³

172 27 6
                                    

Ertesi gün elindeki yüzük kutusuna baktı Minho. Bugün evlenme teklif edeceği gündü. Öyle süslü püslü bir şeyler düşünmemişti. Bir restorantta yemeklerii yiyeceklerdi ardından sahile indikleri zaman edecekti teklifini. Jisung süslü şeyleri sevmiyordu zaten. Bunu beğeneceğini düşündü sevgilisinin.

Elimdeki anahtarla kapıyı açtı. Küçük olan kapı sesini duyar duymaz. Oturduğu koltuktan kalkıp evin giriş kapısına yöneldi. O sırada Minho montunu vestiyere asıyordu.

Jisung, Minho montunu astıktan sonra kollarını onun boynuna dolayıp dudağına küçük bir öpücük bıraktı. Büyük olan ellerini ince bele koyarken gülümsedi.

"Hoşgeldin" dedi kısaca. "Hoşbuldum. Bugün neler yaptın bensiz" Jisung düşünür gibi yaptı önce sonra gülümseyerek "hiçbir şey sadece seni bekledim"

"Hmm. Peki bugün güzel bir akşam yemeğine çıkmak nasıl olur" Jisung dudaklarını tekrar gülümseyen dudaklara bastırdı. "Harika olur ama nerden çıktı şimdi"

Büyük olan omuz silkti. "Öylesine. Yoksa istemiyor musun?" Jisung hızla kafasını olumsuz yönde salladı. "İstiyorum tabi. Ne zaman çıkalım?" Minho kolunu kaldırıp saatine baktı.

"Hazırlan istersen" küçük olan kafasını sallayıp sevdiği dudakları tekrar öptü. Ardından ayrılıp odalarına gitti.

Minho ise onun arkasından gülümseyerek bakıyordu. Hayatını adadığı gence bu gece sahip olmak isteyecekti. Jisung'un da bunu reddedeceğini zannetmiyordu.

Hayatının merkezindeki miniğine resmiyettede sahip olmak istiyordu. Sakin, mutsuz, yanlız, karanlık hayatına ışık olmuştu bu küçük. Onun için her şeyi yapmaya hazırdı.

Belki biraz klişe olucaktı ama onun için canını bile verebilirdi.

Eğer o isterse herşeyinden vazgeçmeye hazırdı. Gerçi buna pek gerek yoktu.

Zaten herşeyi oydu.

Tüm hayatı ondan ibaretti. Onun için ailesini, işini arkadaşlarını geride bırakmıştı. O da kendisi için aynılarını yapmıştı.

Onlar tam anlamıyla birbilerine aitlerdi.

Red [MinSung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin