktık ama yok.'' dedi Jennifer.

''Nerede olabilir ki?'' dedi ağlamaklı bir sesle Dolunay. Bartu düşündü ve sonra bulmuş gibi bir yüz ifadesiyle onlara bakıyordu.

''Ben biliyorum galiba.''

''Nerede?'' dedi Dolunay ve Bartu'dan ayrıldı.

''Gelin benimle.'' dedi ama içeriye Serra girdi.

''Maç başlayacak birazdan Koç sizi de alıp gelmemi söyledi.'' dedi ve Dolunay öfkeli bir gözle ona bakıyordu.

''Olmaz Mavi yok.''

''Beni ilgilendirmiyor. Koç gelin dedi.'' dedi Serra ve Dolunay sinirlerine hakim olmaya çalışırken Jennifer önüne geçti.

''Tamam, geliyoruz.'' dedi ve Serra gitti.

''Gitmeliyiz Dolunay.'' dedi Jennifer.

''Evet, ama...'' dedi Dolunay ve Bartu sözünü kesti.

''Siz gidin ben onu bulacağım.'' dedi Bartu ve oradan ayrıldı. Dolunay ve Jennifer da ayrılıp sahaya gittiler.

*

Yürümeye devam ettikçe bazı yerlere çarpıp bir şeyler düşürüyordum. Ve neden hala bu sese rağmen kimse gelmiyordu? Sonra bir kapı eli bulduğumu fark ettim ve arkamı dönüp ellerimle açmaya çalıştım. Sonra kapı açıldı. Kapıyı açtığımda yine sessizliğin hakim olduğu bir yere girdim.

''Kimse var mı?'' diye bağırdım ama kimse duymamıştı. Yine ve yine bağırdım ama ses yoktu. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Sonra bir ayak sesi duydum. Yavaş yavaş bana doğru geliyordu. Hemen sevinmiştim çünkü birisi vardı.

''Kim var orada? Lütfen beni kurtarır mısınız?'' demiştim ama hiçbir şey demiyordu. Sadece yavaş yavaş geldiğini duyuyordum. Sonra kötü bir his içimi kapladı. Bir cevap yoktu ve bunu yapan kimse o buradaydı. Kendimi topladım ve geri geri gidiyordum.

''Kimsin sen? Kimsin sen...'' diye bağırdım ama cevap yoktu. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Buna dayanamıyordum. Neden bu oyunun içindeydim? Neden?

''Her kimsen bu yaptığın hoş değil. Hemen beni serbest bırak.'' diye bağırdım ve bir el beni tutup yere fırlattı. Canım yanıyordu. Gözlerim doldu ve yaşlar akıyordu.

''Kimsin sen...'' diye bağırdım. Ama sonra elimi tutup beni ayağa kaldırdı.

''Her kimsen seni bulacağım. Tamam mı? Duydun mu beni seni pislik herif.'' dedim ve saçımdan tutup çekti. Sonra ayağımı kaldırıp bacağına vurdum ve acı içinde inledi. Bu sesi tanıyordum.

''Sen o sun. Sen...''dedim ve beni fırlatıp attı. Ama bu sefer sert betona değil suyun içerisindeydim. Sanırım Havuza attı beni. Gücüm yokken havuzun içerisinde bedenim çırpınıyordu. Bana bunu neden yapmıştı? Gücüm yoktu artık. Ölüyordum artık. O... dedim ve kendimi bıraktım. Bedenim yavaş yavaş suya gömüldü.

BENİ SON GÖRÜŞÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin