Parlak gök siyah, balçığa bulanamayacak güneş siyah

43 12 44
                                    

-"Kötü kader diye bir şey yoktur, kötü dönem vardır. Ve biz... Öyle bir dönemdeyizki Eymen bir kelebeği bile intihar ettirebilir... İşte sonunda sonum geldi. Sonunda anlamsız birisi oldum..."

Dudaklarına takılı kalan silik tebessüm bir anlığına uğrayıp, karamsarlığını tekrardan tutuşturdu buğulu gözleriyle ellerine hayat.

Uzun zaman oldu birlikte oturup eskileri yâd etmeyeli. Eskilerimiz, diyecek kadar daha eskimemişti anılarımız ama bana göre bir daha yaşanamayacaklar her daim geride kalmış, yaşanması olanaksız olanlar tarihi eser olarak kalbimin en güzel antika köşesinde saklanacak kadar zaman geçmişti üzerinden.

Çok uzun zaman oldu dizleri dizlerime elleri ellerime değer vaziyette; gözlerimizin kahvelerinden tadıp kırk yılın hatırını saymayalı, birbirimizi tanır vaziyette oturmayalı.

Ümidimi kaybetmek istememiştim hiç bir zaman. Yunus'u bir balığın karnında yaşatan, karanlık kuyulara atılan bir çocuğu Mısır'ın hükümdarı kılan Mevlam; onun kalbine unutulan anıları eşliğinde her seferinde bana nedensizce aşık ettirken benim onun yanaklarında olan kırmızılığı bir kez daha görmek için tüm okyanusları aleve vereceğimi unutturmamaya çalışıyordu gibiydi. Ciğerlerimi patlatırcasına doldurmak istiyordum onun yumuşak saçlarının kokusunu, ılık sesinin huzurunu duymak istiyordum her yok oluşunda, çığlıktan kısılmış sesi sanki benim boğazıma dolup parçalayacakmış hissini yaşamak değil.

Gözleri gözlerimde demlensin ve dudaklarımla içeyim. Arda arda durmadan öpsem kahvelerini, sonsuza kadar hatrın kalsa üzerini tamamlamaya çalışıp belkide benden hiç kopmazsın beyaz karanfilim.

-"Kötü bir anne olurum diye içten içe aklım yerimdeyken çocuklardan nefret ettiğimi söyledim kendime. Çocukları sevmeyeceksin Beyza! Hiç bir zaman bu hatayı yapamazsın, dedim. Güzel bir... Güzel bir eş olamam diye çok istedim seninle ayrı dünyalarda yaşamayı, benden ayrı kalmanı. Lakin sen asla beni bırakmadın. Bu... Bu iyi bir şey değil. Apatallık olarak bulabilirsin ama... Sen benden çok uzaklarda olmalıydın Eymen. Benim... Benim senden nefret etmekten başka seçeneğim yoktu. Ellerimde olmayan şeylerden nefret etmekden başka bir seçeneğim yoktu. Hayatım kötü olur ve seninkinide berbat ederim korkusuyla... Ben yaşayamadım... Yaşamaktan korktum.

Ben... Ben bedenimin her geçen artan yorgunluğu ve artık karşıma çıkan, senin göremediğin şeyleri gördüğümde eskisi gibi çığlıklar atmıyorum. Alışıyorum... Alışmak... Ben ölümüme alıştım Eyme-"

-" Hayır Beyza bu konuyu kapat! Benimlesin sen, yanımdasın" dedim buz tutmuş parmaklarını daha önceden avuçlarımda ısıtamamamın verdiği hüzün doldu icime. Gözyaşlarına hakim olamayan beyazımın en ufak bir şey olduğunda ağlayaşını anımsarken şimdi ölümünden konuşurken yanaklarından tek damla süzülen asil gözyaşını tebessüm ederek akıtması olgunluktan ziyade ölümünü bu denli kesin bakması canımı fazlasıyla yakıyordu. Hayır, ben onun gözlerini doyasıya içiyordum. Bana ödemeden gidemezdi...

Başını tebessümüyle ağır ağır sallarken baş parmağıyla parmaklarımı okşuyordu aynı zamanda.

-" Hayır Eymen. Ben,ölüyorum. Anlamıyor musun! Gördüklerimi, gerçekle hayali ayıramıyorum. Hayeller benim sonum olacak bu çok bariz bir şey. Boğuluyordum ben Eymen! Bunun açıklaması olamaz ben yine boğulabilirim ve bu sefer sen olmayabilirsin!"

Onunkinden daha sert başımı sallayıp yaşlı gözlerimin sesime uyguladığı titrekliği gizlemeye çalışarak;

-" Hayır böyle bir şey olmayacak ben senin yanında olacağım her zaman. Kendine zarar vermene izin vermeyeceğim miniğim."

Ellerini avuçlarımın arasından ağır ağır çekti... Beyza'm lütfen gitme. Konuşmak istiyorum, geleceği değil biraz daha güzel anılarımızdan bahsetmek istiyorum gitme lütfen.

 Yok Oluş HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin