SÜRPRİZ

245 22 2
                                    

   Ellerimden tutup beni deniz kenarına oturttu.

   -Sana bir sürprizim var.
   -Daha ne yapacaksın ki?
   -Bir şey yapmayacağım,Nora.Ben senin yanında yokken o sana bakacak sadece.

   Kucağıma bir kutu koydu.İçinde ne var diye merak etme fırsatı bile bulamadan "Miyav." sesini işittim.Hemen kutudan çıkartıp kucağıma almak istedim.Eretna'nın yardımıyla kedinin canını yakmadan kutudan çıkartıp kucağıma aldım.Ne kadar da küçüktü,bu.

   -Tüyleri ne renk?Gözlerinin rengi ne?Tüyleri pamuk gibi yumuşacık.Pamuk gibi beyaz mı yoksa?Bir şey söylesene,Eretna.
   -Sen bir nefes al ben her şeyi söyleyeceğim sana,merak etme.

   Rüzgarın esintisiyle burnuma o güzel kokular yeniden gelmeye başlamıştı.

   -Bu koku,bu koku da neyin nesi?
   -Demek kokuyu aldın,ha?Çikolata mı desem,frambuaz mı desem,sence ne demeliyim?
   -Bir dakika.Frambuazlı pasta bu.
   -Aferin pisicik, burnun iyi koku alıyormuş.

   Frambuazlı pastayı duyunca kediyle ilgili şeyler bir anda silindi aklımdan.

   -Hadi pastayı yiyelim,bir yandan da bana kediciği anlat.

   Eretna tabaklara pastayı koyup servis yaparken bana,ben de kediyi seviyordum.Çok sevimlidir kesin,sonuçta Eretna seçip aldı.Pastamızı yerken kedi de rahat durmuyordu.Onun da karnı acıkmış olabilir mi?Pastamdan biraz ayırıp kutuya kediyle beraber koydum.Kediler pasta yer mi ki?Bilmiyorum.

   -Hadi Eretna,anlatmaya başla.
   -Kedinin renginin ne olmasını isterdin?
   -Tüyleri pamuk gibiydi.Pamuk gibi bembeyaz olmasını isterdim.
   -Kedinin rengi pamuk gibi bembeyaz, gözleri deniz gibi mavi ve fecrin en güzel tonu...
   -Fecir nasıl bir renk?

   Bir an sessizlik olmuştu.Anlatılmayacak kadar güzel bir renk olmalı ki Eretna baya düşünmüştü.

   -Güneşten ufka doğru uzanan kızıllık.
   Bir nevi kırmızı yani.Kırmızı acının rengi değil miydi?
   -Kediye isim buldum.
   -Hadi Nora şaşırt yine beni.
   -Fecir.
   -Pamuk koysaydın, pamuk gibi bembeyaz sonuçta.Fecir, yani tam senlik bir isim.

   Eretna her şeye nasıl da kahkaha yetiştirebiliyordu böyle.Havanın soğudunu tüylerimin ürpermesiyle hissettim.Ayağa kalktım ve kutuyu almak için eğildim.

   -Hadi Eretna,artık geri dönelim.

   Eretna koluma girmişti bu sefer.Arabaya doğru yürüdük.Ne kadar da çok yürütmüş beni, yürü yürü bitmedi yol.Arabaya gelmiştik.Kutuyu elimden aldı.

   -Ne yapıyorsun?
   -Fecir'i arka koltuğa koyacağım.
   -Hayır,onu yanımdan ayırmak istemiyorum.

   Ön koltuğa yerleştikten sonra kollarımı Eretna'ya doğru uzattım, kediyi almak için.Kutuyu nazikçe kollarıma bıraktı ve kapımı kapatıp direksiyonun başına geçti, yine.Beni eve bırakana kadar hava kararmış olacaktı belki de.Dönüşte de en sevdiğim şarkıyı hem dinledik hem söyledik.Araba durdu ve Eretna aşağı inip kapımı açtı.Bana evimin kapısına kadar eşlik etti.

   -Seni seviyorum,Eretna.

   Evin kapısını açıp içeri girdim.Çalışanımız Lily elimden Fecir'i aldı.

   -Noracığım sana bir mektup geldi.

FECİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin