Ayrıldıklarında gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı. Jisung mutluluğa dayanamayıp tekrar kollarını karşısındakine sardı.
"Tanrım çok mutluyum. Hiç beklemiyordum. Tanrım Minho"
Gözyaşarını tutamazken büyük olan belini okşuyordu. "Hşşş sakin" diye fısıldadı diğerinin kulağına. Kafasını büyüğünün boynuna gömdü. "Teşekkür ederim Minho. Çok teşekkür ederim"
~
İkisi sahilden ayrıldıklarında el ele yürürken arada birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı.
Jisung yolun karşısında bir market görmesi ile orayı işaret etti. "Oraya gidelim sevdiğimiz kurabiye paketinden alırız"
Minho kafasını salladığında telefonu çalmaya başladı. Cebinden çıkarıp kşmin aradığına baktığında 'patron' yazısını görmesiyle offladı.
Telefonu açıp kulağına götürürken Jisung konuştu. "Sen konuş ben gidip geleyim"
Minho kafa salladı. Ardından Jisung karşıdaki marketin oraya doğru yürümeye başladı. Markete girip en sevdiği kurabiyeyi aldıktan sonra kasada ödedi ve geri marketin dışına çıktı.
Minho telefonu cebine koyuyordu. Jisung'a dönüp gülümsedi. Jisung Minho'nun yanına doğru yürümeye başlarken yolun ortasında sarhoş bir adamın hızla sürdüğü arabayı fark etmedi.
Jisung arabanın kendisine çarpmasıyla acı içinde bir kenara savruldu. Araba kaçıp giderken Minho'nun yüzündeki gülümseme hızlı bir şekilde silinirken olduğu yerde dondu.
Kulağındaki telefon hızlı bir şekilde yerle buluşurken sevgilisine doğru koştu. İnsanlar toplanmaya başlamıştı bile.
Hızlıca yerde yatan sevgilisinin yanına geldi. Kanlar içindeydi miniği. Ne yapacağını bilemeden yanına eğildi kollarının arasına aldı ve yüzüne dokundu.
"Jisung!? Jisung bana bak! Sakın gitme sakın!!"
Küçük olan zorlukla gözlerini araladı.
"M-mi-minho. Seni ç-çok sev-iyorum. S-sakın unutma t-tamam mı?"
"Hayır hayır hayır. Deme öyle Jisung. Hayır deme. AMBULANSI ARAYIN DİKİLMEYİNN!!!!"
"Minho kalbini kapatma tamam mı? Başkalarını da sev"
"Hayır Jisung. Seni sevicem ben başkalatını sevmicem hep seni sevicem evlenicez biz çocuklarımız olucak. Daha çok anımız olcak Jisung. Yapma gitme benden."
Jisung en sonunda kendini daha fazla tutamadı. Ve gözlerini yumdu. İşte o an hem Minho hemde Jisung öldü.
"Jisung nolur aç gözünü Jisung. Cevap ver nolur sensiz yapamam nolur Jisung. Jisung'um kalk parka gidelim. Kış gelicek hadi kar topu oynayalım nolur kalk"
"Hey! Minho bak kar yağıyor. Ben çok severim"
"Seni seviyorum Minhom"
"Parka gidelim mi? Küçük çocukları izlemek hoşuma gidiyor"
"Minho sen benim mutluluğumsun"
"Bir gün evlendiğimizde 2 çocuğumuz olsun olur mu?"
"Evimize 3 kedi alalım olur mu?"
"Tüm ilklerin sendeydi"
"Minho bak yavru bir kedi. Üşümüştür dışarıda içeri alalım mı?"
"Dudaklarının tadı çok güzel Minmin. Öpmeye doyulamaz. Ama benden başkası sakın öpmesin"
"Bizim evimiz küçük olsun. Ve mutlu olalım. Böyle çok şirin olur"
Minho gökyüzüne doğru bağırdı. Canı çok yanıyordu. Gözyaşları yanağından süzülüp Jisung'un bedenine damlıyordu.
Yanağını tuttu küçüğünün. Yutkundu ce zorla kelimelerini döktü dudaklarından
"Daha 2 çocuğumuz olucaktı. Küçük ev tutucaktık. 3 kedi alıcaktık. Beni sürekli öpüp tadının güzel olduğunu sötleyecektin. Hadi tekrar söyle nolur. Kalk şimdi kucağımdan 'gitmedim burdayım' de. Jisung nolur kalk sensiz yapamam ben. Yaşayamam. Yalvarırım uyan. Daha bugün ettim teklifimi. Daha nikah dairesine gidip gün alıcaktık. Düğün yapıcaktık. Yetimhaneye gidicektik. Kalk yapalım nolur. Sensiz çok çaresiz kalırım."
Kanlı bendene dahada sarıldı. En sonunda ambulans seslerini duyduğunda güzel yüze tekrar baktı.
"Kırmızı sana hiç yakışmıyor bebeğim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red [MinSung]
Fanfiction"Kırmızı sana çok yakışıyor" dedi sevdiğine bakarak, "kırmızı sana hiç yakışmıyor" dedi sevgilisinin kanlar içindeki bedenine bakarak ~ANGST~ ~Diana~ Fikir: insatangram: kitty_blxck