HAZIR MIYIM ?

113 12 2
                                    

Gustavo bu isteğimi normal karşılamış olacak ki yine o etkileyici ses tonunu kullanarak "Peki, Noracığım.Ben çıkıyorum ama sende dinlen.Geldiğimde uzun uzun konuşuruz, umarım."dedi. Onaylarcasına kafamı sallamakla yetindim Zaten burada yatmaktan başka bir şey yapmıyordum,düşünmek dışında.Buradan nasıl kurtulabilirdim?Gustavo'ya da fazla güvenemezsin.Ya bana Lily'nin yaptığı gibi şeyler yapıp canımı yakarsa. Lily hem ona olan güvenimi sarsmıştı hem ona olan sevgimi tüketmişti hem de kolumu acıtmıştı. Biliyorum herkesin yaptıklarının bir gün hesabını vereceğini o yüzden bu konu üzerinde fazla takılı kalmamıştım. Peki Eretna? O bana gittiğini bizzat yüzüme karşı söylemeye cesaret edemeyecek kadar değer vermemiş miydi? Ona kızacağımı mı düşünmüştü? Kızardım tabi ondan başka tanıdığım birinin olmadığını biliyordu, şimdi de kızgınım zaten beni hastanede tek başıma bıraktı. Benim bunlarla uğraşacak kadar cesaretim yok ki. Eretna artık gelmelisin. Gözlerimden akan yaşlara da hakim olamıyordum.

Karnımın guruldamasıyla acıktığımı fark ettim ve "Lily!" diye bağırdım birkaç kere ama ben ona da kızgındım.Her yardıma ihtiyacım olduğunda ona seslenmekten olsa gerek Lily kelimesi bende alışkanlık olmuştu. Odamın kapısı açıldı.

- Efendim Nora.
Lily'nin bu ses tonu odanın ısısını eksilere düşürecek kadar soğuktu.
- Şeyy. Benim karnım acıktı da.
- Tamam, söylerim birazdan seninle ilgilenirler.

Ne yani, artık benimle ilgilenecek olan başkası mıydı? Ben kendimi bildim bileli o vardı hep yanımda.

- Başkası mı ilgilenecek benimle?
- Evet, doktor bey seninle ilgili küçük değişiklikler yaptı.

Gustavo neler yapıyordu böyle? İlk önce Eretna'nın işi olup gittiğini söyledi şimdi de Lily ile beni ayırıyordu . Amacı neydi? Herhalde bunları sesli düşünmüş olmalıydım ki "Amacım kendini daha rahat hissetmen. Lily'e kızgınsındır diye düşünmüştüm." dedi Gustavo.

- Yalnız kalmak istediğimi söylemiştim. Sonra konuşacaktık hani?
- Konuşmak için burada değilim Nora.
- Ya niçin buradasın?
- Senin karnını doyurmak için.

Tamam doktor olup benimle ilgilenmesi hoş bir şeydi ama yemek yedirme falan fazla değil miydi? Bu durumlara alışmam kolay olmayacak gibime geliyordu. Yatağımdan beni doğrulttu.Şaşırmıştım çünkü kafamda acı hissetmemiştim. Yatağımın üstünde raf yoktu ve bunun benim için ne kadar mutluluk verici bir durum olduğunu bilemezsiniz.

Bacaklarımın üstüne tepsi koymuştu. Imm.. Domates çorbası kokuyordu. Bir dakika ekmek kadayıfı kokusu da alıyordum. Yüzüme doğru yaklaşan bir kaşık hissettim ve kafamı hemen çevirdim. Görme engelli olabilirdim ama elim ayağım tutuyordu.Kendim yiyebilirdim. Sert bir sesle kendim yemek istediğimi söyledim ardından ise bileklerimin rahatladığını hissettim. Ellerimi birbiriyle ovuşturduktan sonra çorbamı sonrada tatlımı yedim. Ağzımın kenarında yediklerimden bir şeyler bulaşmış olmalı ki onun sıcacık ellerini peçete ile buluşan yerleri silerken peçetenin üstünden hissedebilmiştim.

- Artık bir şeye ihtiyacın olduğunda ya da bir şey isteyeceğin zaman Gustavo diye seslen, ben hemen gelirim.
- Peki, bu arada ilgin için teşekkür ederim.

Bir süre sessizlik olmuştu. Ne odamdan çıkan vardı ne de odama giren. Bu sessizlikten rahatsız olmuştum.

- Artık uyumak istiyorum.
- Anladım, ben çıkıyorum. Dediğim gibi Gustavo diye seslenmen yeterli.

Bunu dedikten sonra kucağımdaki tepsiyi nazikçe aldı ve yürürken ses çıkarmamaya çalışarak odamdan çıkmıştı.Ellerimi bağlamamıştı da. Buradan çıkabilmem için şansım var demekti bu. Sessiz adımlarla kapıyı buldum. Kapının kolunu aşağı indirdim ve kendime doğru ses çıkarmamaya çalışarak çektim ama açılmamış.

Birkaç kez de hızlı şekilde denedim ama yine olmamıştı. Beni buraya kilitlemişti. Sonuç olarak ilk kaçış denemem başarısızlıkla sonuçlanmıştı.Kollarımı öne doğru uzatarak odada ne var ne yok anlamaya çalışıyordum. Odanın içinde bu şekilde dolanarak pencereyi buldum ve açtım. Kafamı pencereden dışarı uzattım, aldığım solukları içime öyle bir çekiyordum ki kendimi biraz daha zorlasam belki ciğerlerim patlayabilirdi. Biraz böyle kaldıktan sonra yatağıma geri yattım.

"Hayır ben yapmadım. Hayır ben katil değilim." diye yine bağırarak uyandım. Çok hızlı soluk alıp veriyordum. Böyle uyanmaktan da nefret ediyordum. Birden bir eli sıktığımı farkettim "Eretna !".

- Hayır Nora, ben Eretna değilim.
- Gustavo, izinsiz bir şekilde odamda olmamalısın.
- Sana serum takmaya gelmiştim. Birden bağırmaya başladın. Ben serumu takmaya çalışırken elimi sıkmaya başladın. Şimdi izninle takabilir miyim?

Elleri yine sıcaktı ve pürüzsüzdü.Elini sıkmayı hemen bıraktım. Serumu taktı ve "Kahvaltıdan sonra konuşalım mı?" dedi. Başımı evet anlamında sallamıştım. Bunu istemiyordum ama içimden kabul etmek gelmişti. Gustavo odamdan çıktıktan sonra rüzgarın esintisiyle pencere hızlıca çarpmıştı, korkmuştum.

- Üşüteceksin Nora.
- Eretna?
- Seni görmek için geldim. Seninle yalnız kalmak istedim ama pek fırsat bulamadım. Özür dilerim.

Dudaklarımı büküp kafamı diğer tarafta çevirdim.

- Kendimi affettirmek için de sana çiçek aldım. Sen çiçekleri çok seversin, Nora.

Evet, çiçekleri de tıpkı Eretna gibi çok severdim. Biz küs kalamazdık zaten. Yüzüme hemen bir sırıtma yerleşmişti.Sonra Eretna ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

- Nora, benimle yaşadığın her şeyin aramızda kalmasını istediğini ve buradan kurtulmak istediğini de biliyorum.
- Evet, Eretna. Buradan çıkmam için bana yardım et. Eskisi gibi olsun her şey. Seninle eğlendiğimiz zamanlardaki gibi olsun.
- Olacağız Nora ama
- Ama?
- Biliyorum, sen yalan söylemeyi beceremezsin ama buradan çıkman için, her şeyin eskisi gibi olabilmesi için yalan söylemek zorundasın.

Eretna konuşurken koridorda ayak sesleri duymaya başladım Eretna konuşmasına devam ediyordu bir yandan da.

- Ben sana yardım etmek için hep senin yanında olmaya çalışacağım. Benim dediklerimi dinlersen ve uygularsan buradan çıkarsın Nora, eskisi gibi olur her şey. İnan bana.

Koridordaki ayak sesleri git gide yakından gelmeye başlamıştı.

- Burdan çıkabilmek için her şeyi yapacağım.
- Benim gitmem lazım Nora. İlk önce kimseye karşı kırıcı olmamalısın. Unutma iyi olmalısın, iyiler her zaman kazanır.

Odamın kapısı açıldı ve o anda da pencere yine sert bir şekilde çarptı.

- Kahvaltı zamanı.

Gustavo'nun sesi eğlenceli geliyordu. O, güne güzel başlayanlar arasında olmalıydı. Kahvaltı tepsisinden de mis gibi kokular geliyordu. Buranın yemeklerini sevmeye başlamıştım.Lily'nin yaptıklarından daha güzellerdi çünkü. Kaşarlı tost, yumurta.. İyice karnım acıkmıştı bu kokular sayesinde.
Kahvaltımı o kadar hızlı ettim ki belki rekor bile kırmış olabilirdim.

- Konuşmaya başlayalım mı artık?
- Evet.
Gustavo sayesinde benim sesimde eğlenceli çıkmaya başlamıştı.
- O zaman ben hem tepsiyi götüreyim hem de kalem ve defter alıp geleyim.

Gustavo hızlı adımlarla odadan çıktı. Benimle konuşmak için bu kadar can attığını bilmiyordum. Gideli saniyeler bile olmamışken geri döndü.

- Hazır mısın, ufaklık?

FECİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin