5|Güzelim

1.1K 79 57
                                        

İki hafta... Koskoca iki hafta geçmişti onlar konuşmaya başlayalı. İlk Vaha'nın mesajı ile açıyordu gözlerini yeni güne. Gece en son onun mesajı ile kapatıyordu gözlerini.

Her anlarını paylaşıyorları artık. Ne olsa, ne yaşasa Vaha'ya anlatası geliyordu Nare'nin. Onun Nare'nin hevesini kırmayıp saçma sapan ne varsa dinlemesi, cevap verip ilgi göstermesi hoşuna gidiyordu.

En ufak şeyde Vaha'ya yazıyordu. Birkaç saat konuşmasa rahatsız hissediyordu kendini.
Alışmışlardı da artık birbirlerine. Başlardaki çekingenlik gitmişti. Vaha bile artık daha rahat konuşuyordu Nare ile. En azından her mesajın sonunda 'Seni üzdüm mü Nare?' diye sormuyordu.

O da hevesle konuşuyordu hatta. Bu daha da mutlu ediyordu Nare'yi. Geçen günlerde aldığı balıkların fotoğrafını atıp nasıl çocuk gibi mutlu olduğunu anlatmıştı Nare'ye.

Bazen Nare'nin ona yaptığı gibi o da  giyeceklerini soruyordu Nare'ye. Onun seçmesini istiyordu. Kendisi çok anlamıyormuş bu işlerden.

Bazen evde yapamadığı bir şeyleri soruyordu. Kimi zaman yemekle ilgili oluyordu bu, kimi zaman ev işleri ile.

Birlikte kitap okuyorlardı mesela. Aynı gün aynı anda başlıyorlardı okumaya. Sonra birlikte değerlendiriyor, tartışıyorlardı okudukları satırları.

Kısacası Nare alışmıştı ona, benimsemişti, sevmişti. Ayrılmak istemiyordu, sürekli konuşmak sürekli bir şeyler paylaşmak istiyordu.

Ve Nare artık Vaha'yı görmek istiyordu. Birlikte okudukları o satırları yan yana olarak okusunlar istiyordu. Sevdikleri satırları konuşurken yan yana olmak istiyordu.

Açamıyordu bu konuyu Vaha'ya. Söylerse her şeyin bozulacağından korkuyordu. Çaresizce devam ediyordu böyle ondan uzak kalmaya.

Nerede, nasıl, kiminle diye düşünüyordu sık sık. Şuan gülüyor mu, ya da nasıl gülüyor, gülünce gözlerinin kenarları kırışıyor mu bunlar bu sıralar aklında yer edinen sorulardandı.

Mesela gamzesi var mıydı Vaha'nın? Ya da gözleri nasıl bakardı? Mizacı, yüz hatları sert miydi? Saçları hangi renkti, gözleri hangi renk..?

Yine düşmüştü aklına onlarca soru. Yine düşünüp düşünüp kendini üzmüştü.
Uzanıp telefonu aldı eline sinirle. Kaç saattir yazmamıştı Vaha da. En son çalıştığını söylemişti.

Saate baktı Nare. Akşam olmuştu çoktan.
Vaha ile olan sohbetine girip yazmaya başladı. "Vaha! Vaha! Vaha!"

Bir süre bekledi ekran başında. Vaha'dan mesaj gelmeyince telefonu dizlerine bırakıp kollarını bağladı göğsünde.
Birkaç dakika kendi kendine Vaha'ya trip attı ona bunca saat yazmadığı için. Telefon titrediği an hızla eline aldı.

Öyle bakmamakla onun Nare'yi beklettiği kadar bekletmekle falan uğraşamazdı Nare. Hem Vaha da hiç bilerek bekletmezdi ki Nare'yi.
Bazen Nare yazsın diye telefon başında beklediği ve bunu hiç gocunmadan itiraf ettiği bile oluyordu Vaha'nın.
'Selam Nare!'

Elini dudaklarına kapatıp kıkırdadı Nare. Az önceki tripten eser kalmamıştı bedeninde. Yine de belli etmedi bunu Vaha'ya.
"Neden hiç yazmadın Vaha? Kaç saat oldu."

'Sen yorgunum, karnım ağrıyor dedin ya Nare.Ben de sen dinlen diye yazmadım.'
Bakışlarını yukarı kaldırdı Nare. Avize ile birkaç saniye bakışıp Vaha'nın haklı olduğunu düşündü.
"Tamam ama sen yine de yaz bana."

'Yeter ki sen iste. Memnuniyetle yazarım ben.' Dudaklarında kocaman bir gülümseme oluşurken  "Eee." yazdı Nare. "Ne yapıyorsun? Bitti mi işin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 05, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SESSİZ ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin